27 Şubat 2010 Cumartesi

TELEVİZYONLARDA BÜYÜKLERE MASALLAR, DİZİLERİ YOĞUN OLARAK YAYINDA.


Televizyonlarda büyüklere masallar, dizileri yoğun olarak yayında. Yandaş gazeteci ve 2. Cumhuriyetçilerin martavalları ve özgürlük havarilerinin palavraları bombardıman halinde beynimize çakılmaya çalışılıyor.

Nutuklara bir bakın, şiirler okuyup, duygulu palavralar gırla gidiyor, bilmesek yutmak an meselesi. ABD'nin bombalar attığı ve yayılmaya çalıştığı Asya’dan, Karadeniz’in Kuzeyi Kafkasya’dan turistik hikâyeler anlatıyor masalcı amca.

Baş imam bizi nurlu ve Demokratik ortama götüreceği konusunda inandırıcı olmaya çalışıyor. Sanki Katarda ABD Clinton’la buluşup uyguladıkları planları konuşan, işbirliği içinde olduklarını açıkça söyleyen onlar değil. Bu yalancıları ifşa edin Yurttaşlar Referandum ve Seçimlere hazırlık halindeler.

Anayasa değişikliği ve Yargıyı baskı altına alıp hükmetme çalışmaları ortada. Emperyalist işbirlikçileri Türkiye Cumhuriyetini yerle bir etmek için saldırılarını arttırıyor, çünkü Ağabeyleri ABD ve güdümlü dış destekleri destek verip acele ediyor. Bunu anlamak için Prof olmaya gerek yok, iyi takip edip biraz dikkat edin yeter.

ABD Irak sınırlarını kaldırtıyor ama Milletin direnci yüzünden bu bölgeyi kavrayamadı. Erzincan’da kuyruğu yakalattılar, İçişlerinin savcı Hâkimler ayarlama foyası da ortaya çıktı. Gördüğünüz gibi hep birlikte büyük telaş içindeler.

Yandaş Medyalardan da hizmetkârı Neoconlar Medyaya yayıldı yine, Ekonomi düzeliyor, bunlar ülke yönetiminde başarılı falan filan diye palavralar empoze ediyorlar Millete. Takip edin açıkça gürlüyor, MHP ye Faşist deyip, CHP ye PKK lıları vekil yapma, işlerine taş koyan Aydınlıkçılara PKK işbirliği yalanı atmaya kadar varan bin bir tezgâh içindeler, çünkü Türkiye’yi iç etme planları bozuluyor.

PKK nın sözcülerinden olan Sırrı Sakık'ın, DTP yi kapatılası sırasında AKP ye yönelttikleri suçlamaları bırakıp, hepimizin yalan olduğunu bildiği bir iddia ortaya atarak, AKP ye destek atar bir pozisyona geçmesi de dikkat çekicidir. Bu kapatma olayının bir tezgahın parçası olma ihtimalide vardır.

Bir yandan Erzincan olayını hasıraltı ediyorlar bir yandan Seçime hazırlık yapıyorlar, eğer bu oyları bir alırlarsa önlerinde hiç bir engel kalmayacak. Bunların Özgürlük Demokrasi ve Milli menfaatlere dair hiç bir lafına inanmayın, hepsi palavra. Birde her lafın sonunu Allah yar ve yardımcımız olsun diye bitiriyor bunlar.

ÖNCEKİ YAZIMDA YAZDIKLARIMI TEKRAR EDİYORUM

Helal olsun size yalancı sahtekârlar, hadi bize yutturdunuz Allaha nasıl yutturacaksınız bunları? Bunun cevabı da o çok reklamını yaptığınız inancınızın ayarında yatıyor. Doğruluk naraları atan bu yalancılara ne demek lazım? Allah yar ve yardımcımız olsun demekle olmuyor beyler, bırak yardımcı olmayı, bu yaptıklarınız için Cehennemde yakacak ALLAH sizi.

ABD ile uluslar arası sermaye ile işbirliği yaptıklarını kendileri söylüyorlar. Gerisi buna bağlı gelişiyor zaten, hangi birini söylesem. İlk önce ABD ile ilişkileri bitirsinler, çünkü ABD bu bölgeyi işgale hazır. En iyi savunma saldırıdır tekniği ile hareket ediyorlar. Gündem değiştirilmesine müsaade etmeyiniz, bunların üçkâğıtlarını sürekli gündemde tutunuz.

Saygılarımla
Yurtsever Yurttaş

7 Şubat 2010 Pazar

YALANCILAR VE DOĞRULAR... BİZ YALAN SÖYLEMEYİZ YUKARIDA ALLAH VAR!



Yurttaşlar bir süredir bu riyakarlığı izleyip biriktiriyorum öfkemi ve seyrediyorum olan biteni. Medya yine riyakarlık kaynıyor ve böğürüyor birileri. Yalancı bunlar, bize iftira
atıyorlar, diye bas bas bağırıyor adamın biri. Bir de öyle sert ki sorma gitsin ve de çok mağdur zavallı.

Bu arada birileri de habire çalışıyor özgürleşiyoruz naraları atarak ama gidişat ortada. Objektif bakılacak olursa, savunma gücümüzü zayıflatacak bazı budamalar için sonsuz bir gayret var. Bu hamlelerin AB müktesebatı gereği olduğunu iddia ediyor Allah yoluna baş koyduğunu iddia eden ve saltanat görüntüsü veren bazı beyler.

Bu arada, müktesebatlarına uymaya çalıştıkları AB üyesi Devletlerde bildik Emperyalistlerin ta kendisi.
Esip gürledikten sonra her lafın sonunu, sanki gazaya gidermiş gibi, Allah yar ve yardımcımız olsun diye bitiriyor bu tiyatrocular.

Yakında Obama da derse bunu Müslümanların önüne düşüp sakın şaşırmayalım. Dikkat edilirse ağır Müslüman gözüken Devletlerin alayı ABD ile işbirliği içinde, karşı çıkanlarada El Kaide derler olur biter.


Ha babam çalışıyor bunlar, AB ve ağırlıklı olarak ABD çıkarları için. Ülke ilerliyor diye bütün mecralardan gülücükler içinde mesajlar veriyorlar. Çok büyük bir dava üstlenmiş havası yaratıyorlar naralar atarak, zannedersin sanki cihata çıkmışlar. Bu arada barış içinde bir Dünya varmış ve huzur içindeki bir bölgedeymişiz gibi doğu sınırlarımızı kaldırıyorlar ve ABD'nin Asker yığmasına izin veriyorlar Ülkemize.

İncirlikte hareketlenme sürüyor, barış söylemleri ve özgürlük masalları anlatarak, bu bölgeye Iraktan Asker aktarıp yerleşiyor birileri.
Eski Üslere ek, İtalyadaki Nato Üssü İzmir Urlaya taşındı bu arada apar topar, 6. Filonun buraya geleceği söyleniyor. Doğu sınırlarımızda Mayınları temizleyip, ABD'nin, ülkenin her yerine Asker yerleştirmesine izinler çıkarıyor bu yalancılar.

Bu arada tek kötü bizim Ordu ve anayasal bazı kurumlar. PKK lılardan devamli şikayet geliyor ve PKK'lıların şikayetlerini ve suç duyurularını işleme koyup, Ordumuzu yargılıyor ABD'nin emriyle bu kişiler. Hükümete karşı tertip kozunu kullanıp yasaları çıkarları doğrultusunda kullanıyorlar. Atlantik ötesinde çok kullanılan yöntemler bunlar ve oradan
devamlı yeni iddialar pişirilip atılıyor ortaya.

Bu yolla Ordumuzu budayıp, vatanı savunmamızı zayıflatmak için her şeyi yapıyor bunlar. Üstelik doğru iş yapıyor havasındalar, tavırlarına bakarsan Antiemperyalist Kahraman herbiri. Bütün
Dünyada barış varda, bir tek bizim ordu ve anayasal Kurumlar faşist, gibi bir tavırları var bu hainlerin.

DÜNYA TOZ PEMBE SANKİ


Bir bakalım bölgedeki duruma; Irakta durum belli, Nükleer ve kimyasal silah var diye girdi ABD, hepsi yalan çıktı. Demokrasi gelecek dediler, Halk perişan oldu. Halkı kurtaracağız dediler, el gureybe de kadınlarına tecavüz ettiler. Habire El Kaide kovalıyor güya ABD, ama Telafer ve Kerkükte Türkmenlere saldırıldı El Kaide diye, bu güne kadarda El Kaide falan yok ortada.

Kuzey Irakta binbir yalanla kurdukları kukla Devlet ortada. Bu kesimin alt tabakalarına yarattıkları rüya dışında, hayırlı bir görüntü yok ortada. Vaat ettikleri sonu belirsiz bir özgürlük havucu ile kullanıyorlar Kürt halkını.
Bölgedeki gerçekleri gören Suriye düzenli Ordusunu dağıttı, gerilla savaşına uygun yapılandırdı, çünkü ABD nin niyetini biliyor.

ABD'nin gülü Barzani vs. Emperyalistlerin desteği ile trilyoner olmuş durumda. Bölgede zenginleşenler gittikçe artıyor ve bunlar ABD ile canciğer kuzu sarması olanlar. Hal buyken, üç kuruşa talim eden peşmerge mok yoluna ölüyor bu rüya uğruna. Kuzey Iraktaki Kürtlerin ileri gelenlerinin kalkınması dışında ne kazanıyor ki bu süreçte çilekeş halk tabakası?

Hep birlikte
izliyoruz gerçekleri, Irak halkına ne kadar Demokrasi getirdikleri ortada. Bizim kahraman görünmeye çalışan palavracıların gerinerek söylediğine göre de, imar ediyorlar Irağı ve işler iyi gidiyor Allahın izniyle. Allah yar ve yardımcıları olsun...

Bu arada İsrail ikide bir Gazzeyi ateşe boğuyor, çocuk kadın demiyor kan revan. Gerekçe ne Hamas soba borusundan yaptığı füzelerden atıyormuş. Bu arada Hamas İsrail sermayesi ile yaratılmış ve ABD’nin kurduğu El Kaideden türeme. Bizimki gürlüyor arada bir ama BM de İsrailin kınanmasını veto eden ABD ve İngilizlere karşı dut yemiş bül bül.

Peki, burada Gazzede ateşlenen çatışmalar niçin ateşleniyor ve bu yangın kimlerin işine yarar? Bu yangın ilk adımda Kıbrıs’ın ardındaki, Lübnan’dan, Ürdün’e kadar bütün o kıyı şeridini Dünyanın Jandarmasına açar. Birleşmiş Milletler bölgeye yerleşir, Nato durumu izlemeye alır, gerisi malum...

Bu bölge de kalıcı olan İsrail sayesinde kontrol edilebilir yerleşik bir yapı oluşur
ve Dünyada yaratılacak toplu durumda bölgeyi barış gücü kontrole alır gözükür. Bizim tarafta mayınları temizlenen bölge temizlenip açılır ve Irakla birleşince, bizim cephe dağılır ve Suriyenin altında Ürdün Irağa bağlanır ve Suriye tam olarak sıkıştırılmış olur, .

Bu bölgesel Temizlik hareketi ile açılacak alan, Kıbrıs ve Irak avantajları ile birlikte çok büyük bir Stratejik üstünlük sağlayabilir. Kıbrıs o bölgede hem Anadoluya hem İsrail ve gazze tarafına, hemde mısır Afrika tarafına hâkim bir konumdadır ve bu yüzden önemlidir, kavramaya çalışmalarının sebebi budur ve malum hedeflerine yöneliktir. Kıbrıstan Türk Ordusunun çıkmasını niçin istiyorlar dersiniz.

Olayların ve savaşların büyütülmesi ile Kıbrıs ın da kullanılması ile bu Filistin Gazze hattını da kapsayan bölge, Normandiya misali bir gereksinme için açık kapı demektir. Biraz dikkat edilirse, burası bu bölgenin halk dilinde ümüğü dür. Kısacası, giderek ABD, bizdeki çıkmayan Tezkereden beri, bizim yalan söylediğimizi iddia eden yalancı işbirlikçiler sayesinde, iteleye, iteleye Ülkemiz dahil bu bölgeye yerleşmektedir.

SAVAŞLAR ASLINDA BU ZİHNİYETLER İÇİN KAR KAYNAĞI

Belirtimi lazım, hicaz da biraz aşağıya gidelim Yemen de bu sıralarda kan gövdeyi götürüyor. Yemenin Sünni halkını kışkırtan ABD, Şii Yemen halkına karşı saldırı halinde, yani Yemen halkını bir birine kırdırıyor şu sıralarda, aynı bizde yapmak istediği gibi. Ayrıca destek olarak Fas kuvvetlerini bölgeye taşıdı, t
abii bir bahane lazım, bahane de ortada İran.

Bizimkilerin arasında su sızmayan ve Otele ayağına kadar gittikleri Suudiler ise, ABD’nin baş desteği o bölgede. Suudilerin Petrol çıkardığı bölge halkı Şii olduğu için, o bölgede de çalışmaları var. ABD’nin bu bölgede ki en büyük hizmetkârı, İngilizlerin savaşta Osmanlıya karşı kendilerine büyük hizmet veren Bedevilerden yarattığı bu SUUDİ Krallığıdır.

Dünyaya özgürlük dağıtan ABD’nin, bir buyrukla kafa uçuran SUUDİ Arabistan Krallığına niye Demokrasi getirmek için gayret sarf etmediği, üstelik niye bizde benzeri bir sistemi kurmaya çalıştığı da merak konusudur.

Bütün bu çalışmaların, Rusya ve Çin gibi bazı büyük güçlerle süren çıkar çatışmalarına da yönelik olduğu da kesindir. Bu yönde, ön hedef bölgelerinde küçük ama sert bir engel teşkil eden İran’a yönelik bir çalışma olduğu da ortadadır.
Çin ve Rusyanında Ortadoğudaki İsrail in aşırı güçlenmesinden rahatsız olduğu da kesindir.

İranın arkasında, Umman tarafında da ABD boş durmamaktadır. Belucistan sorun çıkarmakta, Pakistan’da bombalar patlamakta, ABD Hindistan Pakistan arasında Keşmir sorununu kaşımakdadır. Bunlar yetmezmiş gibi, birde o bölgede sorunlara sorun katacak Peştumistan Devleti kurulması konusunda çalışmalar yapılmaktadır. Yani sorunlar sadece bizim burada yaratılıp kaşınmamak dadır, sınırların değiştirilmesi için faaliyet sürmektedir.

ABD tüm Dünyaya ve bu Coğrafya ya kapsamlı olarak bakmakta ve yeşil kuşak doğrultusunda uzun vadeli Planlamalar yapmaktadır. Bu Planların bu Coğrafyaya Barış getirmeyeceği de çok açıktır. ABD’nin Arap yarımadasında ve Dünyanın çok yerinde olduğu gibi, ileri karakol kullanabileceği Taiwan a da silah satışı ve Kore ile olan çekişmeleri de ortadadır.


Bilindiği gibi, Dünyada çıkacak savaşların, ABD’nin silah sanayine büyük katkı sağlayacağı da bir gerçektir. Şimdi bu toplu durumda mayınlar temizlenerek bizim Doğu sınırlarımızın kaldırılmasının kimlere yarayacağını bir anlatsın bana. Ayrıca Ermenistan sınırları konusu da var, barış naraları atarak imzalar atıldı, şimdi örülecek çoraplar bekleniyor.


Hal buyken, Darbe yapacaklar, Suikast tertipleyecekler, feryatları atıp ortalığı ayağa kaldırarak, Ordumuzun kozmik bilgilerine dalmanın anlamı nedir? Kanla yıkanan bir bölgede yığınla konu varken ve savunma konusu bu kadar önemliyken, Emasya vs. konularla savunma gücümüzü yıpratacak konulara ağırlık vermenin amacı nedir?

Tabii bu sorulara cevap yok, bizim yandaş Medya da bağırıyor yine birisi, bizim ufkumuz geniş, Allah yar ve yardımcımız olsun diye. ABD ile görüşmeler sürüyor ve ABD li yetkililer bizim Hükümetin yaklaşımlarından dolayı duydukları memnuniyetlerini her fırsatta ifade ediyorlar.

İÇ POLİTİKA VE GÜNDEM DEĞİŞTİRME

Bu sıralarda çiçek açtı yine bu çevreler, şarkılar söylüyor ilerliyoruz mesajları veriyorlar, tabii hepsi palavralardan bir buket. Türban ve din konuları açarak gündem değiştirme ve iç Politika için puan kazanma faaliyetleri arttı. Bu konularda yaratılacak husumetin kimlere fayda sağlayacağı da malumdur.

Meclisteki son tartışma da delikanlılık gösterilerini takmayan ve cevabını veren Muhalefeti suçluyorlar. Neymiş? Muhalefet saldırganmış, peki bir süre önce tek başına olan Kamer Gence, 50 AKP li birden saldırdığında gülümseyen bu zat, unuttukmu sanıyor bu haince kalleşliği? Mertliğe sığarmıydı bir kişiye elli kişi saldırmak? Muhalefeti kutluyorum, sadece bu saldırgan tacizcilere gereken cevabı verdiler.

Bunlar saymakla bitmez ve zorba yalancılara meydan boş bırakılamaz. Yalanlara gelince, iddialar yalanlanacaksa bu konuların, kalem, kalem yalanlaması gerekir. Öyle sallama laflarla bizi yalancılıkla suçlamak, hiç ciddiye alınmayacak teyyaredir ve büyük bir sahtekarlık örneğidir.


Açıkçası bu yalancılar ayrıca külliyen vatan haini çıktı. Çıkarları için tüm vatanı ve Milleti ucuz emek ve kredi kartlarına mahkum aptal tüketici haline getirip uyutuyorlar. Millet uykudayken de, Uluslararası sermayeye Milleti vatanı ile birlikte paketleyip satıyorlar.

Bir yandanda ilerliyorlar, çünkü yandaş Firmaları vs, Irak da Afrika da yoğun faaliyette. Oradaki kıyımı takmadan insanların acılarını hiç umursamadan cukkayı dolduruyor, Emperyalistlerin artıklarını toplayıp kemikleri sıyırıyorlar.


Bunların yanında, bu zihniyet, çıkardıkları Petrol kanunu ile bizim doğudaki kaynaklara çökecekleri zamanı bekliyor. Tabii çökecek olan onlar değil, Emperyalistler, bunlar kalan kemikleri sıyıracak. Amaçlarına uygun zamana ulaşana kadar da, dikkatleri bu bölgeden uzaklaştırmak için Karadeniz ve Akdeniz de Petrol arıyoruz müjdeleri veriyorlar. Bunlarda numara çok, bu yönde kamuoyunun dikkatini dağıtacak haberleri sürekli yayıyorlar.

Malum zihniyetin uşakları, Emperyalist odakların himayesinde çalışıyor. Emperyalistlerin, dünyanın çok yerindeki yağmasından bir pay kapabilir miyim diye fırsat arıyor rüyalar görüyorlar. Bu çevreler, bu doğrultuda ve her fırsatta uluslararası sermaye ile anlaşmalar yapıyor ve Türk Milletinin nesillerinin kaderini bağlayacak imzalar atıyorlar. Uluslar arası düzeyde attıkları ve Devlet sırrı kapsamına soktukları imzaları açalım bakalım ne var orada.

Yalanmış, bunlar mı yalan? Bunlar, Uluslar arası sermayeye milleti köle yapmanın dışında, para için Emperyalistlere vatanı peşkeş çekebilecek bir zihniyete sahipler. Hadi deyin Uluslararası sermayenin çıkarları doğrultusunda hareket etmiyoruz. Bunu demiyorlar üstelik inkar da etmiyorlar. Sonrada çıkıp yandaş Televizyonlarından aynı anda yayına girerek, anlattığımız gerçeklere değinmeden gargara margara bunlar yalan diyor utanmadan.

Yalan derken, neyin, hangi söylediğimizin yalan olduğunu, o konuyu da açarak yalan olduğunu ispatlamak zorundadır bu kuyruklu yalancılar. Yok öyle ortaya karışık palavradan yalanlama. Bizim palavralara karnımız tok, tek, tek yalanlasın bunları birileri sıkıysa. Bunu yapan çıkarsa çıkar elini öperim o adamın ben.

ABD ile uluslar arası sermaye ile işbirliği yaptıklarını kendileri söylüyorlar. Gerisi buna bağlı gelişiyor zaten, hangi birini söylesem. Evet yalan bunlar diye böğürüyor birisi bir yerlerden, yalanmış bunlar… Yandaş Medyalardan da hizmetkarı neoconlar, Ekonomiyi düzeliyor, bunlar başarılı falan filan diye palavralar empoze ediliyorlar Millete.

Helal olsun size yalancı sahtekarlar, hadi bize yutturdunuz Allaha nasıl yutturacaksınız bunları? Bunun cevabı da o çok reklamını yaptığınız inancınızın ayarında yatıyor. Doğruluk naraları atan bu yalancılara ne demek lazım?

Ben en iyisi bu
kendi deyimi ile uysal olmayan koyunların başına, Erbakan’ın tarzı ile cevap vereyim... Hadi oradan, hadi oradan… Allah yar ve yardımcımız olsun demekle olmuyor beyler, bırak yardımcı olmayı, bu yaptıklarınız için Cehennemde yakacak ALLAH sizi.

Evet yurttaşlar, bir yanda bu yalancılar var, birde doğrular, takdir sizin. Söyleyecek daha çok şey var ama çok uzadı. Devamı gelecek bunun, bunlar yalan söyledikçe biz doğruları söylemeye devam edeceğiz.

Saygılarımla
Yurtsever Yurttaş

5 Şubat 2010 Cuma

WASHİNGTON'DA, TÜRK POLİSLERİNİ EĞİTEN BİR KURULUŞ VAR!



TÜRK POLİS ÇALIŞMALARI ENSTİTÜSÜ 

Turkish Institute for Security

Amerika'da Washington'da yüksek lisans doktora programlarına devam eden, ''Türk Polis Çalışmaları Enstitüsü'' (TISD) adında bir kuruluş var. 


Devletin yurtdışına eğitim için personel yollama esasıyla 6 yıl önce ‘’2002’’ de başlatılan sistem ABD'de eğitim gören polislerce kurulmuş deniliyor, fakat bu faaliyetlerin temellerinin çok eskiye dayandığı herhalde kayıtlarda vardır. Bu kuruluş alenen faaliyetlerine devam etmektedir ve internette sitesi bile mevcuttur.

TISD kendi yayınlarında kurumu, “Türk Emniyet Teşkilatı’nın ABD’deki yüzü” olarak tanımlıyor.

AMAÇLARINI ŞÖYLE ÖZETLİYORLAR:


ABD’ye okuma amaçlı gelen polis memurlarına burs, barınma ve akademi olanakları sağlamak. Yani, TISD Türk polisinin ABD’de eğitilmesine yardımcı oluyormuş gibi duruyor..

1999–2003 yılları arasında Emniyet Teşkilatı yönetmeliklerinde bir dizi değişiklik yapıldı. Bu yasa ile bundan sonra Polis Akademisi mezunu olan polislerin yabancı dilleri iyiyse ve emniyet teşkilatı da uygun görürse, eğitim amaçla yurt dışına çıkabileceklerdi. Bu yönetmelik değişimi sonrasında yurtdışına giden polislerin neredeyse tamamı ABD’ye gitti.

Yüksek lisans doktora programlarına devam eden ve Polis Akademisi mezunu ve 3 yıl boyunca mesleki hizmet veren emniyet mensupları, öncelikle TOEFL dil seviye sınavından geçtikten sonra mülakata giriyor. Bu mülakattan geçen polisler, Kuzey Teksas Üniversitesi'ne giderek buradaki Türk Polisi Çalışmalar Enstitüsü'nde bir uyum eğitimi alıyor.

Burada da 4 ay kalarak akademik dünyada nasıl çalışılacağını, Amerikan hukuk sistemi ve Amerikan hayatı konusunda bilgi ediniyorlar. Ayrıca bu süreçte polislerin, ayda hangi alanlara daha ilgili oldukları tespit ediliyor. 4 ayın sonunda belirlenen polisler, çeşitli üniversitelerdeki Ceza ve Adalet Bilimleri fakültelerine yerleştiriliyor.

Amerika'da 2004 itibari ile, 8 üniversitede 29–35 yaşları arasında 130 polis öğrenci bulunurken, ayrıca İngiltere, Fransa ve Almanya'da da az sayıda polis, mastır ve doktora programlarına devam ettiği söyleniyor.

ZORUNLU TERÖR EĞİTİMİ ALIYORLAR. 


Türk polisleri, genellikle terör, istihbarat, suç önleme, organize suçlar, bilişim suçları, polis eğitimi, polis yöneticisi eğitimi gibi konularda mastır ve doktora yapmayı tercih etmelerine rağmen, çoğunluğu Amerika'da da şu anda zorunlu olan terör eğitimi gördüğü ifade ediliyor...

Bu eğitimi Türkiye’den burslu tamamlayan bu polislerin, Türkiye'ye dönerek mecburi hizmetlerini tamamlama zorunluluğu bulunuyor. Demokrasi İçin Türk Enstitüsü (TISD), "Türk polisinin akademik birikimini güçlendirmek ve bu birikimi Türkiye'de sahaya taşımak, güvenlik anlayışına farklı açılımlar getirecek yeni bir grup yetiştirmek" amacıyla, faaliyet yürüttüğü söyleniyor.

Terörizmle mücadele ve uluslararası suç konularında uzman olan TISD Başkanı Türkiye'den "kriminal adalet" eğitimi için; ‘’ABD'ye gelen Türk polisinin yönlendirilmesi, desteklenmesi ve bu birikimin Türkiye'ye transferine yoğunlaştıklarını anlatıyor.’’ 


TISD'in İcra Direktörü Cihangir Baycan ise , TISD'in bir "düşünce kuruluşu" mudur sorusuna, "Biz bir düşünce kuruluşu değiliz. Biz akademik birikime yöneliyoruz. Amaç, buradaki birikimleri oraya götürmek, bizdeki tecrübeleri buraya getirmektir.

Buraya gelen arkadaşların organizasyonu ve eğitim çalışmalarının takibine yoğunlaşıyoruz" diye konuşuyor. Devlet memurlarının yurt dışında eğitimi yönetmeliği çerçevesinde 30 Amerikan üniversitesinde 156 polis memurunun eğitim gördüğünü ve 35 mezun verdiklerini kaydediyor, bu sayı bu güne kadar çok artmıştır.

TISD Başkanının, Kuzey Texas Üniversitesinde disiplinler arası enformasyon bilimleri doktorası bulunuyor. Yeni çalışma için şahıslarla değil, kurumlarla hareket etmenin daha uygun olduğu ifade ediliyor. Bu yüzden böyle bir kurum oluşturulmasına karar verilmiş. 


Kendi ifadeleri ile, Enformasyon ve bilgi transferi yapıyorlar ve senelerdir ABD ye ciddi sayılarda insan gönderilmesi için eğitim görüp Türkiye'ye dönenlerin ‘’istihdamının sağlanmasına yoğunlaşıyorlarmış.


TISD Başkanı, kriminal adalet eğitimi sağlayan üniversitenin geçen yıl 80 bin, bu yıl 100 bin dolar fon sağladığını, ancak bunun doğrudan fon olarak gelmediğini, üniversitedeki ofisin, asistanların masraflarının karşılanması yoluyla verildiğini anlattı.

TISD Başkanı, karşılıklı işbirliği. Eğitim ve akademik birikimin kurumsal transferi söz konusuymuş ve TISD'in katkılarıyla, Amerikan Federal Soruşturma Bürosuyla (FBI) ortak bir proje hazırlığı bulunuyormuş.

''FBI'ın, Türkiye'de "terörle mücadele eğitim merkezini" açması için bir süre önce öneride bulunduklarını belirten TISD Başkanı "Bu eğitim merkezi devreye girerse, terörle mücadelede çok şey yapılabilir'' diye konuşuyor. 



ABD'de, FBI, Merkezi Haber alma Teşkilatı (CIA) ve Yurtiçi Güvenlik Bakanlığı içindeki birimlerle Türkiye'deki ilgili birimlerin bağlantılarına yardımcı olduklarını açıkça belirten TISD Başkanı, "Güvenliğe çok farklı açılımlar getirecek yeni bir grup yetiştiriyoruz; hem akademik, hem uzmanlık alanı olan... Güvenlik biliminin altyapısı oluşuyor" diye konuşuyor…

Bu faaliyetler tabii ki Dünya çapında başka bir projelere de bağlantılı gelişiyor. Kemal Derviş'in başında olduğu BM Kalkınma Programı (UNDP) ile merkezi Türkiye'de olan, Orta Asya, Balkanlar ve Kafkasları da kapsayan bir araştırma merkezinin kurulması öngörülüyor.

"Suçu bir veri sisteminde toplamak" diye özetlenebilecek programla, polis elde ettiği bilgiyi bir veri tabanında toplayacak deniyor. "Biz bu tip veri tabanını akademik dünyaya açıp çözüm üretmeliyiz, Analize açık şekilde toparlamalıyız" deniyor ama bizdeki dinlemenin de bu kapsamda olması kuvvetle muhtemeldir.

Türk Emniyetinin içindeki kadrolaşma, bu ifadelerden açıkça anlaşılacağı gibi, bahis konusu olan bu yapılanmanın marifeti ile oluşmuştur. Bu faaliyeti yürütenler kesinlikle bu kadrolaşmanın oluşturduğu Türkiye cumhuriyeti Devletini yıkmaya yönelik faaliyet içindedir. İsimleri Devletimizin Kayıtlarında Mevcuttur, fakat Hukuk çok ustaca kullanılmaktadır...

Bu yönde ki çalışmalar çok daha kapsamlıdır aslında. UEKAE ve SKAAS Projesi vs. ile gelişmiş ve bizi de kapsayan çok geniş bir bölgedeki kitle çalışmaları ile kenetlenmiş kapsamlı bir projenin bir parçasıdır. Üstelik bu projenin ne kadarı yasal, ne kadarı illegal, finansının ne kadarı kamudan, ne kadarı örtülü ödenek belli değildir. 

UNDP, NATO, BM ve AGSP


Deniz feneri ve bazı finans kaynaklarının da bu otobanın bir köşesinden çıkacağı hissedilmektedir. Bu yapılanma ABD’nin UNDP, NATO, BM ve AGSP’yi, hatta medeniyetler ittifakını da kullanarak yönlendireceği, ileriye dönük Stratejilerinin alt yapısında önemli yer tutmaktadır.

Dinleme konusunda Adalet bakanının, Jandarmanın dinleme yetkisi için yaptığı itiraz ortadadır. TSK’nin dinleme yapması düşmanlar dışında kimleri rahatsız edebilir? Son zamanlardaki Dinleme muamması ortadadır uzantıları ile beraber yasal olmadığı ama kitabına uydurulduğu da kesindir.

Bu dinlemeleri dış bağlantılı bu kadroların, dış hatlar ile birlikte yaptığı ortadadır. Bu kadrolaşma, uzun süredir Emniyet Müdürleri atamaları gibi yasal uygulamaları da kullanarak dal budak sarmıştır. Doğuda yoğunlaşan Emniyet kadrolaşmaları ve emniyetin içinden yükselen sesler malumdur.

Kendimizi aldatmadan bakılırsa, şiddet yanlısı nitelenen ve yıkılmaya çalışılan, Demokratik Laik, Sosyal, Hukuk Devleti olan, TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN temel kurumları, Yüksek yargı ve Siyasal Anayasal yapısıdır. Yani Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ta kendisidir.

Bu çevrelerin genel tavrına bakınız, sanki Türkiye’de Faşist bir idare var ve dünyanın Demokrasi havarisi güçleri ile birlikte bu zorbaları alt edip halkı insanlığı kurtaracakmış gibi bir tavır yok mudur sizce? Bu numara Saddama vs. uydurdukları dümenin bize uyarlanmış halidir.

Bu cesaretleri kefene varana kadar meydan okumaları hangi desteklere dayanıyor? Bu da her zaman söylediğim gibi, Talabani’lerin Iraktaki cesaretlerine benzemiyor mu? Bunlara açıkça sormak lazım, konuşmalarında sürekli itham ettikleri ama boşlukta bıraktıkları bu çevreler kimlerdir ve hangi kurumlardır? Bu suçlamalar ve ithamlar, Kürdistan teorisinin Türkiye’yi Sömürgeci nitelemesi ve hakaretleri ile de uyuşmuyor mu?

İddia aynıdır ve teröristlerin şikayetleri, suç duyuruları bunlar için en geçerli belgeler ve delilleri oluşturmaktadır. Bu arada sol örgütlerde kurmakta ve geleceğe yönelik çok büyük provokasyonlarda tezgahlamaktadırlar. Evet, tehlike yakın ve büyüktür, bu planların deşifre edilmesi şarttır.

SAHTE İHBARLARIN KAYNAĞININDA DA, BU TISD'IN OLDUĞU SÖYLENİYOR... 

Ne dersiniz Savcıların bu konuyu soruşturması gerekmez mi sizce...

Saygılarımla 
Yurtsever Yurttaş