28 Haziran 2009 Pazar

FOTOKOPİYE DAYANAN STRATEJİ ve ABD'NİN IRAKTAN RİCATI!

Mayınlı arazi tartışmasından sonra bir süredir ortalık duruldu… Tarih 1 / 6 / 2009, Bildiğiniz gibi Dışişleri Bakanı Sayın, Ahmet Davut oğlu ve bir kısım zevat, ABD'li yetkililerle görüşmeler yapmak ve Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi Dönem Başkanlığı'na ilişkin temaslarda bulunmak üzere ABD'ye önemli bir yolculuk yaptı.

Washington'daki görüşmelerde, ABD Başkanı Barack Obama'nın 6-7 Nisan tarihlerindeki Türkiye ziyaretinde ele alınan ve ABD ile ilişkilerimizi ilgilendiren ikili konularda görüşüleceği, ayrıca bölgesel ve küresel konularda da görüş alışverişinde bulunulacağı söyleniyordu. Bu seyahat sürecinde Sayın, Davutoğlunun, Washington'da bazı ‘’ Think Thank ’’düşünce kuruluşlarıyla görüşmeler yapacağı da açıklanmıştı.


Tabiî ki stresli tarihi süreçlerle oluşan bu toplu durumda, bizim hükümetin bu görüşmelerde sergileyeceği tavır merak konusuydu. Yani AKP’nin bu Coğrafyada yoğunlaşan ABD Stratejilerine karşı nasıl tavır alacağı ve kamuoyunu nasıl bilgilendireceği merak ve ilgiyle bekleniyordu.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, 25 - 27 HAZİRAN 2009 tarihlerinde İtalya'nın Trieste kentinde düzenlenen, İngiltere, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Rusya ve ABD'den oluşan G8 dışişleri bakanları toplantısına da katıldı.

Toplantıya Çin, Hindistan, Afganistan, Pakistan ve çeşitli uluslararası kuruluşlardan yetkililer de katıldı. Bu konularda ayrıntılı bilgi şu anda yok, İtalya Dışişleri Bakanı Franco Frattini, Trieste'deki toplantıyla belirlenen değerlendirmelerin L'Aquila'da Temmuz ayında yapılacak liderler zirvesine rapor halinde sunulacağını kaydetti.

ABD SEYAHATLERİNDEN SONRAKİ HAYALLERİMİZ!


Çeşitli dış seyahatlerden sonra tam bu beklentiler karşılanacak derken, Genel Yayın Yönetmenliğini bir ABD vatandaşının yaptığı gazetede bu malum fotokopi kaynaklı iddia yayınlandı. hangi güçlere hizmet ettiği karanlık bazı çevreler, bu sıralarda bu Fotokopiye dayanarak TSK ya karşı yine yoğun bir saldırı başlattı. Bilindiği gibi hangi tarafta olduğunu sürekli belli eden bu isimler, başarısız ataklar sonucu tekrar eden periyotlarla kendi ordularına karşı uzun süredir yoğun fitne faaliyeti yürütmektedirler.

Son olarak iddia belgesi diye sundukları şeyin sadece fotokopi olduğunun ortaya çıkması bizim için şaşırtıcı olmamıştır. Bu belge denilen şeyin fotokopi olduğu ortaya çıktığı halde, bu çevrelerin hala bu fotokopiye dayanarak, kamuoyunda kanaat uyandırıp bir saldırı ivmelendirilmeye çalışmaları ilgi ve dikkat çekicidir…

Şu günlerde yoğun tartışmalar var, ama bu belgenin ve Taraf gazetesinde yayınlanan haberin içeriğinden hiç kimse bahsetmemektedir. Bu yazıyı çok uzatacağı için yayınlamıyorum, ‘’belge’’ ve Haberin tamamına kaynağından bakınız. Ben sadece bir noktaya dikkat çekmek istiyorum.

BİLDİĞİNİZ GİBİ BELGE DEDİKLERİ VE ISRARLA DAYATTIKLARI BU FOTOKOPİDEKİ METNİN EN AĞIRLIKLI PARAGRAFI ŞU;

Bu fotokopide şöyle yazıyormuş; ‘’Laik düzeni yıkıp İslam devleti kurma hayalindeki AKP HÜKÜMETİ ve Gülen grubunun başta ordu içindekiler olmak üzere tüm mensuplarının, dinî oluşumların faaliyetlerine son vermek için çalışılacaktır.’’ Gerisi muallâk.

Adamlar kendileri yayınladı bu metni, neyi savundukları ortada değimli sizce? Bizim TÜRK Ordusu Mükemmel bir kurumdur ve Milletimizin güvencesidir. Buna bağlı olarak, Laik düzeni yıkıp İslam devleti kurma hayalindeki x gruplar ve Gülen grubunun ordu içine sızan mensuplarıyla ittifak içinde bu yönde çalışan art niyetli dinî oluşumların faaliyetlerine son vermek için tepki vermesi de son derece normaldir.

Hal böyleyken bile, TSK’nin, Kurum içinde hazırlanacak bir raporda, bu metindeki gibi ‘’AKP HÜKÜMETİ’’ kısmını paragrafa sokarak, Kurumu hukuk dışı konuma sokacak kadar saf olması ve böyle acemi belgeler üretmesi mümkün değildir. Ayrıca bu ‘’Fotokopi belge’’, Fethullah çevrelerinin, kendi Medya kuruluşlarında bombardıman halinde sıralanan yayınlarını, filmlerini takip eden kişilerce malum olduğu üzere, tıpa tıp onların üslubuna benzemektedir.

BU ÜSLÜBU HER KES BİLİR


Bu medya kurumlarındaki tarzı ve üslubu herkes bilir. Güm, güm efektlerle arka arkaya sıralanan alakasız resimlerle, heyecanlı gergin bir havayla sıralanan dayanaksız ithamları içeren metinler pervasızca yayınlanmaktadır. Ayrıca yayınlanan dizi ve vs. filmlerde yaratılmaya çalışılan havada ortadadır. Emperyalistlerle işbirliği halinde çalışan bu çevreler, bir sürü senaryo üretmekte ve bunları Halkın kafasına doldurmaktadırlar.

Bu senaryolarda neler yok ki, Masonik bir atmosferin canlandırıldığı bir mekânda, tırnakları siyaha boyanmış karanlık kişiler ‘’insanın kanını donduran’’ planlar kurar. Kurtlar vadisindeki İskender misali kısık sesli kötü bakışlı karanlık hayali kişiler ülkeyi yönlendirir ve tabii dini bütün nur yüzlü Fethullaha benzeyen kişilerde bunlarla savaşır.

Bu senaryolarda ne ABD vardır, ne AB vardır, tüm kötüler esas olarak yurt içindedir ve TSK bağlantılı olduğu ima edilir. Tabii ki işin aslı bu değildir, Rahmetli Uğur Mumcunun ruhu şad olsun. Bu ülkede bütün çektiğimiz, TİCARET, SİYASET, TARİKAT ilişkileri içinde ittifak yapıp bizi yolanlar yüzündendir. Bunların, çıkarları doğrultusunda bağlandığı uluslararası çıkar odakları ile birlikte ülkemizde çevirdiği dolaplar, ciltler dolusu kitap ve dosyalarda kayıtlıdır, ama bizim halk okumaz.

Krizler yaratıp yalanlarla hepimizi kandırıp soyanların çevirdikleri numaralar ortadadır ve bütün sıkıntı bunlar sonucudur. Bu arada bunların kendi aralarında da çıkar çatışmaları içinde oldukları malumdur. Önceden ittifak içinde oldukları çevrelerden ayrışıp tüm siyasi erki ele geçirdiler. Eski ortakları olan eski kötüleri de bu film senaryolarına katıp kendilerini aklamakta ve tüm suçu önlerinde engel gördükleri senelerdir bu pislikleri temizlemek için mücadele veren Yurtseverlere yıkmaktadırlar.

Evet, kendi yayınladıkları bu fotokopideki Metinden anlaşıldığına göre, açıkça görülüyor ki, laik, Demokratik, Sosyal sisteme ve Türk Ordusuna düşman birileri var. Bu belgeden anlaşıldığına göre üstelik bunlar ordu içine de sızmış, bunu ben söylemiyorum şu meşhur belge söylüyor…


ABD’NİN KANAAT KOMANDOLARI NEOCONLAR


Bu sıralarda ortaya çıkan ve çok açık olarak görülen bir şey daha var, bunlar uzun süredir faaliyette olan ABD Robot Devletinin NEOCON uzantıları. Aslında Emperyalizmin askerleri bu kanaat komandoları, bunlar üzerinde durulması ve deşifre edilmesi gereken şahıslar. Bu timler, faaliyetleri ile halkın kafasına efendilerinin istedikleri fikir ve görüşleri yerleştirmeyi ve toplumsal kanaatleri yönlendirmeyi amaçlıyorlar

İşte bu NEOCONLARIN vazifesi gerçekleri saptırmak, gözden kaçırmak istedikleri yönde kanaatler oluşturup seçmen oluşturmak ve cephe içinde gedik açarak malum stratejilere ortam hazırlamak. Ülkemiz içine uzatılan bu ABD NEOCON uzantısı işbirlikçilerin, gözden uzak tutarak yasallaştırmaya çalıştığı bu faaliyetler, ulaştığımız aşamada açık olarak ortaya çıkmıştır.

Bu iddialar, bu çevrelerin iç içe olduğu ABD Think Thank kuruluşlarının ürünleri ve amaçları Stratejilerine uygun alt yapı oluşturmak. Bu fotokopi manevrasını tezgâhlayan İddia sahipleri açısından bu işin en önemli tarafı da bu kanaat yaratma işi aslında. Bu iddiaların gerçek olup olmamasının hiçbir önemi de yok, çünkü ortaya atılan iddialar ispatlanmasa bile bu durum belli çevrelerin işine yarıyor.

Ayrıca bu yolla Emperyalistlerle işbirliği içinde olan kişiler, bu şekilde abarttıkları ve kabarttıkları dosyalarla, Emperyalistlerin işlerini bozabilecek bazı kişileri senelerce tecrit edip susturabiliyor. Bu işlerin arkasında ABD’nin olduğunu anlamak hiçte zor değil bu yönde yer gök belirti ile dolu, artık bizim çocuklar bile anladı bunu.

Artık kesin olarak biliyoruz ki, bu NEOCON’ların efendilerinden destek alan ve çıkar işbirliği içinde çalışan çevreler var. ABD onaylı kaynaklardan da anlaşıldığına göre, Türkiye Cumhuriyeti kurumlarını çökertmek için alenen faaliyet yürüten bu çevrelerin, kuruluşları, holdingleri, sivil örgütleri ve hatta moda evleri de vardır.

Bu Moda evleri teseddürün ruhuna aykırı rengarenk ve dikkat çekici kolleksiyonları ile hayranlık uyandırıp etkin propaganda işlevi görmektedir. El Kaide falan filan palavraları ile Demokrasi ahkâmları kesen Özgürlük havarisi ABD - AB cephesi de, Fethullah ve ittifaklarının bu faaliyetlerine açıkça destek vermektedir.


Bu cin palavralarını üreten Think Thank kuruluşları ve batı Üniversite çevrelerinin Fethullaha geniş destek sağlanması, ayrıca Medyada akademik düzeyde övgüler düzmeleri de her şeyi açıkça sergilemektedir.


Bunlar öyle cin ki yaptıklarının kılıfını da hazırlıyorlar, mesela bu ittifaklarını ve faaliyetlerini herkesin yazacağını ve bu gerçeklerin ortaya çıkmasının işlerini bozacağını bildikleri için, önceden karşımızda olanlar kara propaganda yapacak, bunları yazacak bizi kötüleyecekler inanmayın diye yolunu yapıyorlar. Halbuki bu yazılanların hepsi belgeli ve tarihe geçmiş durumda.

HER ŞEY ORTAYA ÇIKTI ARTIK


Kendi Milletinin ordusuna atılan bu utanç verici iddiaları hala dayatıyor birileri. Belge denilen bu metnin fotokopi olduğunun anlaşılmasına rağmen, derleyen kişiler tarafından hala yayın yapılıyor ve halen devam ediliyor bu kampanyaya…

Bu bile Atlantik ötesinden bağlantılı olduğunu gösteriyor bu hareketin, kendi kendine frenlemesi zor bir hali var ve yeni oluşturulan kapsamlı bir strateji olduğu açık. Dahası ivmelendirme çabalarından belli bir süreci kapsadığı ve bu startı takibeden halkla ilişkiler faaliyetlerine bakılırsa devamlılık içerdiği de belli.

Ayrıca bu belge denilen metnin içeriğinden ve bu faaliyetlere bakılırsa, ABD ve AB merkezli çevrelerin, Üniversiteleri vasıtası ile övgüler düzdüğü Gülen hareketi, yasal bir zemine çekilmeye çalışılıyor.

Bu durum ve Medya bombardımanı da Fethullah kesiminin bu Stratejide ağırlık taşıdığının göstergesi gibi bir izlenim ortaya çıkıyor. Bu aşamada ki oluşumlar ve NEOCONLARIN deştiği, işlediği, yaydığı bazı ayrıntılar dikkatimi çekiyor.

ÖNCELİKLE ŞUNLAR DİKKATİMİ ÇEKİYOR;


1- Belçika Türbanlı Milletvekili haberi kullanılarak, Türban konusu gündeme taşınıyor.
2- Lider konumunda olan kişilerin, hastalık tedavi konuları basına taşınarak, fedakâr hizmet veren mağdur halk çocuğu imajı sağlanıyor
3- Bu gibi fotokopi belgelerle Despot eski yönetimlere karşı mücadele eden Demokrasi yanlısı Özgürlük havarisi imajı ivmelendiriliyor.
4- TSK ile ortaya çıkan son yargılama sahtekârlığını NEOCONLAR vasıtası ile işleyerek, iktidar savaşı var, Despot Asker elindeki iktidarı kaybetmemek için uğraşıyor, kanaati yerleştiriliyor.
5- Buna bağlı Kurumlar arası uzlaşma var açıklamaları ile eskiden beri fısıltı ile ortaya yayılan, TSK payını alırsa susar dedikoduları sağlamlaştırılıyor.
6- Biz bunu başardık, TSK'ni tabi kıldık ve giderek yargılayacağız da, kanaati yaratılıyor.
7- Yine bu sahte belgeyle, Mağdur Demokrat Halk kahramanı imajı tazeleniyor.
8- Dış gezi veya içte yürütülen halkla ilişkiler yöntemleri vs. ile iyi hizmet veriyoruz Memleket bizim sayemizde gelişiyor imajı yaratılıyor.
9- ABD ve birçok Emperyalist ülkelerin Üniversitelerinde lanse ettikleri Fethullah hareketini yasallaştırılarak, Mensupları ve çeşitli yan destekçilerinin Ukrayna, Gürcistan, Ermenistan, İran benzeri halk hareketleri ne hukuki zemin hazırlanıyor,
10- Alt yapının hazırlanmasına ya da hazırlanamamasına bağlı olarak bir erken seçim havasına girilmesi gözden uzak bir ihtimal olmayabilir.

Bu gibi faaliyetler, aslında üzerinde durulması ve zaman kaybetmeden deşifre edilmesi gereken şeyler. Bu faaliyetler, halkın kafasında kesin kanaat yerleştirerek taban oluşturmayı ve amaçlarına uygun hukuki zemin yaratarak hedefe ulaşmayı amaçlıyor. Kaybedilen zaman bunlar için avantaj oluşturur, tezlerini yerleştirir pekiştirirler, bu yüzden zaman kaybı zaafiyet oluşturur...

TSK
’yi hedef alan bu saldırılarla da, en büyük engelleri olan TSK aleyhine kesin itham yaratarak bu Kurumu sindirmeyi içten sarsmayı ve Emperyalistlerin yandaşlarının TSK içinde hâkim olmasını amaçladıkları kesindir. Bu yüzden de her konuda zaman kaybı son derece sakıncalıdır.

ÜÇ BEŞ GÜN SONRA ABD IRAKTANMI ÇEKİLECEK, BİZİM YURDUMUZA MI YERLEŞECEK?


Medya uzun süredir, ABD’nin Iraktan çekilmesine günler kaldı diye müjdeler veriyor, ABD’nin AKP’nin onayı ile bizim üstümüzden çekileceği kesindir. Bu konu önemlidir, ABD Iraktan çekilecek mi? Yoksa bazı parçaları bizim burada mı kalacak? Kalırsa bizim neremize yerleşecek? Malum Üsleri ne oranda ele alacaktır. Bizim AKP’lilerin ABD ile nasıl sıkı fıkı olduğu Medyadaki yayınlarda görülüyor, her şey ayan beyan ortadadır.

ABD’nin Stratejileri ortada olduğuna göre, bizim toplumumuzun bu Stratejiler gereği ne duruma düşeceği, nasıl bir ateş hattında kalacağı, Mehmetçiğin kimler ve hangi çıkarlar uğruna hak ya da mok yoluna gideceği acilen tartışılmalıdır. Hani bir tiren var ya sen bu tarafa gittiğini sanırken o tarafa giden, işte o trendeyiz ve makinistler hepimizi uyutuyor.

TARAF BELLİ Mİ?


AKP’nin bu yaratılan saldırıya müdahil oluş şekli, tarafı ve sergilediği genel tavır ilginçtir. Yine sormadan geçemeyeceğim, bu durumda AKP’nin bu mevcut yaklaşımının yönü, neyi gösteriyor? ‘’Laik ve demokratik düzeni yıkarak, şeriata dayalı bir İslam devleti kurma hayalinde bulunan x çeşitli gruplar ile Fethullah Gülen grubunun Ordu içine sızan mensupları ve radikal dinî oluşumların bu gibi ABD endeksli faaliyetlerini değil de, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni hedef alan bu tavırlar normal midir sizce?

Bence Devlet sırrı vs. manevraları ile adım, adım Robocop ABD Devleti’nin kucağına çekiliyoruz. Ayrıca, Atatürkçüyüm diye naralar atıp ABD ye mavi boncuk atanların Karakteri, dürüstlüğü ve şerefi tartışılır, çünkü mevcut Robocop ABD ya da AB stratejileri ve işbirlikçilerinin niyetleri, ATATÜRK’çülüğe taban tabana zıttır. Ticari zihniyet için vatan Millet sevgi duygudaşlık yoktur. Varsa yoksa çıkar önemlidir, halk yoktur Tüketici vardır ve her şey satılıktır.

El Kaide ye sürek avı yürüten ve İslamiyet’e karşı tarihi tavrı belli olan Robocop ABD ve AB üyesi birçok Emperyalist ülkenin, Üniversitelerinde lanse ettikleri Fethullah hareketini göklere çıkardığı görülmektedir. İslami temelli bir yapılanmayı bu derece destekleyip yasallaştırmaları da, Emperyalistlerin sahtekârlıklarının ispatıdır ve hiçte hayra alamet değildir.

Kötü bir yöne çekiliyoruz, her kes kendine çeki düzen versin ve iyiyi kötüyü iyi ayırsın, aksi takdirde Allah kitap derken akılsızlığı yüzünden, kendini, kızını, namusunu, düşmanın kucağında bulacaktır.

Saygılarımla
Yurtsever Yurttaş

15 Haziran 2009 Pazartesi

TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ Mİ SUÇLU? İRTİCACILARMI?

*Büyük iddialarla Küreselleşme rüyasını Dünyaya yutturan ama Krize toslayan ABD’nin, bu yaşadığımız süreçte eski saldırgan stratejilerini süsleyip insani bir tavır altına sakladığı görülmektedir. Think Thank çalışmalarıyla yaratılan bu toplu durum bambaşka bir hava içinde sürüklenirken, alt planda gizli amaçlara yönelik faaliyetler de sinsice yürümektedir.


ABD’nin Dünya enerji bölgelerine yönelik geniş çaplı faaliyetler yürüttüğü ve önündeki engelleri yıkıp çıkarına uygun altyapı oluşturmaya çalıştığı da açıkça belli olmaktadır. Hal böyleyken, Ordu içine kadar sızmış bazı çevrelerin, şu sıralarda TSK ya karşı atağa geçmesi de dikkat çekmektedir.

*Hangi tarafta olduğunu sürekli belli ettiği halde, belli çevrelerde hala çağdaş olduğu iddia edilen isimler, kendi ordularına karşı fitne faaliyeti yürütmektedirler. Bu hangi güçlere hizmet ettiği karanlık çevreler bu sıralarda yine bir saldırı başlattı.

*BU ÇEVRELERİN ORTAYA ATTIĞI SON İDDİANIN ÖZÜ ŞÖYLE:

Yazının girişinde iddia şöyle başlıyor;

’Deniz Kurmay Albay Çiçek imzalı, “gizli” ibareli “İlticayla Mücadele Eylem Planı”, HÜKÜMETİ ve Fethullah Gülen cemaatinin, başta ORDU içindekiler olmak üzere bütün mensuplarını hedef alıyor.

*Bu cümlede dikkatimi çeken ilk şey şu; Bu cümlede hedef, Fethullah Gülen cemaati ve başta ordu içindekiler olmak üzere bütün mensupları gibi görülüyor. Bu metne göre ağırlık Fethullah cemaati ve ORDU içindeki uzantıları üzerinde, ama bu cümlenin başına HÜKÜMETİ eklenmiş… Yani cümle şöyle olunca iş değişiyor; İrticayla Mücadele Eylem Planı, ‘’HÜKÜMETİ’’ ve Fethullah Gülen cemaatinin, başta ordu içindekiler olmak üzere bütün mensuplarını hedef alıyor.

*Peki, sizce bu Hükümete karşı tavır ve eylem, yani darbe ima eden anlatımın, Fethullah konusuna eklenmesinin sebebi nedir? Ben size söyleyeyim, böyle bir hazırlığın, Fethullah ve irtica ya karşı olması bir suç teşkil etmiyor, ama Hükümet eklenince Hukuka aykırı konuma geçiyor ve soruşturmaya değer hukuk dışı bir konu haline geliyor.


İşte bu noktada Türk Silahlı Kuvvetlerini hedef alan bu belirsiz iddia, bu vurguyla Ergenekon soruşturmasına da bağlanabilir bir konuma yerleşiyor ve Fethullah Gülen cemaatinin, başta ordu içindekiler olmak üzere bütün mensuplarını da korumaya alıyor.


*İşte bu iddianın iddia sahipleri açısından en önemli tarafı da budur aslında. Bunların gerçek olup olmamasının hiçbir önemi de yoktur, çünkü ortaya atılan iddialar ispatlanmasa bile suçlanan subayların terfilerini yakıyor ve bu durum belli çevrelerin işine yarıyor. Ayrıca bu yolla Emperyalistlerle işbirliği içinde olan kişiler, Emperyalistlerin işlerini bozabilecek bazı kişileri senelerce tecrit edip susturabiliyor.


Bu işlerin arkasında ABD’nin olduğunu anlamak hiçte zor değil, Ergenekon soruşturmaları başlarken ABD cephesinden gelen tazyikleri ve soruşturmayı muvazzaflara derinleştirin komutlarını, Tuncay Güney Mit bağlantısı hatırlayınız ve Samanyolu takımının hiç bitmeyen sonsuz gayretlerini…


Düşmanla bir olup kendi Milletinin Ordusuna bu çapta bir saldırıya geçmek ne manaya gelmektedir? İşin kötüsü yalan, gıybet, iftira olsa bile, bu eylem ve faaliyetlerin hiçbir cezası yok, Türkiye Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetlerine istediğin kadar iftira at, hakaret et, Devlete ihanet içinde ol, cezası yok, yok, yok...

BÖYLR BİR SAHTEKARLIK GÖRÜLMÜŞ DEĞİLDİR:


İrticayla Mücadele Eylem Planı varmış ve ‘’HÜKÜMETİ’’ ve Fethullah Gülen cemaatinin, başta ordu içindekiler olmak üzere bütün mensuplarını hedef alıyormuş.

* Kendi Milletinin ordusuna atılan bu utanç verici iddiaları derleyen kişiler tarafından, yazıda bu vurgu ve bağlantı yapılıyor ve devam ediliyor…

‘’Planın “İcra” bölümünde şöyle deniyor: Laik düzeni yıkıp İslam devleti kurma hayalindeki AKP HÜKÜMETİ ve Gülen grubu başta ordu içindekiler olmak üzere, dinî oluşumların faaliyetlerine son vermek için çalışılacaktır.’’

*Şimdi bu noktada şunu yapalım, AKP Hükümeti kısmını cümleden çıkaralım ve düşünelim, bu durumda cümle şöyle oluyor; ‘’ Laik düzeni yıkıp İslam devleti kurma hayalindeki Gülen grubunun başta ordu içindekiler olmak üzere tüm mensupları, dinî oluşumların faaliyetlerine son vermek için çalışılacaktır.’’


Şimdi soruyorum size, bu cümlede bu tarz faaliyetler içinde olanlar dışındakileri rahatsız edecek bir şey var mı? Ayrıca Hukuka aykırı bir durum var mı? Tabii ki yok, üstelik ordu içine sızmış ordumuza ve laik Demokratik, Sosyal sisteme düşman birileri var, yani alenen faaliyet yürüten bir örgüt var. İşte AKP HÜKÜMETİNİN bu metnin ve dolayısı ile bu işin içine sokulmasının sebebi budur…

Anayasa Mahkemesinin, AKP’nin Laikliğin karşıtı hareketlerin odağı olduğu kararına rağmen, Hükümet olma ve ABD, AB’nin kendilerini yasallaştıran desteği sonucu böyle bir avantajı taşımaktadır AKP Hükümeti… Ayrıca, ABD VE AB merkezli çevrelerin, Üniversiteleri vasıtası ile övgüler düzdüğü Gülen hareketi, yasal bir zemine çekilmeye çalışılıyor gibi bir durum seziliyor...

BU HALKIN KAFASINDA TSK ya KARŞI KESİN KANAAT YARATMAYA ve YASAL OLMAYAN TARAFI YASALLAŞTIRMAYA YÖNELİK BİR ÇALIŞMA

*Bu aslında üzerinde durulması ve deşifre edilmesi gereken bir yazı ve aşağıdaki paragraflarla da halkın kafasında kesin kanaat yerleştirmeyi amaçlıyor ve TSK aleyhine kesin itham yaratıyor.
Şöyle devam ediyor bu itham yazısı.

‘’Dört sayfalık planın “Durum” bölümünde, “Ergenekon adı altında, TSK’ya büyük emeği geçmiş emekli ve muvazzaf askerî personel yersiz ithamlarla lekelenmektedir” saptaması var.’’


* Böyle bir metin olsa bile, yalan mı? Siz söyleyin.


Devam ediyor…

‘’Plan, Psikolojik Harp Dairesi’nin yeni adı olan Genelkurmay Harekât Başkanlığı 3’üncü Destek Şube Müdürlüğü’nde hazırlanmış. Plan, Ergenekon’da tutuklanan Serdar Öztürk’ün ofisinde ele geçirildi.’’

*Burada kalem oynatarak sanki suç kesinmiş gibi kesin bir adli bağlantı kuruluyor ve emniyet şahit gösteriliyor. Bunların adı kalem oynatmadır? Devam edelim;

’Planı hazırlayan Albay Dursun Çiçek tanıdık bir isim. Daha önce Taraf’ın manşetten yayımladığı “Koç da andıçlandı” başlıklı haberle gündeme gelmişti.’’

*Bu hatırlatma ile sabıkalı kanaati yaratıp, ispatlanmışlık kanısı yaratıyor ve devam ediyor.

‘’Planın yazıldığı Genel Kurmay Harekât Başkanlığı 3. Bilgi Destek Şube Müdürlüğü, Psikolojik Harp Dairesi’nin yeni adı. Genelkurmay adına yapılan planlamalar artık buradan yürütülüyor.’’

*Yukarıdaki şu İfadeye bir bakın, tamam, işte her şeyi hallettiler, hedefin Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ta kendisi olduğu kesin. Ayrı paragraflarda yer alan bu imalarla, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni kesin suçlu durumuna sokmaya çalışıyorlar.


Hâlbuki eski pislikleri tertipleyen, eski Psikolojik Harp Dairesi dedikleri birim, ABD’nin kontrolünde idi, ABD kontrolü kaybedip yurtsever ve barışçı güçler kontrgerillayı tasfiye edip kontrolü ele alınca ABD çıldırdı. İşte ABD’ cephesinin ve bu işbirlikçi çevrelerin bütün hırsları bundan, bu yüzden yapıyorlar bu saldırıları.

*Peki, bu gibi eylemlerin ne cezası vardır? Bunların göklere çıkarıp, şu sıralarda da bu demagojilerle işlerine geldiği gibi kullandığı hukuk kapsamında, cezası nedir bu hıyanetin?

BU YAZIDA BU PLANIN ŞUNLARI İÇERDİĞİ SÖYLENİYOR;

*Kendi ağızlarından devam edelim, yazıda bir paragrafta icra bölümünü tam olarak şöyle açıklıyorlar.

‘’Ardından ise planın “İcra” bölümü geliyor ve şu ifadeler kullanılıyor: Laik ve demokratik düzeni yıkarak, şeriata dayalı bir İslam devleti kurma hayalinde bulunan AKP HÜKÜMETİ ve ona destek veren çeşitli gruplar ile Fethullah Gülen grubunun başta ORDU içindekiler olmak üzere tüm mensupları ve radikal dinî oluşumlar hakkındaki gerçekleri gün yüzüne çıkarmak, kamuoyunun desteğini kırmak ve faaliyetlerine son vermek üzere bilgi destek faaliyetleri icra edilecektir.’’

*Dediğim gibi AKP HÜKÜMETİNİ bu cümleden çıkarın… Tamam, ben çıkarayım.

‘’Laik ve demokratik düzeni yıkarak, şeriata dayalı bir İslam devleti kurma hayalinde bulunan çeşitli gruplar ile Fethullah Gülen grubunun başta ORDU içindekiler olmak üzere tüm mensupları , radikal dinî oluşumlar hakkındaki gerçekleri gün yüzüne çıkarmak, kamuoyunun desteğini kırmak ve faaliyetlerine son vermek üzere bilgi destek faaliyetleri icra edilecektir.’’

*Evet, bu durumda cümle böyle oluyor, doğru söze ne denir ve suç kimde siz söyleyin… Üstelik ''Fethullah Gülen grubu, başta ORDU içindekiler ve tüm mensupları olmak üzere, radikal dinî oluşumlar hakkında'' dendiğine göre ORDU içine sızan birileri olduğu kesin ve bunların nerelere bağlı çalışacağı da kesin.


Siz söyleyin bu durumda Türk ordusu ne yapmalıdır? Hayret ki ne hayret, bu entrikaları bir Millet, hadi Milleti geçtim, bu Milletin kurum ve kuruluşları nasıl yutar? Ya da bu yönde saf tutar.

Bu toplu durumda bu haberlerle ilgili Medyanın tavrına da değinmeden geçemeyeceğim. Haber Türk dâhil bir sürü Güvendiğimiz Medya kuruluşunun bu haberi işleyiş, sunuş tarzı da hayret vericiydi. Dahası Necmettin Erbakan bile, bu parti ismini üstüne, basa, basa AKP olarak telaffuz ettiği halde, bu Medya kuruluşlarının Ak parti demeleri de dikkat çekiciydi

Bir şey daha var, AKP’nin bu yaratılan saldırıya müdahil oluş şekli, tarafı ve sergilediği genel tavır ilginçti. Yine söylemeden geçemeyeceğim, bu durumda AKP’nin bu mevcut yaklaşımının yönü, neyi gösteriyor? ‘’Laik ve demokratik düzeni yıkarak, şeriata dayalı bir İslam devleti kurma hayalinde bulunan x çeşitli gruplar ile Fethullah Gülen grubunun Ordu içine sızan mensupları ve radikal dinî oluşumların bu gibi ABD endeksli faaliyetlerini değil de, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni hedef alan bu tavırlar normal midir sizce?

Birde bu paragrafa şöyle bakabilir miyiz? Laik ve demokratik düzeni yıkarak, şeriata dayalı bir İslam devleti kurma hayalinde bulunan çeşitli gruplar ile Fethullah Gülen grubunun başta ORDU içindekiler olmak üzere tüm mensupları, radikal dinî oluşumlar ve onlara destek veren AKP Hükümeti.’’

Aslını isterseniz her durumda da şu ortaya çıkıyor. ’Laik ve demokratik düzeni yıkarak, şeriata dayalı bir İslam devleti kurma hayalinde bulunan x çeşitli gruplar ile Ordu içine sızan Fethullah Gülen grubu başta olmak üzere radikal dinî oluşumların, Devletin kadrolarında kadrolaşarak yürüttükleri bu gibi faaliyetler suçtur.


Hem de vatana ihanet suçudur. AKP’nin bu faaliyetlere karşı sergilediği onaylayıcı tavır, sistemi yıkmaya yönelik bu gibi farklı güçleri ya da ABD endeksli faaliyetleri desteklediği yönünde anlaşılabilir ve bu durum böyle anlaşılırsa bu da vatana ihanettir…

Bu duruma göre TSK’ ya karşı, Orduya sızan ve kökü ABD de olan FETHULLAH grubuna yönelik bir savunma hazırlığı yapıldığı gibi bir durum ortaya çıkıyor. Bu çevrelerin yaygarasına bakılırsa da böyle bir hazırlık yaparak Ordu içine sızdığı kendi ifadelerinden kesin olan Fethullah grubuna karşı TSK suç işlemiş gibi bir suçlama var.


Üstelik TSK’nin savunmaya geçmesi bu çevrelerin giriştikleri psikolojik harekâtı başardıklarını gösterir. Bu durum çok vahim, sanki İran’da HUMEYNİYE karşı bir komplo ortaya çıkarılmış ve suçlular şeriat Mahkemesinde yargılanacak gibi bir hava ortaya çıkıyor.


İşin en kötü tarafı da bu tarz sahtekârlıklarda uzman olan ABD bu işin arkasında olmasıdır. Benim merak ettiğim, TSK ABD’YE bu kadar mı bağımlı ki, bu durum gittikçe dramatik bir hal alıyor ve bizim Milletin büyük bölümü hala uyutuluyor.

Saygılarımla
Yurtsever Yurttaş