20 Ocak 2010 Çarşamba

TSK, ABD'NİN NATO VASITASI İLE KULLANDIĞI KONTRGERİLLAYI 1997 DE TASFİYE ETTİ.


TSK, ABD'nin NATO vasıtası ile kullandığı Kontrgerillayı 1997 de tasfiye etti, içindeki ABD uzantılarını da temizleyip ABD etki alanından çıkınca ABD çıldırdı. Şimdi Ordu içine soktukları Fethullah cemaati üyelerini ve diğer işbirlikçilerini kullanarak, eskiden CIA ve Kontrgerilla ile çevirdikleri eski pisliklerini TSK ya yıkıp, tekrar eski günlerdeki gibi kendine tabi bir Ordu kurmak istiyor.

ABD’nin bu bölgedeki amaçları bellidir, etnik kışkırtmalar ve bölgeye yerleşme çabaları da ortadadır. Bunların yandaş TV’lerinde bu tezleri yayan işbirlikçileri de verilen vazifelerini yapıyorlar. Bu hainler, bu sıralarda Ermeni ve bilumum etnik kışkırtma içeren faaliyetleri hızlandırmaktalar, bu faaliyetler çok yakından incelenmelidir.


ABD bunu yapabilirse eğer, yani Türk Devletini Suudi benzeri bir düzene dönüştürüp kendine bağlayabilirse, Denizler, Yusuflar, Dursunlar gibi cümle vatan evlatları El Gureybe ya da Guantanamo vs. kamplarda alır soluğu. Bölgedeki işbirlikçileri de kutsal bir görev için mücadele edermiş havasında bu yağmacılara hizmet ediyor. Bunlar hain, yalancı ve sahtekâr karakterlerle iş yapmayı severler çünkü bu gibiler çıkarları için kendi halkını sömürmek isteyenlerle bile rahatça işbirliği yapabilirler.

Yandaş TV'lerden ortalığa yayılan taraflı görüşler ve telkinler tek boyutlu değildir, bilindiği gibi büyük bir saldırının parçasıdır.
Tv'nin birinde, tamda Hrant Dink için yapılan gösteriden bir gün önce, yani dün 18 01 2010 tarihinde,
sözde sol görüşlü ama Avrupada yaşayan birinin 1915 için hazırlanmış Kitabının reklamını yapıp, 1915 konusunu açtı ve irdeledi birileri, bu tesadüf müdür sizce.

Hrant Dink’in ölümü, CIA’nin Türkiye’yi parçalama planlarına destek malzeme yarattı. Birde ortalığa Türk bayrağı önünde çekilmiş ve bu ithamları güçlendiren görüntüler yayılıyor. Bunlar eski Despot faşist Türkler imajı yaratmaya dönük enformasyon malzemeleridir.
Bülent Arınç suikast iddiasında da mermi gönderildi, ayrıca adamın biri istihbaratçı paşanın yattığı hastanede sağa sola ateş açtı.

Şimdi soruyorum, bu işleri tertipleyen adamlar bu kadar mı aptal ki kendi aleyhlerine delil üretsin. Hran Dink konusundaki Trabzon Emniyet Müdürünün önlenemez atamaları da ayrı konu. Bu belirtiler ortadadır, açıkça görülüyor ki birileri iddialarını güçlendirecek malzemeler yaratıyor, bu işlerde bildik CIA yöntemleridir.


Malum çevreler, Kürt, Ermeni meselesini kaşıyorlar, sınırları kaldırıp tartışmalı hale getiriyorlar ki sorunlar büyüsün uluslararası mahkemelere taşınsın ve müdahale gereksin. Bunun arkasından Süryani konusu gelecek. Hrant Dink cinayetinin kimlere yaradığı ortada. Yani belirtilere bakılırsa, bu işleri çevirenler kesinlikle ABD ile otlakçısı Emperyalistlerin kullandığı Fethullah uzantıları ile bağlantılı.


Bu kışkırtmalar büyüyüp birde bu konular Uluslar arası mahkemelere taşındı mı, bu çevreler belli bir aşamayı geçmiş olacaklar. Bizim aptal muhalefetin bu uyanıkların kurduğu bu tezgaha karşı ne yapabileceği de meçhuldür. İşbirlikçiler yeni Halkla ilişkiler programını uygulamaya koydu, adım adım ivmelendiriyorlar. Bizim Muhalefet ise bu konuda önlem alıp, karşı strateji geliştirmede yetersiz.

Yurttaşlar, bu oyunları bozma işi bize düşüyor, lütfen yılmayın vazgeçmeyin.
ABD'nin ve işbirlikçilerinin bu bölgedeki amaçları belli, bu bölgede hakimiyetini kurması lazım, bütün bunlar bu yüzden tezgâhlanıyor ABD tarafından. Uyanıkların oyunlarını izleyip gerçekleri durmadan anlatınız Millete.

Saygılarımla

Yurtsever Yurttaş

18 Ocak 2010 Pazartesi

ABD TÜRKİYE’NİN ÇEŞİTLİ BÖLGELERİNE ASKER VE MÜHİMMAT YIĞIYOR.


Değerli Yurttaşlarım, bazı Adamlar barış kardeşlik palavraları ile güney doğu sınırlarındaki mayınları kaldırıyorlar. Giderek sınırları toptan kaldıracaklar, Askeri sınırdan çekerek yeni sınır görevlileri yerleştirme numarası bunun ön adımı. ABD Iraktan çekilme numarası ile Türkiye’nin bu bölgesi başta olmak üzere çeşitli bölgelerine Asker ve mühimmat yığıyor.

Bu işbirlikçiler de bunlara çanak tutup, sürekli Devlet adına imzalar atıyor. Halkın gözünü boyamak için Halkın bütçesinden trilyonlar harcayarak gösteriler düzenleyip, TV’lerden ilerliyoruz rüyası yaratıp göz boyuyor.

Bu yolla, İstanbul Kültür başkenti falan derken gelecekteki Honk Kong misali Finans merkezi İstanbul fikrine Milleti alıştırıyor... Devam edebilmek için halkoyuna ihtiyaçları var. Bunu almaları zorlaştığı için, Referandum süresini kısaltıp, bazı hamlelere hazırlanıyorlar.

RÜYA GÖRMEYİN

Iran’ın arkasında Belucistan ve Pakistan, Hindistan arasında Keşmir meselesi kışkırtılıyor, ayrıca bir Peştumistan konusu kaşınıyor. İsrail’le birlikte, Gazze’ye kadar bütün bölgeyi kontrol altında tutuyorlar, Irak malum. Hazar çevresi Ortadoğu ve Kuzey Afrika enerji bölgeleri, kontrole alınıp ele geçirilmek isteniyor.

El Kaideyi ABD kurmuştur, Hamas da El Kaideye bağlı oluşmuş İsrail Destekli bir örgüttür. İsrail Filistin ve Gazze’nin bulunduğu bölgeye, ayrıca Afrika’ya ve Anadolu’ya bakan Kıbrıs’ı, adım, adım kavrıyorlar.

Aşağıda Yemen konusu çok önemli, yeşil kuşak Stratejileri kapsamlı ve güncellenmiş olarak devrede. Fas kuvvetlerini kullanıyor Yemende, Yemen yönetimi de bizim işbirlikçiler gibi kendi halkına karşı ABD ile işbirliği içinde. Müslüman Suudilerde bu işe yardım ediyor.

SANKİ ANTİEMPERYALİSTLER

İsraillilerin bizim işbirlikçilerle araları iyi... Birbirlerine omuz atıp bizimkilere iç siyasette sanki Müslümanların yanındaymış havası yaratıyorlar. Şu hafiften omuz attıkları İsrail’i Birleşmiş Milletlerde bir kınasalar da bir görsek. Bu kınama sonucu, Stratejik ortakları ABD’nin ve yardımcısı İngiltere’nin kükremesine ne tepki verecekler merak ediyorum. Onlar kınamayı engellemek için kükreyince bu postaları atabilirlerse o zaman anlarız kim ne kadar delikanlıymış.

Yapılan belli bu gösteri iç politikaya yönelik, kimin ne kaybı var? Bu tartışma onlara ne kaybettirir ne kazandırır diye bakmak lazım. İsrailin aşağılamaya yönelik bu hareketi üstüne bizimki hafiften kükredi, gariban Arapların kahramanı oldu. İsrail bir yerde Davos daki One Minute postasının rövanşını almış oldu, bizim efede ABD yalakası Petrol Milyarderi Araplardan madalya aldı.

Yani iki tarafta prestiji dengeledi, peki bu işten kim kazançlı çıktı? Evet tezgah ortada, görüldüğü gibi bu işler küçük üçkâğıtlar aslında. Böyle büyük laflarla Trilyonluk plazalardan yanlı yayın yapan renkli TV’lerden, çokbilmiş tuzu kurular ve koca göbekli Haşmetmeap’lar tarafından halka verilince bir halt gibi gözüküyor.

Şu çok iyi anlaşılmalıdır ki, bu tezgahlar bölge halklarının değil, sadece Emperyalizmin işine yarar. Bütün vatanın evlatları Antiemperyalist cephede bütünleşmelidir. İlerde başimiza büyük çorap örecek anlaşmalara ve protokollere imzalar atmaktalar, bu hainlerin Devlet adına imza atması engellenmelidir.

Yurttaşlar bu konuda duyarlı olunuz, çok tehlikeli bir dönüm noktasındayız. Hız kesmeden bilinçlenme ve bilinçlendirme çalışmalarına devam ediniz. Önümüzdeki seçim veya Referandum çok önemlidir, Millet kesinlikle uyanmalı ve birleşmelidir, kardeşi kardeşe vurduracak kışkırtmalara karşı da çok uyanık olmalıyız.


Evet, düşman kapıda işgale hazır, bu toplu durumda biz kesinlikle vatan evlatları arasındaki kışkırtmaları bertaraf edip güçlü bir cephe oluşturmalıyız, bu vatanın evlatları birbirini yememelidir. Emperyalistlere bağlı Provokatörler direnci zayıflatmak için, bu gibi iç kavgaları körüklemeye çalışıyorlar.


Bu enerji savaşları, Globalleşme dedikleri yeni Dünyanın tetikleneceği bir aşamadır. Bunun sonrasında giderek yaratılan rüya bitecektir. Dünya halkları bu uykudan, bütün haklarını, hatta vatanlarını yani her güvencesini kaybetmiş, ucuz işçi ve aptal Tüketici olarak uyanacaktır.

Bu uyutulmanın sonunda, kitlelerin kaderi, Sağlık, Eğitim, Emeklilik ve örgütlenme hakkı gibi konular bile arsız ticari zihniyetin insafına kalacaktır. Bu kitleler, kaynağı belirsiz sermayelerin lehine çıkan kanunları seyredip, bu kar amaçlı organizasyonlarının merhametini bekleyen zavallılar haline gelecektir.

Yurtsever Yurttaş

8 Ocak 2010 Cuma

BİZİM SENELERDİR YAŞADIĞIMIZ KRİZLER VE ÇEKTİĞİMİZ SIKINTILARIN SEBEPLERİ AÇIKTIR


Değerli Yurttaşlarım, Yurdumuzda ve Dünyada olanlara arınmış bir gözle bakarsak anlaşılmayacak bir şey yoktur. Bizim senelerdir yaşadığımız krizler ve çektiğimiz sıkıntıların sebepleri açıktır, olup biten ortadadır.


Olan şudur, bizim işbirlikçiler Globalleşmeci ABD’nin arsız parasalcılığını bizim Millete senelerdir çağdaş oluşum diye yutturdu. Özelleştirme çağdaşlıktır ilerliyoruz falan filan derken bütün mallarımızı karambol de sattılar.


Bundan gelen parayla IMF borcunu ödüyoruz dediler 30.000.000.000 IMF borcunu 8.000.000.000 a düşürdüler, ama özel sektörü teşvik ettiler, özel sektör 130.000.000.000 dolar dış borç aldı, buna da DEVLETİ yani bizi kefil ettiler. Bu dış borç rakamlarının 500.000.000.000 dolarlara ulaştığı söyleniyor, aslını uzmanlar söylesin.


Bu paralarla düşük kur yüksek faiz sarması içinde Özel sektör bir kısmı ile iç borçlanma tahviline bir kısmı ile de büyük ihtimalle ABD Toksik varlıklarına yatırım yaptılar. Kriz patlayınca ellerinde şişti. Şimdi IMF den borç alıp yine bizi kefil etmeye çalışıyorlar.


Bir yandan da almayacağız almayız, biz IMF ye boyun eğmeyiz, eğmeyiz ama iş adamlarımız çok ısrar ediyor, alsak mı bari falan filan… Bunlar halkı uyutmayı iyi biliyorlar, IMF den bu parayı alacaklar bizi de kefil edecekler, bu palavralar ortadadır.


Şu meşhur sıcak paranın da bizi soymaya devam edeceği kesindir. Küçük yatırımcıda bu büyük sıcak paraların peşinde ne otlarım diye buna çanak tutuyor. Sıcak para bir büyük alım yapıyor fiyat tavan yapıyor, küçük yatırımcı da hebele hebele bu yükselen değere koşuyor.


Büyük para bir satıyor fiyat aşağı düşüyor, küçük otlakçı da satmaya başlıyor değerler dibe vuruyor. Yükseldiğinde satma işlemine Kar realize etme diyorlar, kar realize oldumu dışarı çıkıyor yada sıcak paranın üstüne katlanıyor ama sonunda hep kaçıyor.


Tabii üretim düşük, osman Altuğ hocanın söylediği gibi üç kağıt arasında git gel. Bu arada İhracat yeterli değil, ithalat gümrük birliği avantajı ile koyver gitsin. Petrol Kaynak dağ taş kaynıyor bunlar bizi olmadığına inandırmak, birileriyle üstüne oturmak için bin takla atıyor.


Bunlar bilinçli yurttaş istemiyor, ucuza çalışan köleler ve aptal tüketici yaratma peşindeler. Bunların araştırılması, anlaşılması ve bilinmesi şarttır, Milletin kesinlikle uyanması gerekiyor. Geçmişte oylarını satanlar hatta önümüzdeki seçimlerde bunlara oy vermeyi düşüenler bile vatan hainidir.


Bunlardan daha önemlisi, diğerlerini bir yana bırakırsak, Sağlık sistemi , Sağlık sigortası, Emeklilik, Eğitim, gizli, gizli hazmettirilerek özelleştirme yolunda. Bu Millet bunları acilen anlamak zorundadır, yoksa hiçbir güvencesi kalmayacak ve ne kaynaktan geldiği kimin yönettiği belirsiz sermayelerin kölesi haline gelecektir.


Saygılarımla

Yurtsever Yurttaş

1 Ocak 2010 Cuma

BUNLAR DEVLET SIRLARI MI? GİZLİ İŞLER Mİ?


Keyifsizim çünkü sahtekârlar iyi bir tezgâhla strateji güncellediler. Bu yıl karşımıza çıkacakları şimdiden bilince pek keyifli olmuyor yılbaşı


Dikkat edin bütün yandaş TV’lerde Fehmi Koru vs. şahıslarin hazırladığı hafızaları sanal bilgi ile yenileme belgesellerini pompalamaya başladılar.


Ayrıca dikkat edin, TV’lerinde Din ağırlıkta programlar ağırlaşmaya Demokrat mesajlar verilmeğe başlandı, çünkü Milleti kandırma bu konulardan başlıyor. Bu işlerin içinden gelen ve beraber yürüdük bu yollarda şarkısını söyleyen Sayın, Gül çok tarafsız bir havada, TSK’yi ve kurumları yıpratmayın diye mesajları veriyor.


Bu arada merak ediyorum, bunlar Emniyette alternatif orduyu bu kadar mı güçlü kurdular ki TSK bu kadar saldırıya rağmen biraz fazla düşünüyor. Bunların amacı ve bu amaca ulaşmak için uyguladıkları strateji de kabak gibi ortada aslında. Hadi TSK kımıldıyamıyor, peki yargıtaydamı kımldıyamıyor, yada Gerçekerin son söylediği gibi uzlaşma taraftarımı?


Amaç belli, Ulusal Devlet yapısını parçalamak ve bölgeyi parçalara bölmek ve bu parçaları birbiri ile çatışmalı hale getirmek. Bu yöndede her şeyi yapmayı göze aldıkları kesin, kendi çıkarları için bu güçlerle ittifak yapan işbirlikçiler ise kefen giydiklerini bile defalarca söylediler.


BÜYÜK HEDEFLER


Beylerin kendi söylediğine bakarsak büyük hedefleri var. Uluslar arası sermaye ile işbirliği içine giren yandaş iş adamlarının önünü açacak politikalar uyguluyorlar. Belli ki, Uluslararası sermaye ile Dünya çapında ki işbirliklerinden çok büyük karlar bekliyorlar. Bu yönde kendi Milletlerini ucuz işçi köleler ve kürek mahkumu tüketiciler haline getirmektende hiç çekinmedikleri ortada.


Ufukları çok geniş, hedefleri ise geri kalmış ve gelişmekte olan bölgelerin kaynakları ve her türlü getirimi. Bırakın kaynakları, birde milyonlarca insanı öldürüp yıktıkları yerleri yeniden imar etmek gibide bir kar kapısı var. Öyle büyük hedefleri var ki, bu uğurda Türkiye dahil her ülkeyi iç savaşa sürüklemekten çekinmeyecek de bir zihniyete sahipler.


Uyguladıkları stratejiyi iyi görüp, halkla ilişkiler faaliyetlerini bozmamız gerekiyor. Hedef bölgelerindeki halkların işi zor çünkü ABD başta hepsi çok sahtekârlar, açık gelmiyorlar. Bildiğiniz gibi uzun süredir bizim burda bazı tezgâhlar içindeler, çocuklar bile anladı bunları artık.


Habire kışkırtıyorlar, Darbe olacak diye yaygara yapıyorlar darbe olduğu yok. Bir iki münferit olay olsa bak oluyordu biz engelledik diyecekler ama onu da engelliyor milletin sağduyusu.


PKK ve Kuzey ırağı kullanarak tezgahlar tertipleniyor, Dersim vs. konular, sağ sol meseleleri kaşınıyor, ama nafile. İşte bu yüzden bu sahtekârlar çıldırıyorlar, çünkü planları yürümüyor. Politikaları insanlığa hizmet edecek bir seyir izlese, en başta ben koşacağım o yönde ama biliyorum ki niyetleri bu değil. Geçmişten bu güne değerlendirince her şey çok açık görülüyor.


Arsız Monetarizmin, çıkarları için bebeklerin ölümünü bile umursamadığı görülüyor ki bundan daha öte bir ispat da gerekmiyor bize. ABD'nin İsraille birlikte tezgahladığı ve bu işbirlikçileri kullandığı planlar ortada. Açıkçası bu politikalar insanlığa hayır getirmez, bunlar bu bölge insanlarına hiç bir şey getirmediği gibi, sadece yıkım getirecek.


SOROS RENKLİ DEVRİMİ BURADA TUTMADI


Ülkemizde 2007 Şubat ayından itibaren üst üste ataklar yaptılar Soros renkli devrimi için ama tutmadı. Son ıslak imzalı belge numarası da tutmadı ama adamlarda numara çok ve bu Suikast iddiası ortaya çıktı.


Bu bir iddiaydı ama Ergenekon tutuklamaları için kullandıkları yöntemi burada da kullandılar. Bir casus peşinde olan ekibi Suikast timi olarak niteleyerek bir çamur attılar ve buna dayanarak hızlı bir şekilde kozmik bilgilere daldılar.


Yani aslı belli olmayan bir iddiaya dayanarak Devlet sırlarını incelemeye aldılar. HSYK "devlet sırrı" niteliğindeki belgelerin hâkim veya mahkeme heyeti tarafından incelenmesinin soruşturma aşamasında değil, sadece kovuşturma aşamasında yani iddianame kabul edilip dava açıldığında mümkün olabileceğini ileri sürdü.


Bu açıklama ile de, sadece boş bir iddia sonucu, bu merkezde yapılan bu incelemeyi savunan yandaş basının yoğun saldırısına hedef oldular. Bu çevrelerin ve yandaş basının bu incelemenin yapılabileceğini ispatlama gayreti çok dikkat çekiciydi, üstelik bu konu içinde bahsi geçen casus konusunu dikkatlerden kaçırıp karartarak.


Yandaş basın, hemen * CMK 125. Madde’yi yayınladı ve aksini ispat etme gayretine girdi.


* CMK 125. Madde


CMK'nun " İçeriği devlet sırrı niteliğindeki belgelerin mahkemece incelenmesi" başlıklı 125. maddesi şöyleymiş:


(1) Bir suç olgusuna ilişkin bilgileri içeren belgeler, devlet sırrı olarak mahkemeye karşı gizli tutulamaz.


(2) Devlet sırrı niteliğindeki bilgileri içeren belgeler, ancak mahkeme hâkimi veya heyeti tarafından incelenebilir. Bu belgelerde yer alan ve sadece yüklenen suçu açıklığa kavuşturabilecek nitelikte olan bilgiler, hâkim veya mahkeme başkanı tarafından tutanağa kaydettirilir.


Bu madde hükmü, hapis cezasının alt sınırı beş yıl veya daha fazla olan suçlarla ilgili olarak uygulanır."

------------------

Zaten Sayın, Ertosun, iddia ettikleri gibi, Genelkurmay'ın 'yasal' bulduğu Seferberlik Bölge Başkanlığı'nda suç halinde yapılacak bir aramaya itiraz etmedi. Ortada bir suç olup olmadığı belli bile değilken, çok özel Devlet sırrı kapsamındaki bilgileri kapsayan bir aramaya itiraz etti.


Yani, Sayın Ertosun, Devlet sırrı' niteliğindeki belgelerin hâkim tarafından suçun olup olmadığı bile belli olmayan soruşturma aşamasında değil, suçun varlığı konusunda kuvvetli deliller elde edilmesi ile başlatılan kovuşturma (mahkeme) aşamasında mümkün olabileceğini ileri sürdü.


Yani 2. Fıkrada bahsi geçen, yüklenen suçu açıklığa kavuşturabilecek nitelikte olan bilgiler incelenebilir, cümlesi ne ifade ediyor? Yüklenen suç var mı? Kim yüklemiş ve ortada silah vs. varmı? Bunlar yoksa nasıl bu kadar emin bir şekilde bu önemli merkeze yönelebiliyor bu inceleme?


Bunlar alıştı böyle saldırılar yapıp bir sonuç çıkmayıncada konuyu gargaraya getirmeye. Bu çevrelerin ve yandaş basının uzun süredir Ordumuza düşmanlık ve kasıt içeren bu tavırları tabii ki bizler için sürpriz değildir.


GELELİM ŞU DEVLET SIRLARININ İNCELENEBİLMESİ KONUSUNA.


Geçenlerde, Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan bir açıklama yaptı, bu açıklamayı hemen boğdular. Sarkisyan dedi ki; Sayın Gülle yapılan anlaşmayı Türkiye Büyük Millet Meclisi onaylamalıdır, aksi halde Uluslar arası mahkemelere taşırız. Bu tehdidin arkasında ne vardır ve Devlet sırrı olan kısmında neler saklıdır. Şu siralarda bu haberi bulamaz oldum.


Evet, kaderi ve nesilleri bu kerkenezlerin attığı imzalara bağlı olan bir vatandaş olarak, bunları merak ediyorum ben. Ayrıca o sırada sinirli bir şekilde bunu söyleyen Sarkisyan’ı kimler ne vaatlerle yatıştırmıştır ki şu sıralarda gıkı çıkmıyor? Ayrıca şu sıralarda hiç bahsi geçmeyen bu protokol Meclise ne zaman gelecek?


Bundan daha önce bahsetmiştim, AB müktesebatlarında altına imza attıkları maddeler de bu konular da bağlayıcı hükümler var. Kıbrıs’ın AB ye girdiği haliyle tanınmasını, Ermeni soykırımının kabul edilmesini, mevcut ve olası sınır ihtilaflarını uluslar arası mahkemelerde çözülmesini, Tahkim mahkemeleri konusunu attıkları imzalarla kabul ve taahhüt ettiler.


Şimdi bu durumda, Sarkisyan bu tehdit gücünü nerden alıyor dersiniz. Ayrıca Kuzey ırak konusunda ve ABD ile ikili ilişkilerde ve daha birçok konuda atılan imzalar var. Bunların çoğu Devlet sırrı kapsamına sokulmuş durumda ve kendi deyimleri ile Kamuoyu ile paylaşılmıyor.


ŞİMDİ BU DEVLET SIRRI MESELESİ NEDİR?


Bu kozmik bilgi ve Devlet Sırrı Meselesi’nin açıldığı iyi oldu aslında. Bu yukarda bahsettiğim konularda atılan imzalara ek , Kuzey Irak, ABD ikili ilişkiler, AB konusundaki Devlet sırrı kapsamına sokulan anlaşmalar bayağı ciddi sorundur.


Biri bu konularda bir suç duyurusu yapsa da, bu konular ve daha nice gizli işler şu CMK 125. Madde gereğince bir incelense de, bizde başımıza neler geleceğini bir anlasak. Hem de bu bahane ile, 125. Madde bu işler için yeterlimiymiş, yoksa Deniz Fenerindeki gibi çifte standart mı olurmuş hep birlikte bir görsek.


Saygılarımla

Yurtsever Yurttaş