27 Aralık 2009 Pazar

BU SUİKAST İDDİASI BİR YIRTIKTAN ÇIKAR GİBİ NASIL ÇIKTI ORTAYA?

Evet, bu suikast iddiası bir yırtıktan çıkar gibi nasıl çıktı ortaya? Ayrıca, bu kadar sivri adam varken Arınç’ı kim ne yapsın? Niye Başbakana değil de Arınç’a karşı bir suikast iddiası ortaya atıldı? Bu kadar salak mıdır suikast yapacak adamlar ve Arınç mıdır bu işlerin başı?

Başka sorularda var kafamda, acaba o bilgi sızdırdığı söylenen ordu mensubu, Arınç’ın evine ne mesafede oturuyordu? Dedikleri gibiyse, Arınç’ın yakınında olan casus sebebiyle mi Arınç’ın evine yakındı o teğmenler? Peki, o casus niye o kadar yakındı Arınç’ın evine?

Peki, bu casuslukla suçlanan Ordu mensubu Arınç’ın evine bu kadar yakınsa, niye Askere bu kadar gıcık olan malum kişilerin bu güne kadar hiç dikkatini çekmedi? Bu kişiden bunlar niye hiç şüphelenmedi ve hala da hiç şikâyetçi değiller ondan?

Ayrıca bu kişi kimlere bilgi sızdırıyordu? CIA’nin bu casus ile bilgi sızdırma ilişkisi içinde olduğu kesindir. Bu casusun Ordu içine sızan Fethullah cemaati üyesi olması da ihtimal dâhilindedir. Bu arada bu bağlantıların içinde başka birilerinin olup olmadığı da merak konusudur. Başından beri Yandaş medyada kurgulanan sakandal haberleri sızdıranlardan da biri olabilirmi bu casus. Bunların cevabını da bir süre sonra TSK verecek herhalde.

Bu durumda aklıma şu soru da geliyor;
CIA, bu bağlantılarının ortaya çıkacağını anlayıp, bu tehlikeyi bertaraf etmek için bu olayı yaratmış olabilir mi? Böyle bir planla hem bu tehlikeyi savuşturup hem de Özel Kuvvetler Seferberlik Bölge Müdürlüğü'ne balıklama dalma imkânı yaratabilir mi? Böyle bir plan da olabilir mi acaba?

Bence bu sorularda sorulmalı ve bütün bunların cevabı büyük merak konusudur. Bu teğmenler üzerinde bu kadar patırtı yapılmasına rağmen, bilgi sızdırdığı söylenen hedef kişinin yetkililerce hasıraltı edilmesi ilginçtir. Bu olayı bu kadar büyütüp Özel Kuvvetler Seferberlik Bölge Müdürlüğü'ne dalan bu ekip, niye bu casustan hiç mi hiç bahsetmiyor?

Ayrıca bir zat; ‘’Bize vatan haini diyenler bize bir şey olursa hiç mi üzülmeyecek diyor.’’ Bu yolla vatanseverleri suçluyor ve vatan hainliğini reddediyor. Buna nasıl inanabiliriz, bu kişilerin ilişkileri ve yürüttükleri politikalar açıkça ABD işbirliği ile yürümektedir. Bu yüzden, ABD ile BOP ve ötesi işbirliklerini saklayıp savuşturmaya yönelik, bu boş ve aldatıcı lafları bırakmaları gerekiyor.

Bu beyler, ABD ve CIA ile işbirliği içinde olduklarını açıkça ve belgelerle yalanlasalar da bir görsek. Çeşitli ABD seyahatleri ve toplantılarda, her fırsatta kendileri söylüyor işbirliği içinde olduklarını, hem de defalarca. Son ABD seyahatinde de, Büyükelçinin sırtına yıkılan ama sonuçta Yarım saatlik gizli bir baş başa görüşme yapıldığı gerçeği de vardır.

Bunlar açık gerçekler ve saymakla bitmez, belge çok. Hal buyken, çeşitli kadrolaşmalar da ortada ve açıkça görülmekteyken, nasıl böyle rahat hareket edebiliyor bunlar. Sadece Arınç’ın ortaya attığı ve hala ispatı olmayan bir iddiaya dayanarak, TÜRK ordusunun önemli bilgilerinin saklandığı karargâhta 18 saattir nasıl arama yapıyor bunlar! Ayrıca, Türkiye cumhuriyetinin gizli sırlarına ulaşmak için diretme hakkını nereden alıyorlar? Üstelik bunlar, ABD ve CIA ile yakın ilişkide oldukları bilinen insanlar?

Ayrıca dediğim gibi, teğmenlerin peşinde olduklarını söyledikleri Casustan hiç bahsetmeden, Özel Kuvvetler Seferberlik Bölge Müdürlüğü'ne böyle balıklama dalan bu şahısların amacı nedir? TSK’den böylesine kritik bir konuda bir açıklama ve önlem beklemek, Ordusuna bu kadar güvenen bir Milletin en büyük hakkıdır. Millete gerçekleri söyleyin, çünkü Millet görüyor,
anlıyor ve arkada büyük bir güç olarak bekliyor, sadece gerçekleri söyleyin.

Saygılarımla
Yurtsever Yurttaş

14 Aralık 2009 Pazartesi

DTP KAPATILDI, PEKİ AKP’NİN KAÇ KÜRT MİLLETVEKİLİ VAR?


DTP’nin kapatıldığına sevinen yurttaşlarım, AKP’nin kaç KÜRT Milletvekili olduğunu biliyor musunuz? DTP’nin Meclisteki Milletvekili sayısı sadece 20 kişi. AKP'li Kürt kökenli Milletvekili sayısı ise 78... AKP'nin bu milletvekilleri, birkaç kişi dışında konuşmuyor ve “ görüntü” vermekten uzak duruyor. Ama PKK ve DTP’liler, sanki bütün Kürtlerin tek temsilcisiymiş gibi davranıyorlar.


Bu sıralarda, ABD ye yapışık ve kendini bu bölge seçmenine dayayan ama kendini Sol olarak sunan, garip bir ''Sol'' Partinin de kurulma çalışması var. Bu arada, Osman Öcalan da ilerde bu bölgeye bakan ama Muhafazakâr olan bir ''kitle partisi'' kurmaktan bahsediyor. Görünüşe göre, bunların büyük ağabeyleri gibi çok uzak görüşlü oldukları kesin...


Yani yaratılan bu patırtıya bakılırsa, tam evlere şenlik bir SOROSvari Demokratikleşme süreci yaşadığımız kesindir. Bu kadar usta orta oyuncusunu kırk yıl arasak böyle bir arada bulamazdık ve biz biliyoruz ki, bunu kesinlikle ''velinimetimiz'' ABD ye borçluyuz.

Evet, DTP’nin meclisteki Milletvekili sayısı sadece 20 kişi. Buna rağmen, DTP ve PKK öyle gürültü yapıyorlar ki, bütün dikkatler onlara kayıyor. Bunun kasıtlı olup olmadığı konusunda şüphelerim var. Peki, hal buyken, Partilerinin kapatılmasından AKP’yi suçlayan DTP’liler, niye bunu dillendirmiyor? Ya da Kürtler bu kadar eziliyorda bütünlük içinde hak talebinde bulunuyorlarsa, AKP’nin bu Kürt Milletvekilleri niye DTP ile beraber değil ve bu kadar suskun?


Kürtler böyle Milletvekili olup, bu kadar keyfi bir yönetim yürütebiliyorsa bu nasıl bir ezilmedir ve daha na hak talebi olabilir? Bu kişilerin, AKP ile olan birlikteliklerinden beklentileri nedir? AKP ile bir olurda DTP ve PKK'ya zıt giderlerse APO bunları yaşatırmı? Bu işin içinde kesnlikle başka işler var.


AB ye mavi boncuk veren AKP, esas olarak ABD ile canciğer kuzu sarması durumdadır. ABD'nin burada yerleşmesini sağlayan AKP, aslında bu Milletvekilleri ile beraber, Doğu ve Güneydoğu’dan, dahası kuzey ırak, BOP ve Afrika’dan çok şey bekliyor. Arkada izleyen büyük Ağabey de, el altından oluşturduğu bu cepheye çok destek veriyor. Tabii Emperyalist cephenin hedefinin, Hazar çevresi, Orta Doğu ve Kuzey afrika enerji kaynakları olduğunu artık hepimiz biliyoruz.


Birde, bu orta oyununu Medya da halka pazarlayan laf ebesi çok bilenler kadrosu var. Haydi buyurun Ülkemiz panayırında tertiplenen kapsamlı bir orta oyununa, adı da ‘’Sabah akşam büyüklere masallar, kırk haramiler Halkın mallarını nasıl araklar.


Saygılarımla

Yurtsever Yurttaş


MOLOTOFLU ABD TEZGAHI İNTİFADA VE NEFSİ MÜDAFAA!



Yurttaşlar, Doğu illerinden sonra, İstanbul ve İzmir’de olanlar ortada, bu şerefsizler iyice azıtıyor.


Bu hareketlerin başladığı bölgelerde, ilk olarak durumu, Başbakanlık, içişleri bakanlığı, Emniyet genel müdürlüğü, Genel Kurmay Bakanlığına bildirsin herkes.


Belli süre beklesin, önlem veya cevap gelmezde ve olaylar canına malına kasteder hale gelirse ‘’nefsi müdafaaya’’ hazırlansın. Güvenlik güçleri oyalanıyor olabilir (Sivas olayı bir örnektir,) her kes ailesini sağlama alsın, bundan sonrasında nefsi müdafaa gerekebilir ve bu haktır...

Dikkatli olunuz, sakın yanlış anlaşılmasın, kimse sokağa çıksın demiyorum, böyle bir durumda ailenizi sağlama alın, güvenlik güçleri gelmezse nefsi müdafaa gerekebilir, bu durumda herkes gereğini yapsın diyorum. Yurttaşlar, bu saldırıların durduğu zamanlarda da gevşemeyin, bu gibi anarşi ve terör teknikleri aşama, aşama gelişir. Bu zamanlarda saldırı anında ortaya çıkan güvenlik gücü zafiyetlerini not etsin herkes ve herkes ilgili kurumlara eleştiri amaçlı Rapor etsin bunları, kayıtlarını da saklasın.


Bu işi sokak kavgası ile karıştırmayınız sakın, bu tezgâhları hazırlayanların, bu hedefe yönelik mühimmat da hazırladığından emin olunuz. Çok akıllı ve temkinli olmak gerekiyor, asıl Düşman bu zibidiler değil arkalarındaki Emperyalistlerdir. Silahlı Kuvvetlerin bu durumu gördüğünü iyi belleyiniz, Askerliğinizi hatırlayınız ve disiplinsiz hareketlerden kaçınınız, unutmayınız, her birimiz bir askeriz.


Bu yöntemler, şerefsizliğin dik alasıdır, üstelik bu çatışmanın büyümesi ve bazı çocukların ölmesi de bu tezgahları kuranlar tarafından istenen bir şeydir. Böyle olduğu takdirde, yandaş haber Ajanslarınca kısa sürede bütün Dünyada aleyhimize kullanıma girecektir böyle bir haber. Dikkat edin, yandaş Televizyonlarda bu işin taciz yanından hiç bahis yok, daha çok ezilen bir kesimin hak talebi, yani haklı Kürt talepleri varmış şekline sokacak altyapı çalışmaları var.


Bu çocukların öne sürülmesi yöntemi, Filistin’de İsrail’e karşı kullanılan intifada yönteminin benzeridir. Hal buyken, bu yöntemi burada kuran da, İsrail’i destekleyen ve kullanan ABD’nin ta kendisidir, ikiyüzlülüğü siz düşünün. Bu sahtekârların tezgâhına gelmeyeceğiz, saldıran taraf kesinlikle biz olmamalıyız, ‘’nefsi müdafaa’’ da kalma konusunun bir daha altını çiziyorum, bu konu en önemli konudur.


Dikkat ediniz, 13 Kasım 2009 Pazar günü, MHP Miting yaparken bazı işbirlikçilerde Dersim meselesini bahane ederek gösteri yaptı. Bu gösteride en dikkat çeken şey açılan sol pankartlar ve yoğun olarak yapılan Alevi vurgusuydu. Bu çevrelerin eski Tunceli kaynaklı Sol ve Türk İslam sentezi düşmanlığını canlandırma peşinde oldukları kesindir.


Halbuki Dersim olayı Alevi meselesi değil Gerici Kürt ayaklanması konusudur. Alevilik, asıl olarak Oğuz kültürü gerektirir ve Türk inanç sistemidir. Gerici Kürt ayaklanmasını Emperyalistlerin amacına uygun olarak kullanan ve bunu kaşıyan ileri gelen pozisyonundakiler iyi niyetli değildir...


Bu amaç, bu gibi eylemlerden açıkça belli olmaktadır, bu gibi gösterileri tertipleyenleri mimleyiniz. Biliniz ki, bu işler sadece sokaktaki zibidileri kovalamaktan ibaret değildir, İstanbul ve İzmir olaylarında vatandaşlarımızın dengeli müdahalesi güzel bir nefsi müdafaa örneğidir. Nefsi müdafaa hakkımızdır, ama akıllı ve yerinde olmak zorundadır, sokaklara dökülüp saldırıya dönüşmemeli ve bu art niyetli çevrelerce ‘’eski Despot Türklerin tertibi’’ olarak nitelenememelidir.


Saygılarımla

Yurtsever Yurttaş