24 Eylül 2010 Cuma

EVET OYU VERENLER SEVİNİN, İŞGAL İŞBİRLİKÇİLER ELİYLE BAŞLIYOR.



Referandum nasıl böyle % 57 ile bitti tam anlayamadık, gösterişli nutuklara rağmen iyi kazık yedik gibi geliyor bana ve hareketlenme var işbirlikçiler eliyle işgal başlıyor.tıklayınız.

Bu işte bir hile olduğu açık ama Muhalefetin bu konuda sessiz kalması çok garip, sanki sandıklara hiç görevli göndermediler.
(Fotoğraf üstüne tıklayınız.)
Bu sonuç için ölüleri kaldırtan hocaya teşekkürler edilmesi de çok dikkat çekici. Kendini ALLAH işlerine adamış Sayın, Hocanın ABD ile birlikte Ülkemizdeki olaylara olan yoğun ilgisi ve CIA, FBI düzeyinde iç işlerimize müdahil oluşları daha da dikkat çekici ve ALLAHA ulaşacak yolun bu işlerin neresinden geçtiğide merak konusu..

Bu sıralarda Hakkâri vs. Bombalama gibi terör olayları ortaya çıktı, bu olayların kimlerce tezgâhlandığı muamma değil. Buna rağmen bu konuda hedef saptırmaya yönelik olarak, yakınlarını kaybeden acılı köylülerin acısını körüklenen duygu sömürüsü gittikçe artarak devam ediyor. (
tıklayınız.)

Medyadaki işbirlikçi borazanlarının yorumları, basının bu haberleri veriş şekli de çok dikkat çekici bir hal alıyor ve konuyu ivmelendiriyor gittikçe. Bir çok Televizyonda sözleşmiş gibi aynı şeyler işleniyor.

ŞU GERÇEK İYİ BİLİNMELİDİR, PKK, ABD’NİN TAŞERON ÖRGÜTÜDÜR

EVET, tüm yalan dolana rağmen PKK, ABD’nin taşeron örgütüdür, bunu anlamayan kaldı mı bilmem. ABD’nin PKK, EL, KAİDE ve ona bağlı kurulan HAMAS vs. gibi yığınla örgütü taşeron olarak ne kadar kolay kullandığı da herkesin anlaması gereken bir gerçektir aslında.

Ordumuz Terör örgütü, PKK bağımsızlık ordusu olarak nitelenecek neredeyse Emperyalistler tarafından. (tıklayınız.) Bunu bu aşamaya getirenler de PKK ile mücadele ediyoruz palavraları sıkan ABD ve işbirlikçi AKAPE çevreleridir.

Bizim Halkı yalanlarla uyutan işbirlikçilerin, ABD’nin CIA ve FBI la nasıl iç içe geçtiği ve Barzani ve PKK ile dolaylı ve yakın ilişkiler içinde olduğu da bir gerçektir. PKK ya yollar köprüler yapan Barzani PKK ya ulaşamadığını, Dağı bayırı dümdüz eden ABD’nin yetkilileri ise dağlarda PKK’yı bulmanın çok zor olduğundan bahsediyor.

Bunların içimizdeki uzantıları ve bizim ABD işbirlikçileri ise hep beraber bu konularda ikiyüzlü bir yol izliyor ve ABD’nin bu konularda arabuluculuk yapması için çağrı ve görüşmeler yapıyorlar. Yalan riyakârlık ve sahtekârlık çok olağan hale geldi, halkta bunu şaşılacak şekilde yutuyor.

Kuzey Irak ve PKK ile yakınlaşmalarının kendilerine tepki yaratacağını bildikleri için, Referandum öncesi BDP ile anlaşarak, BDP VE PKK’nın Hayır cephesinde oldukları havasını türlü sahtekârlıkla yaydılar ve Halkta bunu hayret şekilde yuttu.

12 Eylül Referandumu ABD ile ortak amaçları için gereken halk oyunu ve buna bağlı hukuki avantajı elde etmeye yönelikti, Evet çiler bunu gönüllü olarak temin etti. İşbirlikçiler bu günlerde, Referandum ve sonrasına erteledikleri stratejiyi palavrasyon hikâyeler eşliğinde uygulamaktadırlar.

GÜNCELLENEN 12 EYLÜL

12 Eylül 1980 Darbesi
ile başlayan süreçte ki gibi, ABD emperyalizmine engel teşkil eden Antiemperyalistler, bugünde aynı şekilde ABD devşirme uzantıları eliyle tutuklanmaktadır. ABD kaynaklı planlamalar doğrultusun da birçoğu da hedeftedir.

ABD'nin yetkililerinin, AKAPE, AKAPE uzantıları ve ittifakındaki Fethullah vs. işbirlikçilerle nasıl sarmaş dolaş oldukları da açıkça ortadadır. ABD'nin CIA dâhil çeşitli yetkililerinin Fethullah’a oturma çalışma izni verip koruyup kolladığı kayıtlı ve açıktır. Birilerinin ABD ile Türkiye arasında koridorlar oluşturduğu da açıkça bilinen bir gerçektir.

Referandum sürecinde söyledikleri şeylerin ve verdikleri vaatlerin çoğu yalan dolan ve bunları tutmaları mümkün değil çünkü ABD ile paralel yürüttükleri politikalarına terstir. Bu sıralarda, ABD ve Kuzey Iraktan her türlü lojistik desteği alan PKK'nın saldırılarının çok sıklaştırması da dikkat çekicidir.

Bilindiği gibi Hakkâri vs. gibi terör olayları ortaya çıktı, bu olayların kimlerce tezgâhlandığı muamma değil. Buna rağmen yakınlarını kaybeden acılı köylülerin acısını körükleyerek duygu sömürüsü yapıldığı görülmektedir. Medyadaki malum işbirlikçi borazanlarının yorumları, basının bu haberleri veriş şekli, giderek çok dikkat çekici bir hal alıyor.

Irakta her yeri dümdüz eden ama PKK ya bir türlü ulaşamayan ABD'nin, sanki PKK’yı tasfiye ediyormuş rolüne bürünüyor olması da çok dikkat çekicidir. PKK saldırılarının bu sıralarda sıklaşması ile birlikte, AKAPE çevrelerinin bu saldırıları TSK’ye bağlayıp, TSK, PKK ilişkisi zannı yaratma çabaları da dikkat çekmektedir.

Bu çabalar, biraz dikkat edilirse, ABD ve işbirlikçilerinin planlarını açıklamaktadır aslında. Yani bu çabalar, Emperyalizme Hayır diyen kesimleri, her zamanki gibi yalan dolanla Terörle özdeşleştirip saldıracaklarının açık göstergesidir. ABD bu tavşan kaç tazı tut oyunlarını iyi bilir.
tıklayınız.


Bu ve benzeri yan yollarla yaratacakları faşist ortamda muhalefeti sindirip, Anayasa paketini geçirdikleri gibi, Seçimleri de hile entrika, apar topar kazanmaya çalışacakları açıkça belli olmaktadır. Referandum bunlara güven oyu etkisi yarattı, seçimler ise bunlara bizi teslim alacakları hukuki gücü tam olarak verecektir...

Evet, bütün bu olayların seyri gösteriyor ki, CIA ve bizim işbirlikçiler, CIA ve PKK, Kuzey Irak bağlantılı tezgâhladıkları, bu Hakkâri vs. terör olaylarını ve bağlı yaratılacak konuları sıçrama rampası yapacak. Açıkçası, ABD ve uşakları, Terörle mücadele tezgâhını taşeronu PKK vs. odaklara karşı değil, ülkemiz içinde yürütecekleri saldırıda bize karşı kullanacaklar.

PKK bombalama olaylarını da, Saddam’ın nükleer gücü misali yalan gerekçe yaratarak Ordumuza ve yurtseverlere bağlamayı planlıyorlar. Bizim işbirlikçilerle anlaştılar, işbirlikçiler ABD ve NATO’yu buraya davet etti bile.
(tıklayınız.) ABD bu bölgeye müdahil olup yerleşerek Suudi Arabistan’dan Kafkasya’ya kadar olan bölge de öncelikle hâkimiyet planlıyor.

Bu adımın giderek, Afganistan, Pakistan hattından Umman a kadar olan bir muhasara hattına bağlanacağı da açıktır. ABD bizi çok geniş amaçları için kullanmak amacında, bunun içinde Türkî Cumhuriyetler konusu da var.

BİZİM MİLLETİN PKK ANTİPATİSİNİ KULLANIYORLAR

Bizim Milletin PKK Antipatisi İçimizdeki yatakçılarının seçimleri kaybetmesine bile sebep olabilir ve Stratejilerini yürütmelerine engel teşkil ediyor. Bu yönde çeşitli tezgâhlar planlıyor yalanlar üretiyorlar ve etrafa sürüyle dedikodu yayıyorlar.

PKK’nın birçok kolu olduğunu ve bunların karanlık güçlerle çalıştığını ima ederek bunu Ergenekon’a bağlayarak halkın PKK tepkisini bu yolla Ergenekoncu olmakla suçlayacakları kişilere yönlendirmeyi planlıyorlar. Aslında Referandum öncesinde de, BDP ve APO ile beraber bunu yaptılar.

Kürtlerin kültürel hakları peşinde olduğunu ve eski despot bir gücün buna karşı olduğunu ve Kürtleri senelerce ezdiğini anlatıyorlar. Bunu engellemek için Terör dâhil her şeyi yapabileceğini anlatıyor ve bu kanaati yerleştirmeye çalışıyorlar.

Bütün güçleri ile bu eylemlerin AKAPE’nin açılımını ve barışı engellemeye yönelik olduğu haberlerini yayarak, halkın kafasında ve Dünyada bu yönde kanaat oluşturmaya çalışıyorlar. Sürekli Terörizmle mücadeleden bahsediyorlar, biteviye terörü kınayan laflar ediyorlar ama aslında PKK ve Kuzey Irak terörünün kaynakları ile işbirliği içinde yürüyorlar.

Yapmak istedikleri ABD’nin yarattığı Terörü ve terör örgütlerini temizlemek değil, bu BOP vs. oluşumlara karşı çıkan muhalifleri çeşitli iftiralarla bu kapsama sokup etkisiz hale getirecekleri ortamı yaratmak.

TERÖR KAVRAMI BUNLARIN YAĞMALAYACAKLARI YERDEKİ DİRENİŞÇİLERİ ORTADAN KALDIRMAK İÇİN ARAÇ

Hakkâri vs, bombalama olayları çok iğrenç tezgâhlardı ve masum insanların hatta bebeklerin hayatını kararttı şerefsizler. Bu olayların ardından kolayca yakalanan bazı PKK’lıların sanki teslim olmuş havasında görüntüleri peşi sıra yayınlandı Medyada. Öyle bir takım belirtiler var ki, sanki bu PKK bombacıları hususi yakalatıldı, çok kolaydı bu yakalanışlar Apo’nun yakalanışı yada Habur girişi gibi.

Bu durum Hollywood senaryolarını çağrıştırıyor ve bende şüphe yaratıyor. Bu işler Medya tarafından çok düzenli şekilde birbirine bağlanarak bir senaryo oluşturuluyor. Konuya bağlı olarak yakaladıkları haber yapılan bu PKK’lıların vereceği ifadeler PKK ve yada herhangibir terör odağını değil de TSK’yi hedef alacak gibi duruyor.

Yani Tuncay Güney olayı gibi bir olay yaratılacağı ve bu PKK’lıların ifadeleri ile yeni bir suçlama ve tutuklama dalgalarına girişecekleri belli oluyor. Bu saldırının eklenecek yalanlarla ne kadar genişletileceği ve binlerce sayfalık iddianamelerle nasıl bir faşist ortam yaratılacağı de meçhuldür.

ABD ile yakınlaşma ve Ülkemize geliş gidişler başladı, BARZANİ ile gülücükler içinde
( tıklayınız.) görüntüler var ortalıkta, bilmesek melek diye yutturacaklar birilerini. Evet verenler bunları iyi okuyun. Seçime kadar bu ve buna bağlı başka tezgâhlarla bu vatanın aydınlarını, Askeri ve sivil bürokratlarını tasfiye etmeye çalışıyorlar. Vatanın bütün yiğit evlatlarını, yani bütün muhalefeti sersemletip halkın gözünden düşürerek kesin sonuç almak istiyorlar.

ABD’nin acelesi var, Mit müsteşarı, CIA, FBI vs.
(tıklayınız.) ilişkilerinde ABD koridorunda trafik sıklaştı. Hızlanıyorlar tek şans önümüzdeki seçimler bunlara vermeyin oy denilen vekâletlerinizi. ABD’nin acelesi var doğuya geliyor, Referandumda EVET, diyerek yada Sandığa gitmeyerek vatanı tehlikeye attınız, seçimdeki oylarınızla vatanı satmayın.

Yoksa Kızılserili katliamında Amerikan ordusuna uşaklık eden Kızılderililer gibi yüzyıllarca lanetle anılıp aşağılanacaksınız.

Yurtsever Yurttaş


15 Eylül 2010 Çarşamba

(KPSS) SINAVLARINDA SUÇ KİMDEYMİŞ BİLİN BAKALIM.

2010 Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) soru sızdırma skandalı, inkâr edilemez şekilde tam sıcak gündeme oturmuştur.

Bilindiği gibi bu ilk değildir, Memur alım sınavlarında eskiden beri ortaya çıkan şaibeler söz konusudur ve bunların esas olarak ticari değil kadrolaşma amaçlı olduğu da açıkça ortadadır.


Branşlara göre sıralamanın bir türlü açıklanmaması, binlerce adayın boş bıraktığı soruların boş değil de yanlış olarak değerlendirilmesi, bu gibi üçkağıtlar açığa çıktığında ilgililerin soğukkanlılığı, KPSS’ daki dikkat çekici tartışma konularından bazılarıdır.

Emniyet içindeki F tipi kadrolaşma ve 2009 yılında Polis sınavında ortaya çıkan soru sızdırma olayı hala hafızamızdadır. Belirtilere bakılırsa bu yeni KPSS üçkâğıdında da, yine kadrolaşmaya yönelik benzer bir durum söz konusu oluğu ortadadır.

2009 yılında, polis sınavında
ortaya çıkan sızdırma olayı malum dershaneler eliyle yapılmıştır.
Bilindiği gibi bu dershaneler, geçen seneki polislik sınavında soruları önceden öğrencilere dağıtmıştır. Son senelerde Emniyet içindeki kadrolaşma düşünüldüğünde bunun ne manaya geleceği ortadadır.

TSK’nin, Emniyetin ve Yargının içine ABD bağlantılı Fethullahçıların sızdığı konusu, artık kuşku götürmez şekilde herkesçe anlaşılmıştır. Hatta, bu sızmayı farkedip önlem alan TSK mensuplarına suçlu muamelesi yapılmaktadır.

Bir çok TSK mensubuna, Fethullah cemaatine ve Ordu içine sızmış mensuplarına karşı tavır almaktan suçlamalar yapılıp, Darbe iddiası ile özel yetkili savcı ve hâkimlerce davalar açılmaktadır. Paşalarımıza Albaylarımıza bu suçlamalar ile aşağılar tavırlar takınılmakta terfileri yakılmaktadır.


Uzun süredir, Hâkim, Savcı kadrolaşmasında malum tarikatların ne derece etkili olduğunu herkes bilmektedir. Sinsi bir kadrolaşma sonucu, çeşitli Kurumlar yanında İdari yargıda da Fethullahçıların ve Nakşibendî tarikatı vs.
cemaati üyelerinin istihdam edildiği açıktır. Bu çevrelerin uzun süredir hâkimlik ve savcılık alanında istihdam gerçekleştirdikleri de ortadadır.

Bilindiği gibi belli dönemlerdeki malum lise dengi çalışmaları sonucu, İmam hatip lisesi mezunlarının, Mülkiye ve Hukuk fakültelerine girip mezun olduklarını herkes bilmektedir. Bunların giderek Kaymakam Vali, Savcı Hâkim olduklarını söylemeye bile gerek yoktur. Bu durumu Emperyalistler çok iyi değerlendirmiş ve
bu baskı gruplarına destek vererek, amaçlarına yönelik alt yapı işbirlikçileri hainlerce oluşturulmuştur.

Bu kadroların bu işbirlikçilerle doldurulmasına ve batı Emperyalizminin içimize böylesine sızmasına izin verilemez. Yani Yasama, Yürütme, Yargı Erklerinin, bu işbirlikçiler eliyle Emperyalistlerin kontrolüne geçmesine göz yumulamaz. ABD vs Emperyalistlere uşak olan zihniyetlere sahip kişilerin, Kurumlar içinde nasıl kadrolaştığı son zamanlarda çok iyi anlaşılmıştır. Bu kadrolaşmanın Devleti bile ortadan kaldıracak büyük tehlike doğuracağı açıktır.

Bu olaylar, büyük kuşkular yaratmaktadır, Kurumlardaki Bürokratların bu kuşkular sonucu ortaya çıkan Devleti koruma refleksi ise, bu saldırıları yapan vatan hainleri tarafından, vesayet rejimi göstergesiymiş gibi halka şikâyet edilmekte ve amaçlarına araç olarak kullanılmaktadır...

BÜTÜN BU GAYRETLERİN AMACI BELLİ.

Bunların bütün bu gayretleri, aksini iddia etmekle birlikte, ABD ile ortak hedeflerine engel teşkil edecek unsurları ortadan kaldıracak gücü elde etmeye yöneliktir. Yani keyfi hareket edebilmek için Devletimizin içine kadrolaşma yapılıyor ve bu kadrolaşma son hızla sürüyor.

Bu yöndeki bir başka dikkat çeken konu, bilindiği gibi Hâkim Savcı alımlarındaki mülakat konusudur.


AKAPE'nin Hâkim Savcı alımlarında kamerasız yapmak istedikleri bu mülakat konusunu bir düşünün. İşte Yüksek yargıya esas üye seçimini yapacak kitle bu mülakatlarla isdihdam edilen kadrolar olacaktır. Gerisi de, Yasama, Yürütme tarafından seçilecek
falan filan derken yine İktidar tarafından belirlenecektir.

Televizyonlarda halkın kafasını karıştıran işbirlikçi laf ebeleri tarafından bu konu gargaraya getirilmektedir. Bu konuda uyanık olmak şarttır, çünkü üç beş üye oradan, üç beş üye buradan falanın ötesinde çok büyük bir hâkimiyet planlandığı açıktır.


Mülakatlarda, 100 hâkim alınacak diye açıklanıp ani bir değişiklikle 350'ye çıkarılma, Kamerasız mülakatta direnme falan gibi haller ve tavırlar, bu kapsamlı kadrolaşmada istediklerini dayatma ve zorlama şeklinde kendini göstermektedir.

Bu şekilde danışıklı dövüş yapılan Nisan 2010 kamerasız Mülakatları, şimdilik iptal ve davalık, Referandum da bitti önümüzdeki süreçte bu konular yine açılacak.


ABD İŞBİRLİKÇİLERİ DEVLET İÇİNE KADROLAŞTILAR YARGIYA KADROLAŞMALARINI TAMAMLAMA PEŞİNDELER.

Evet, ABD işbirlikçileri Yargıya kadrolaştılar. Anayasa paketi Referandumu ise, kadrolaşmalarını engelleyen engelleri yıkmaya yönelik ve halkı kandırarak bunu da elde ettiler. Yüksek yargıya yapılacak son hamle için şu anda hazırlanıyorlar ve önümüzde Genel seçim var.

Fethullah’ın Hâkimleri, Savcıları satın alın, her yere sızın, her yere girip gücü ele geçirene kadar her adım erkendir dediği, kendi kaydettikleri videolarında bile açıkça ortadadır. Niyet ve Planlar açıkça ortadadır, gerisi yalan sahtekârlık ve laf ebeliğinden başka bir şey değildir.

Bu işbirlikçiler, Evet oyları ile moral kazanıp Televizyonlara yayılan kadrolu palavracıları aracılığı ile insanın şapkasını uçuracak palavraları bizlere gerçek diye dayatma çabasındalar.

Referandumdan önce ortaya çıkan Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) skandalını da güya soruşturuyor birileri. Böyle üçkâğıtlar soruşturuldu mu içimiz rahat olmalı aslında ama olamıyor, çünkü garip gayretler belirdi birden. Nur yüzlü bir Savcı, mikrofonlar uzatıldığı zaman gülümseyerek soruşturmanın selameti için ayrıntılara girmeyeceğim derken çok güvenilir gözüküyor.

Buna rağmen, Samanyolu TV de
ve vs. Televizyonlarda, bildik bir telaşlı şartlandırma propagandası başladı bile. Bildik bombardıman halinde ve bir heyecan fırtınası yaratarak, sanki yeni gerçekler ortaya çıkarıyor edasıyla bir tezgâh uygulamaya konuluyor yine.

Bu sınav işini yapanların izi belli olduğu halde, olmayan bir böcek arandığı haberleri yayılıyor ve bu işi de Kafes eylem planı vs. konulara bağlamak için büyük bir gayret başladı. Belli ki bu işi de şu binlerce sayfalık karışık iddianameler muammasının içine katıp hasıraltı etmeyi planlıyor birileri.
Yakında Böcek bulundu haberleri bangır bangır verilir Samanyolu takımında ve vs. Televizyonlarda.

Aslında bu gayretler bu sınav işini kimlerin tezgâhladığını açıkça ortaya koyuyor. Tabii içinde olmayıp, anlayıp üzerine gidebilecek olanlar için anlam taşıyor bu gerçek. Evet büyük bir Tiyatro sahneliyorlar yine ve bu bilmem kaçıncı perde.

Saygılarımla
Yurtsever Yurttaş