24 Ağustos 2009 Pazartesi

KÜRT YADA DEMOKRATİK AÇILIM PALAVRASI!

Bildiğiniz gibi, bazen Kürt açılımı denilen, bazen Demokratik açılım denilen bu AKP meselesinin içeriği büyük merak konusu olmuştur.

Yine bilindiği gibi, bu meselede APO büyük ağırlık taşımaktadır ve aslında, ABD nin politikalarında ağırlık taşıyan Apo, Siyasalda öğrenciyken ABD'nin hedefindeki sol hareketin içindeydi.


APO
, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan vs. vs. gençlerin arkadaşıydı ve eylem birliği içindeydi. Yaşasın ''Türk ve Kürt halklarının kardeşliği'' sloganını bu gençlik ağızlarından düşürmezlerdi, çünkü ezilen halklar adına hareket ediyorlardı.

Soğuk savaş döneminde, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan vs. gibi Antiemperyalist gençlerin veya Din elden gidiyor, Komünizme hücum sloganı ile kendi kardeşlerine karşı kışkırttıkları Türk gençlerinin ölümü, şimdilerde Kürt açılımı denilen üçkağıdı destekleyen Emperyalistlerin, çok ince faaliyetlerinin sonucudur.


Peki, bu Antiemperyalist gençleri ve manevi duygularını kışkırttıkları gençleri ölüme götüren, astıran Emperyalistler, niye APO’yu destekleyerek onun vasıtası ile PKK’YI büyüttü? ABD, teslim ettiği APO'nun asılmasını niye engelledi? Dahası şimdi aleni kullanıyor.

Şu sıralarda büyük bir çelişkide şu, eski Sol kesimin dilinden düşmeyen ''Türk ve Kürt halklarının kardeşliği'' sloganın devamında pişirilen, ‘’KÜRT AÇILIMI’’ palavrası, niye bugünlerde DİN bezirgânlarının dilinden düşmüyor? Üstelik ABD nin desteğinde ve himayesinde gelişiyor.


Bunun sebebi açık, binbaşı noel vasıtası ile ayaklanmalar tertiplendiği zamanlar, aşiret çekişmeleri yüzünden bunu başaramayan Emperyalistler, o zamanlardan beri kurdukları Kürt Enstitüleri eliyle Millet yaratmaya çalışıyorlar. Bu planlara da Demokrasi bahane ediliyor.

Peki nedir bu Demokrasi? Hangi alanda özgürlük var ki günümüzde?

Öncelikle özgür delegasyon gerçekleşmeden, siyasi partiler kanununda değişiklikler yapılmadan, dokunulmazlıklar kalkmadan Demokrasi olmaz. Sayın Ecevit’in çok yoğun olarak üzerinde durduğu ama uğraşamadığı Sivil Toplum Örgütlerinin yasamaya katılımı için uyum yasaları meselesi çözülmeden, bireysel hakların ucu bucağı belirlenmeden, Demokrasi falan olmaz.

Bu konularda hiçbir çalışma ve çözüm olmadığı halde, Sivil Toplum öegütlerinin yasamaya katılımı gerçekleşiyormuş görüntüsü yaratılıyor. Bu yolla sahtekarca Domokratik uygulamalar yapılıyor havası veriliyor.

Demokratik açılım yapılacaksa niye bunlardan başlanmıyor? Bir tek özgürlük Kürtleremi? Hepimiz sürünüyoruz bu ülkede, kazanılmış haklarımız bile gasp ediliyor sürekli, Demokrasi de palavradan ibaret. Bu gibi temel sorunlar niye düzeltilmiyor? Bu arada bireysel haklar, içler acısı durumda.

BUNCA KEYFİ UYGULAMA NASIL YAPILIYOR!


Sivil Toplumun yasama ve yürütmenin üzerinde denetimi olamadığı için yapılıyor bunca keyfi uygulama ve vurgun, yapılanma yanlış. Eski uyanıklar kendilerine göre ayarladı, bunlar üstüne kondu bu vurgun sofrasının. Sivil Toplum Örgütlerinin yasamaya katılımı yada doğru bir denetim gerçekleştiği zaman Milli irade bende diyebilecek mi bu parti?

O zaman oy denilen vekâletlerle, Milletin varlıkları konusunda Washington mutabakatı doğrultusunda Devlet sırrı kapsamında işlem yürütebilecekler mi cümle uyanıklar? Bütün Partilerde özgür delegasyon işlemiyor, sistem tepe atamaları ve hiyerarşi yağları ile yürüyor. Demokrasi nerede?

Millet üç kuruşa talim ettiriliyor maaşların adı işgücü maliyeti oldu, tüketimin devamını garantilemek için kredi kartları Millete yutturuldu, 12- 18 ay taksitlere bağlanarak insanlarımız kürek mahkumu haline getirildi.


Hiç düşündünüz mü? Gayrı safi Milli hasıla nedir? Refah payı niye bu kadar düşük tutuluyor? Washington mutabakatı nedir? Washington mutabakatı doğrultusunda neler planlanıyor? Abant toplantısından önce, Nazlı ılıcağın toplantılarında ve Abant toplantısında neler planlandı?

Doğuda, Ağalık meşhur, berdel, çoklu evlilikler dâhil bir sürü sömürü kaynağı var, yakın bir zamanda ABD'nin Demokrasi getirdiği Irak’ın kuzey bölgesinde Kürt kadınları çok evliliğe karşı yürüyüş yaptı bu niye öne çıkmıyor? İç işleri Bakanımızın bile Ağa olduğu söyleniyor.


Bütün bunlar bir yana, şu haber manşet oldu, Savcı kararı ile Emniyet özel komisyon kurarak, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden (ÇYDD) burs alan 15 bin kız öğrencinin terör örgütleriyle bağlantısı olup olmadığını araştırdı.

15 bin kardelen kız öğrenci zan altında tutuluyor, bir sürü aydın münevver de çorba haline getirilen iddianamelerle kilit altında. Bu mu Demokratik açılım? Bu mu birey hakları? Bu mu insan hakları? Bu mu Demokratik açılım? Utanmaları lazım bu planları yapan ve uygulayanların.

Evet, bırakın diğer insan hakkı ihlallerini, 15 bin kardelen kız öğrenci zan altında tutuluyor, sadece bu bile anlatmaya yeter rezilliklerini. Şimdi soruyorum, bunlar mı nesilleri yetiştirecek? Bunlar mı Türkiye de Çağdaş dönüşümü gerçekleştirecek?


12 Eylül ve öncesi binlerce genç ABD nin entrikaları sonucu bunların daha beterini yaşadı, ABD şimdide bunu kaşıyor, inşallah bu reziller o hale getirmezler bu işi. Demokratik açılımmış, Kürt açılımıymış, hadi len.

Aslında Türk ve Kürt Halkının sorunları ortaktır, her şey bitti, sadece ABD için öncelikli olan ve İsveç Fransız Kürt Enstitülerinde pişirilen bu Kürt açılımı yutturmaca sı mı kaldı, her kes anladı artık, bunların çıkarı için yapmayacağı şey yok.

BU İŞ KİME YARAR?


Bu oluşum Emperyalistlerin desteğinde gelişen ve onların çıkarına çalışacak bir seyir izlemektedir. Sanki senelerdir bütün Türkler Rantı paylaşmış yemişte Kürtler ezilmiş gibi bir hava yaratılıyor, ABD ve AB de bunu destekliyor. Yahu yemeyin bizi, bütün geri kalmış ya da gelişmekte olan ülke halkları hepimiz perişanız bu bencillikler ve küresel sermaye karşısında, sizin uyanıklar bizim uyanıklar, onların uyanıklar bir oldu hepimizi yedi, bunu anlamayan ya aptaldır, ya da oda uyanık.

Kürt denilen, Türk ulusu içinde kaynaşmış ve mutlu olan ve her meslekte, her görevde, her makamda, her sektörde var olan bu kardeşlerimizi asimile gösteren bu zihniyet güvenilir değildir. Hem Türkiye’nin kaynaklarından beslenmekte, hem de büyük Kürt Devleti hayallerini uzun süredir işleyerek Millet yaratmaya çalışmaktadır, çünkü bu bölgeyi parçalamanın bir yoludur bu.

Bu hayal bir sürü insanın hayatına mal olmuş, bir sürü kandırılmış Anadolu çocuğu da dağlarda boşu boşuna ölmüş ya da sürünmüştür. Dağa çıkarılan Kürt kızlarının dramı ise başlı başına inceleme konusudur.

MUSTAFA KEMAL MİLLETİ İLE KOL KOLA GİREN İÇİMİZDEN BİR KAHRAMANDIR.

Bunu, tekrar, tekrar söyleyeceğim! ''Mustafa Kemal Milleti ile kol kola giren, içimizden bir kahramandır.'' İnsanlık onurunu Türk Milletinin içine işlediği gibi, dünya halklarına da örnek olmuştur. Liboşların çok eleştirdiği Devletçiliği de, özelleştirme vs. sahtekarlığı ile varlıklarını satıp Milleti sömürecek uyanıkları engelleme ve milletin ve nesillerin haklarını koruma kaygısından gelir.

Son zamanlarda sosyal devletin varlıklarını satıp savıp, milletin nasıl üç kuruşa muhtaç bırakıldığı da, bu kaygılarında ne kadar haklı olduğunu göstermektedir. Şimdi sıra doğudaki kaynaklarda.

Saygılarımla
Yurtsever Yurttaş

23 Ağustos 2009 Pazar

HERKES AKLINI BAŞINA TOPLASIN BÖLÜNME VE ÇATIŞMA SÜRECİNE GİDİYORUZ!

Şu sıralarda bazı Ulusalcı nitelenen Televizyonlara bir bakın, kaç kişi kaldı, konuşan, faaliyet gösteren? Şimdi şikâyet ediyorlar konuşacak kimse kalmadı diye.

Bir süre önce, ağzınızla kuş tutsanız abzurt konular hariç, çabalarınızla ilgili telefonlarınıza cevap bile vermezdi bu kuruluşlar.


Birde egosantrik karakterlerimiz var ve uzun süredir çıkışlar hep egosantrik özellikteydi. Herkes ben diye ortaya atladı peşimden gelin dedi, ne tarafa koşacağını şaşırdı vatandaş.

Ayrıca numaratöre bağlandı kitleler, parçalara bölündü azınlık gibi göründü.

İNTERNETTE ve SAĞDA SOLDA ÇOK BÜYÜK BİR POTANSİYEL BU DURUMDAN RAHATSIZDI.

Evet, geniş bir sahada ve internette, arka planda hiç bir çıkar düşünmeden fedakârca çalışan ve ön plandakilere avantaj yaratan büyük bir kesim var. Bu kesim önemsenmeli ve kol kola girilmeliydi, ama ön plandaki ben merkezciler, bunların fikirlerinden faydalandı ama adını bile anmadı, kol kola girmedi, birçok hocamız ve kardeşimiz fedakârca cebinden harcadı direndi ama sesini duyuramadı.

Bu fedakâr insanlara, Atatürkçü görünen bu Medya ve egosantrik ( Ben merkezci ) yapı yer ve önem vermedi, biz yaparız havasına girildi. Programlarına telefonla bağlayıp, ''vatandaşlarımız neler de düşünüyor'' demekle yetinip reytinglerine malzeme olarak kullandı.

Karşı çevreler en basit hareketleri bile destekler, mükemmel bir örgütlenme sergilerken, bu tarafta aymazlık yüzünden ben merkezci odaklar tarafından birçok kişi dışlandı, imkânsız ve çaresiz bırakıldı. Bir taraftan da her kese görev düşüyor diye anonslar yapıldı, ama ayağa kalkan dışlandı kale alınmadı.

Buna bağlı olarak, birçok sivil toplum örgütü köşeye sıkıştı ya kapandı ya da imkânsız kaldı. Birlik yaratılmadı, belli bir potansiyeli taşıyan kitleyi önemsemeyip arkasına almadıkları için ön planda olan benmerkezciler giderek yalnız kaldı, şimdide şikâyet halindeler. Bu aşamadan sonra kimi kime şikâyet edeceksin? ABD suyumu bulandırıyorsunuz sizi yiyeceğim diyor.

ŞU ANDA EMPERYALİST DESTEKLİLER VE ÇOK İYİ ÖRGÜTLÜDÜR!


Şu anda karşı cephe Emperyalist destekli ve çok iyi örgütlüdür, yurtsever Cephe dağınık ve toplayacak kitleyle bütünleşecek kurum yoktur. İnsanları toplayacak Demokratik bilinci verecek, mevcut yapının sanal Demokratik görüntü olduğunu, aslında Despot bürokratik bir yönetim oluşturulduğunu anlatacak bir yapılanma yoktur.

Bir şey itiraf etmek lazım, uzun süredir en önemli direnci Ulusal kanal ve Aydınlık cephesi verdi bu yüzden en başta ve en büyük darbeyi onlar yedi, işin tuhafı yayınladıklarını belli bir bilinçli kesim dışında kimse okumadı.

Üniversite gençliğine laf söylüyoruz da acaba büyükler çok mu mükemmel? Doğu Perinçek seneler önce, ABD Türkiye ye saldıracak dediğinde, herkes deli dedi. İşte balon kafaları bile kale alıp önemli insan muamelesi yapan ve kullanan düşman kapıda.

Bir an önce birbirimizi önemsememiz ve birleşmemiz lazım. Bu yapılamazsa sonuç hüsran olacaktır, bireysel hareket eden ve herkesin peşinden gelmesini bekleyen egosantrik ben merkezlerin cephanesi bitmek üzere.


Son zamanlarda, Sayın Bahçelinin çıkışı dikkat çekiyor, ama Cumhurbaşkanlığı seçimindeki payı sonuç olarak şimdiki duruşunu gölgeliyor, ama yinede Emperyalistlere karşı bu vatanı savunmaya hazır tavrı dikkat çekicidir.

YAŞASIN TÜRK VE KÜRT HALKLARININ KARDEŞLİĞİ SLOGANI!


Apo, Siyasalda öğrenciyken sol hareketin içindeydi, yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği sloganını ağzından düşürmeyen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan vs. gibi Antiemperyalist gençleri ve Komünizme hücum sloganı ile bunlara karşı kışkırttığı bir sürü Türk gencini astıran Emperyalistler, niye APO’yu destekleyerek onun vasıtası ile PKK’YI büyüttü? ABD teslim ettiği APO'nun asılmasını niye engelledi?

Büyük bir çelişkide şu, eski sol kesimin dilinden düşmeyen ''Türk ve Kürt halklarının kardeşliği'' sloganın devamında pişirilen ‘’AÇILIM’’ palavrası niye bugünlerde DİN bezirgânlarının dilinden düşmüyor? Ordu ne yanda? Diğer Kurum ve kuruluşlar ne yanda? Kavram kargaşaları, bilgi kirliliği had safhada, entrika, sahtekârlık ayyuka ya çıkmış durumda, kim kimdir cibilliyeti nedir.

Bütün bunlar merak konusu.

Bunların cevabı sert konuşup ipleri gerince ortaya çıkar, ama bu sahtekârlar kalp hastası Yurtseverleri bile terörist yerine koyarak temizleme yoluna gidiyorlar. Bu yüzden bunlara bu kozu vermemek lazımdır, bilhassa gençlere sesleniyorum dikkatli olunuz, eylemleriniz yasal olmalı.


Buna bağlı olarak, yasal çerçevede ipleri iyi gerelim ve hangi kurum ne yanda Atatürkçü yurtseverler kim? Atatürkçüyüm deyip düşmana çanak tutan sahtekâr Emperyalizmin uşakları kim? Gerelim ipleri yalanlar silinsin gerçekler çıksın ortaya.

Saygılarımla

Yurtsever Yurttaş

12 Ağustos 2009 Çarşamba

BÖYLE GİDERSE, HERKES KENDİNİ, KIZINI, NAMUSUNU, EMPERYALİSTLERİN KUCAĞINDA BULACAKTIR.

Yine cemaatçilerin patırtıları durdu, gündem değişti ve Fotokopi sahte belge ile yaratılan onca iftira, fitne fücur hasıraltı edildi. Kendi Milletinin ordusuna atılan bu utanç verici iddiaları bombardıman halinde sıralayanlar sanki o saldırıları yapmadılar.

Uzun süredir üzerinde tartışılan sahte belge konusu çok dikkat çekici bir seyir izliyor. Belge denilen ve belge olduğunda ısrar edilen bu metnin fotokopi olduğunun anlaşılmasına rağmen, bu haberleri derleyen kişiler tarafından hala el altından yayın yapılıyor.


Evet, sinsi düzeyde halen devam ediliyor bu kampanyaya ve sahte bir belge ile bunları yaptıkları ve bu suç olduğu halde, bunlara karşı harekete geçen hiçbir adli merci yok, bir süre sonrada tekrar alevleneceği kesin… Bütün bunlar, Deniz feneri gibi hasır altı edilerek, gündeme Kürt açılımı olarak lanse edilen çapı ve sonu belirsiz girişim oturtuldu.

Bu çabaların, bölgede çıkarları olan Atlantik ötesinden bağlantılı olduğu ve yeni oluşturulan ABD merkezli ve kapsamlı bir stratejinin bir aşamasını geçmeye yönelik olduğu da açık. Zaten incelendiğinde, 11 Eylül den başlayarak sürdürülen ABD stratejilerinin uzantısı olduğu da ortada. Bu açılım sadece bir aşama ve Said’i Kürdi bağlantısı da mevcut.

Dahası ivmelendirme çabalarından belli bir süreci kapsadığı ve bu startı takip eden halkla ilişkiler faaliyetlerine bakılırsa devamlılık içerdiği ve stratejilerin yürütülmesi için elzem olan halk desteği için çaba sarf edildiği de belli.


Ayrıca bu belge denilen metnin içeriğine ve bu süreçteki faaliyetlere bakılırsa, ABD ve AB merkezli çevrelerin Üniversiteleri vasıtası ile övgüler düzdüğü Gülen hareketinin, yasal bir zemine çekilmeye çalışıldığı da görülmektedir.

Bu yandaş Medya sahte belge bombardımanı da, Fethullah kesiminin bu Stratejide ağırlık taşıdığını göstergesidir. Bu aşamada çeşitli sözcülerin ve yerli NEOCONLARIN, deştiği meseleler, işlediği haberler, belgesel ve demeçlerle kamuoyunda kanaat yerleştirme çalışmaları dikkatimi çekiyor.


ÖNCELİKLE ŞUNLAR DİKKATİMİ ÇEKİYOR;


1- Bir süre önce Belçika Türbanlı Milletvekili haberi kullanılarak, Türban konusu gündeme taşındı ve ileriye dönük kullanıma hazırlandı.

2- Lider konumunda olan kişilerin, hastalık tedavi konuları basına taşınarak, fedakâr hizmet veren mağdur halk çocuğu imajı tazelendi.

3- Bu gibi fotokopi belgelerle Despot eski yönetimlere karşı mücadele eden Demokrasi yanlısı Özgürlük havarisi imajı ivmelendirildi.

4- TSK nın dirayeti ve soğukkanlılığı ile ortaya çıkan son fotokopi sahte belge ( Kağıt parçası) ile yargılama sahtekârlığını, gerçekmiş gibi dayatarak yoklama çektiler ve bir anda çekiliverdiler. Bu yolla, hain yerli NEOCONLAR vasıtası ile; ''İktidar savaşı var, eski derin suçların hamisi Despot Asker elindeki iktidarı kaybetmemek için çabalıyor'' kanaati ısrarla işlendi ve yerleştirildi.

5- Buna bağlı olarak, bazı yurtsever Subayların terfileri engellendi. Ayrıca, ‘’Kurumlar arası uzlaşma var,’’ açıklamaları ile eskiden beri fısıltı ile ortaya yayılan, ‘’TSK payını alırsa susar’’ dedikoduları sağlamlaştırılmaya çalışıldı ve psikolojik savaşta bir adım daha atıldı..

6- Yandaş bir gazetede yayınlanan TSK içindeki F tipi kadrolarla başa çıkamayacağını anladı mesajı verildi. Ayrıca ABD nin çevirdiği dolapları TSK ya yıkarak, biz senelerce darbe yapan Askerleri alt ettik, yargıladık yargılayacağız, bunu başardık imajı verildi. TSK'ni kendimize tabi kıldık ve giderek bazı Komutanları daha da yargılayacağız kanaati yaratılmaya çalışıldı.

7- Yine bu sahte belgeyle, Mağdur Demokrat Halk kahramanı imajı tazelenmeye çalışıldı, beceremeyince hasıraltı edilmeye çalışılıyor, çünkü bu işte hedeflenen asgari fayda yeterli sayıldı.

8- Ortam gerginliği düşürüldü ve Uluslar arası anlaşmalar, çeşitli dış gezi veya içte yürütülen açılış kongre, röportaj, oturum vs. ve G3 Teknolojisi malzemesi ile desteklenen halkla ilişkiler yöntemleri kullanılarak, iyi hizmet veriyoruz Memleket bizim sayemizde gelişiyor imajı yaratıldı. Her tarafa dağılan Parti mensupları ile sürekli kılınıyor, Kürt açılımı Kardeşlik açılımı oldu ve iyi niyetli insanlar postuna bürünüldü...

9- Fotokopi belge aracılığı ile, ABD ve birçok Emperyalist ülkelerin Üniversitelerinde lanse ettikleri Fethullah hareketine meşru temel yaratılmaya çalışıldı. ABD ile işbirlikçileri tarafından, Fethullah mensupları ve çeşitli yan destekçileri, Kürt potansiyeline bütünleştirilerek, Ukrayna, Gürcistan, Ermenistan, İran benzeri halk hareketleri ne hukuki zemin hazırlandı ve süreklilik sağlandı.

10- Yine bu sosyal patlamalar için, eski dönemlerdekine benzer, ayrıca tehdit unsuru olarak da işe yarayabilecek bir Türk İslam sentezi hareketi ivmelendirmeye çalışılıyor ve iç çatışmalar için, Solcu - Sağcı, laik - dinci zıtlaşması ya da Alevi - Sünni vs. dini ayrılıklar körükleniyor, ayrılıkçı unsurlarda bu işlerde gönüllü çalışıyor, Marksist yada vs. örgütler kuruyor...

11- Ellerinde turuncu yada mor renkli kıyafet ve pankartlarla sanal darbe karşıtı demokratik gösteriler tertipleniyor.

12- Eski SSK hamlesi vs.unsurlar ve en son Sigara yasağı ile toplum sağlığı mesajı verilerek, paralı hale getirdikleri sağlık işlerini ( Sağlık güvencesizliğini ) gözden kaçırıp, sanal toplum yararına işler yapılıyor havası yaratılıp, olumlu puan alınıyor… Arkasından seçime yönelik halklailişkiler çalışmalarında, çok yönlü fayda sağlayacak İçki yasağı gelecek.

13- İmam hatip katsayı hamlesi, Ruhban okulu, Ermeni açılımı meselesi ve Kürt açılımı ile olumlu sorunlar çözülüyor imajı sağlanıyor. Eğitimde Üniversitelerdeki Bilim kadrolarını da kapsayan bir kadrolaşma planlanıyor. Bu kadrolar yurt dışında eğittikleri militanlarından oluşacak. Bu yolla Üniversite Hastanelerinde de hakimiyet planlanıyor.

14- Bu strateji, bu açılımların yarattığı sorunların, yani olası sınır ihtilaflarının, uluslararası düzeye taşınması ile sonuçlanacak bir süreç tetikleniyor.

BİR İLERKİ AŞAMA İÇİN GÜVENOYUNA İHTİYAÇLARI VAR!


Belediye seçimlerindeki yetersiz oy potansiyeli, işbirlikçileri ABD stratejilerine uygun ivmelenme yaratmalarına yetecek halk desteğinden yoksun bırakmaktadır. Bu yüzden hem karşılarındakilere büyük bir darbe vurmak, hem de ABD vasıtası ile garantiledikleri Kürt desteğine ek olarak, yeterli genel oy potansiyeline ulaşmaları gerekmektedir.


Bunların bu yöndeki entrika içeren faaliyetlerinin, önemle üzerinde durulması ve zaman kaybetmeden deşifre edilmesi gerekir, bu yapılırsa etkisizleşir.

Bu faaliyetlerle, halkın kafasında kesin kanaat yerleştirerek taban oluşturmayı ve amaçlarına uygun hukuki zemin yaratarak hedefe ulaşmayı amaçlamaktadırlar. Zamanında fark edilemez ve deşifre edilemezse, boş ortam ve kaybedilen zaman, bunlar için avantaj oluşturur, tezlerini yerleştirir pekiştirirler, bu güne kadar attıkları goller bu yüzden gerçekleşti…

TSK’yi hedef alan bu saldırılarla da, bu strateji doğrultusunda en büyük engel olan TSK aleyhine kesin itham yaratarak bu Kurumu sindirmeyi, içten sarsmayı deniyorlar. Ergenekon dalgaları ile de Milletine bağlı Subayların terfisini yakmayı ve Emperyalistlerin yandaşlarının terfi ederek TSK içinde hâkim olmasını amaçladıkları kesindir. Bu yüzden de her konuda da zaman kaybı son derece sakıncalıdır, bir sürü suç işlemektedirler, bunların suçlarının ve sahte belge konusunun üzerine gidilmelidir.


ABD den mi korkuyoruz, niye suçları cezasız kalıyor? Önümüzdeki aylarda ABD ile birlikte söz konusu seçime yönelik planlamalar yaptıkları kesindir. TSK ya karşı yürütülen saldırılardan sonra, aşamalı olarak gelişecek halkla ilişkiler çalışmalarında bir başka zafiyet ve itibar kaybı yaratacak planlamanın varlığı da hissedilmektedir.

YENİ BİR HAREKET BAŞLIYACAK!


Evet, yukarda bahsettiğim faaliyetlerle oluşturulan alt yapı üzerine inşa edilecek bir strateji mevcut gibi duruyor. Bilindiği gibi bu sıralarda en dikkat çeken uygulamalardan biri sigara yasağı oldu. Sigara yasağı ile de olumlu puan alındı…


Bu alt yapı hazırlığından sonra seçim propaganda atağı, ortaya atılacak bir alkol yasağı tartışması ile başlayabilir. Gerçekleşmesi gerekmez, çünkü yandaşlarının pompalaması ile bir sürü geri zekâlının ortaya pırtlayacağını biliyorlar.

Bunların ortaya fırlaması ile alevlenecek böyle bir tartışma, yandaş ve orta yolcu Medyada çok noktadan açılacak, ''Ordu evlerinde içki içilecek mi'' tartışmaları ile ivme kazanabilir. Bu yolla, YAŞ toplantısından sonra, ''Sayın, GÜL ün Komutanlara şarap ikram etti'' haberleriyle de desteklenen ve TSK’nin şimdiki Komutanları ve yönetimini el altından aşağılayacak bir atmosferi yaratmak mümkündür.


Böyle bir tartışmanın başlamasıyla birlikte, karşı çıkanların eski despot kötüler ve bütün kötülüklerin anası içkiyi savunan sarhoşlar yerine konması, bunun giderek Ergenekon sarmalına paçal edilmesi ile artı puan toplamaları mümkündür.

Bütün bunlara bağlı olarak, bazı antiemperyalistleri paketleyip susturmak ve ortamı sarsıp gard düşürmek için, önümüzdeki süreçte bir iki Ergenekon tutuklama dalgası da olasıdır. Bütün bunların çeşitli araçlarla, ‘’Açılımlara’’ engel olan Ergenekoncular, inanç özgürlüğü, Türban vs. konularla bütünleşmesi ile birlikte, etki alanlarındaki seçmen kitlesinin kanaatlerinin yönlendirilmesi amaçlanmaktadır.


Büyük bir ihtimalle, bu ana planlama doğrultusunda planladıkları bu hareketi, gürültülü bir şekilde ivmelendirmeyi ve seçime giderek ihtiyaçları olan önemli halk desteğine ulaşmayı planlıyorlar. Emniyet elde, yargı kontrolünde, yukarda bahsi geçen alt yapının hazırlanmasına ya da hazırlanamamasına bağlı olarak, renkli bir devrimin gereksinmesi olan halk desteğini almak için bir atak yapılacağı hissediliyor, hep birlikte izleyeceğiz.

ABD IRAKTAN ÇEKİLECEK Mİ? YOKSA BİZE Mİ TAŞINIYOR?


Bunların yandaş Medyası ve orta yolcu Medya, uzun süredir ABD’nin Iraktan çekilmesine günler kaldı diye müjdeler veriyordu şimdi çıt çıkmıyor. ABD’nin AKP’nin onayı ile bizim üstümüzden çekileceği kesindir, adamlar sürekli ABD de ye gidip geliyorlar. Bu konu önemlidir, ABD Iraktan çekilecek mi? Yoksa buraya mı yerleşecek? Birlikte yapılan Plan ne? Niyeti buysa neremize yerleşecek? Malum Üsleri ne oranda ele alacaktır, Nükleer füzelerin bizim burada olduğu ortaya çıkmıştır.

Bizim AKP’lilerin, ABD ile nasıl sıkı fıkı olduğu Medyadaki yayınlarda görülüyor, her şey ayan beyan ortadadır, ABD nin Bop ve ilerisi planları yönünde hareket edildiği bellidir. Milletten gizli bu anlaşmaları yapanlara ne denir siz söyleyiniz. AKP’nin bu yaratılan saldırıya müdahil oluş şekli, tarafı ve sergilediği genel tavır ilginçtir. Yine sormadan geçemeyeceğim, bu durumda AKP’nin bu mevcut yaklaşımının yönü, neyi gösteriyor?


MİLLETİMİZE VE NESİLLERİMİZE NASIL BİR GELECEK HAZIRLIYORLAR?

ABD’nin Stratejileri ortada olduğuna göre, bizim toplumumuzun bu Stratejiler gereği ne duruma düşeceği, nasıl bir ateş hattında kalacağı, Mehmetçiğin kimler ve hangi çıkarlar uğruna hak ya da mok yoluna gideceği acilen tartışılmalıdır. Hani bir tiren var ya sen bu tarafa gittiğini sanırken o tarafa giden, işte o trendeyiz ve makinistler hepimizi uyutuyor ve şimdi tireni daha ileri götürmek için yeni vekâletler peşindeler.


Devlet sırrı vs. manevraları ile ağır, ağır Robocop ABD Devleti’nin kucağına çekiliyoruz. Ayrıca, bunları yapıp hala Atatürkçüyüm diye naralar atıp, bir yandan da yandaşlarına Atatürk’e küfrettiren sonrada ABD ye mavi boncuk atanların Karakteri, dürüstlüğü ve şerefi tartışmalıdır.

Bunu yapanlar aleni sahtekârdır, çünkü mevcut Robocop ABD ya da AB stratejileri ve işbirlikçilerinin niyetleri, ATATÜRK fikrine taban tabana zıttır. Globalleşmeci Ticari zihniyet için, Vatan, Millet, sevgi duygudaşlık yoktur. Monetarizm için varsa yoksa çıkar önemlidir, halk yoktur, iş gücü ve Tüketici vardır, iş gücü de ucuzdur ve her şey satılıktır.

Atılan imzalarla Milletin varı yoğu, hatta geleceği peşkeş çekilmektedir. İçimizdeki seçmen denilen ve hiç okumayan balon kafaların sayesinde kötü bir yöne çekiliyoruz. Her kes kendine çeki düzen versin ve iyiyi kötüyü iyi ayırsın. Aksi takdirde Allah kitap diye uyutulan bu gibilerin akılsızlığı yüzünden, herkes kendini, kızını, namusunu düşmanın kucağında bulacaktır, El Garib 'i unutmayalım dostu düşmanı iyi anlayalım..


Saygılarımla

Yurtsever Yurttaş