1 Mayıs 2009 Cuma

ERMENİSTAN’DAKİ KARDELEN DEVRİMİ VE KARABAĞ!

Emperyalistlerin, ABD'li Soros ve demokrasi Vakfı aracılığı ile planladıkları sahte bayrak çalışmaları uzun süredir tam gaz yürütülmekte ve gittikçe ipler gerilmektedir.

23 Kasım 2003’te Gürcistan’da bu Soros destekli gerçekleşen Karanfil Devriminden sonra, Kasım 2004'ten Ocak 2005 arasında Ukrayna da yine Soros destekli Turuncu Devrim gerçekleşmiştir.


Bunları takiben, 20 Nisan 2005 Ermenistanda da bu Renkli Devrim gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Bu tezgâhlarla Soros ve demokrasi Vakfı Taşnak partisine destek olarak, 20 Nisan 2005 de Ermenistan’daki kardelen devrimini gerçekleştirmeye çalışmış fakat başaramamışlardır.

Bu güçlerin, bizdeki işbirlikçileri ile birlikte ''ortak akıl'' hareketini planlandıklarını ve ‘’Think thank’’lerin bu konuda faaliyette olduklarını da kesin olarak bilmekteyiz. Tarihin içinden gelen Emperyalizm, Dünyanın her yerinde işbirlikçiler bularak bütün hızı ile Küreselleşmenin kan damarlarını oluşturmaya çalışmaktadır.

Ermenistan’ın ABD ile Rusya arasındaki ve bize karşı yürüttüğü politika çizgisi ve Ermenistan tezlerinin içerdiği çelişmeler ortadadır. Peki bizim dini bütün beylerin, Emperyalist lerin dümen suyunda Ermenistan’la giriştikleri macera nerelere varacaktır?
Bunu anlamak için Ermenistan da neler döndüğüne bir bakmamız gerekir.

KARDELEN

ABD Demokrasi Enstitüsü ve Soros Vakfı’nın Ermenistan muhalefeti ile yaptığı işbirliği sonucu, Ermenistan’da ‘Kardelen Devrimi’ tetiklenmiştir. Bu bilgiler sağlam kaynaklardan elde edileceği gibi, internette her yerde bulunmaktadır.

Bu destekle dolduruşa gelen Ermenistan muhalefeti, 2004 yılı Mart ayından itibaren start alarak, o zamanki Devlet Başkanı Robert Koçaryan’ın istifasını istemiş, miting ve gösteriler başlatmıştır. Fakat çeşitli imkânsızlıklar nedeniyle, ABD Demokrasi Enstitüsü’nün Ermenistan muhalefetine verdiği destek yeterli olamamıştır.

Esas olarak bu Renkli devrimlerin alt yapısı, ya bizdeki gibi serbest piyasa ekonomisine geçiş süreci ile hazırlanmakta, ya da bizde de bazı dönemlerde uygulanan, despot idareye karşı başkaldırı şeklinde geliştirilmektedir. Emperyalistlerin Demokrasi dediği şey, herkese özgürlük değildir, sadece ‘’bırakınız yapsınlar’’ denilen özel girişimcinin keyfiyet alanındaki özgürlükler söz konusudur.

12 Eylül darbesinden sonraki, yani Turgut Özal zamanından itibaren gelişen süreçte atılan liberal temeller, bu gibi entrikaların alt yapısını oluşturmaktadır. Bu liberal temeller atılamayan ülkelerde bazı ayak oyunları işlememektedir. Bu durumda diğer yöntem, Saddam misali ‘’despot idareye karşı başkaldırı’’ kullanılmaktadır. Bu yöntemler, yakın bir gelecekte Ukrayna ve Gürcistan da bunları yaşayan ve güçlü geçmiş deneyimleri olan, Rusya gibi bir ülkenin korumasında olan bir ülkede sökmemiştir.


Ayrıca bu devrimlerin yapılacağı ülkede, amaca yönelik Medya hâkimiyeti sağlanmakta ve kapsamlı çalışmalar ile halkın kanaatleri belli yönde etkilenmektedir. Bazı olanaklardan yoksun olan Ermenistan Muhalefeti, çıkar birlikleri arasındaki koordinasyonu Ermenistan’ın kendine özgü yapısı nedeniyle sağlayamamış, iyi örgütlenememiş ve bu süreçleri kontrol edememiştir.

Çeşitli Haberlerden anlaşıldığına göre, Muhalefet ve siyasi partiler fikir birliği içinde değildir ve örgütlü ve güçlü bir strateji oluşturamamışlardır. Yani Ermenistan muhalefetinin başarısızlığının asıl sebebi, güçlü bir iktidarın mevcudiyetinin yanı sıra, bu sebeplerle iktidarı ele geçirmek için gerekli olan yeterli halk desteğini elde edememiş olmasıdır.

RUSYA GİBİ GÜÇLÜ ARKASI OLAN ERMENİSTAN HÜKÜMETİ, MUHALEFETİ EZMİŞTİR.

Bu denemede, hem hukuki dayanakları, hem de Rusya gibi güçlü bir arkası olan bu ülkede, Yürütmenin güç kullanımına ses çıkarılamamıştır. Ermenistan muhalefeti kalkışmada yeterli güçten yoksun olduğu için bu gösteriler kolay bir şekilde dağıtılmıştır.

O sırada Devlet Başkanı olan ve Rusya’dan tam destek alan Koçaryan, muhalefetin tertiplediği miting ve gösterileri güç kullanarak dağıtmıştır. Bu hareket bastırıldıktan sonra, tertipleyicisi olan siyasi parti liderleri gözaltına alınmış, bizim yargıtaya ve anayasa mahkemesine ver yansın eden ABD ve AB içindeki çeşitli çevrelerin sesleri zayıf kalmıştır.


Soros ve Demokrasi Vakfı, bu bölgede, Ukrayna, Gürcistan, Acara, Kıbrıs ve bizdeki kadar rahat çalışamamıştır, bu nedenle de muhalefetin Mart 2004 tarihinde başlayan hareket planı başarıya ulaşamamıştır. Bir süredir bizde cereyan eden olaylara bakarsanız, arada ki benzerlikleri fark etmek mümkündür, ama bizde özel bir durum söz konusudur. Soros vs. takımı, bölge halklarını saf gördükleri için, detayları gizleme ihtiyacı içinde değildir, bu yüzden biraz ayrıntılı ve geniş bakanlar bu planları fark edecektir.

Şu sıralarda Abdullah Gül'ün ABD seyahatlerinden sonra başlayan Ermenistan Seferlerinin ardında yatan şey, Sarkisyan ve Koçaryan ile birlikte ülkelerin karşılıklı yararı için çalışmak değil, kardelen devrimi için Ermenistan Muhalefetine Türkiye den destek koridoru açmak içindir. Bu faaliyetler, bahsettiğim Renkli Devrimler vasıtası ile yürütülen, geniş bölgesel stratejilerin bir parçasıdır. ABD cephe hazırlığı içindedir, bir süre önce çok konuşulan füze kalkanı gizli faaliyetler alanına çekilmiştir.

Ermenistan yönetimi Rusya ya yakındır ve birleşik devletler topluluğu üyesidir. Batı da kulis yapan Taşnak’lar ise içte ve dışta (Diaspora Ermeni) azınlık olarak bütün kökleri ile batıya bağımlıdır. Soykırım palavrası Ermenistanın meselesi olmakla beraber, esas olarak, batı emperyalizminin stratejilerine bağlı olan bu diasporanın, yani Ermeni azınlıkların, başka bir deyişle örgütlü kopuntuların çok zorladığı bir mekanik tezdir.

Birleşik Devletler topluluğu üyesi olan Ermenistan yönetimi, bunu kullanmak için bir köşede tutmakla birlikte, bu muhalif Taşnak stratejisine öncelik vermemektedir. Tabii ki ileriye dönük gelişecek muhtemel Stratejilerin yönüne bağlı olarak, bildik toprak talepleri ile birlikte yedekte duracaktır.

Bizim Hükümetin bu girişimleri sonucu Azerbaycan’ın sitemleri ve tavrı ortadadır. Rusya’ya kayma eğilimleri, söylentisi ve tavrı da vardır. Bu noktada, Şhangay ve Avrasya birliği yönündeki politikalar, bu cephede daha önem taşımaktadır.

KARABAĞ MESELESİ

Diaspora baskısı ile ABD bu sürece destek veriyor gibi bir hava yaratılıyor, ama eskiden beri süren ve ABD seçimleri ile gündemde yer alan Soykırım saçmalığı da ortadadır. Obamanın ilk aşamada bu stresi gidermesi ve ileriye dönük ABD Planlarına kapı açması lazımdır ve bu soykırım silahını ellerinde tutacakları tecrübeyle sabittir. ABD ye bağımlı bir Türkiye diplomasisi, kuyruğu kesinlikle dik tutamaz. Peki, burada ABD ve Rusya’nın amacı nedir? Bu işten nasıl bir çıkarları olabilir?

Gerçekleri vurgulamak gerekirse; Karabağ meselesi, Turgut Özal zamanında pişirilen, hazar kaynaklarının batıya transferi çabalarının sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bu planlamalardan rahatsız olan Rusya’nın, Azarbaycanla aramızın kesilmesi için uyguladığı bir manevranın sonucudur Karabağ. Enerji hatları meselesi ile gelişen Mavi akım kazığı da, Rusya’nın müdahaleleri ile ve o sürecin devamındaki bizim içimizdeki aç gözlülükden ortaya çıkmıştır.

Bu Mavi akım kazığı, şu arsız ‘’bırakınız yapsınlar’’ politikaları doğrultusunda ki yozlaşma sonucunda ve bunlara bağlı oluşan diğer kazıklarla birlikte bizim burnumuzdan girip ağzımızdan çıkmıştır. Bizimkilerin beceriksiz politikalarının sonuçları ve Kamunun zararları bunları ispatlamaktadır, üstelik bunlar Devlet sırrı kapsamında gizlenmiştir. Mavi akım kazığı, hala Milletin gözünde sallanmakta ve kimse bir şey yapamamaktadır.


Kafkasya da ve bir çok cephede çıkacak çatışmaların süper güçlere fayda sağlaması, fakat bölge halklarının zararına sonuçlanması kaçınılmazdır. Aslını isterseniz, Devlet sırrı denilen bu palavralardan ve insanların aleyhine işleyen gizli işlerden tiksinti gelmiştir artık. Üstelik bu işler kötü sonuçlar doğursa bile sorumlularına yönelik hiçbir yaptırım yoktur.

ORTA ASYAYA AÇILIM

Bu bölgede kurulacak ilişkilerdeki hassas noktalardan biri olan Orta Asya ya açılım vs. söylemleri, Azerbaycan olmadan ve Karabağ çözülmedikçe boştur, çünkü Nahçıvan’dan bile Azerbaycan’a geçişimiz yoktur. Karabağ, Rusya için Osetya ve Cevahatya gibi önemli tampon bölgedir Kafkasya da, gerekirse Rusya ve Azerbaycan arasındaki sürtüşmelerin halline bağlı olarak, Ermenistan’la aralarında halledilebilir.


Ermenistan Türkiyeye taviz verebilirmiş havası veriliyor, niye versin ki. Azerbaycan Rusya’ya kayarsa Birleşik Devletler Topluluğu olarak, Rusya ile olan işbirliği doğrultusunda işlerine gelir. Ayrıca Ermenistan için, enerji hatları açısından bu Rusya Shangay çizgisi, Türkiye ile yapılacak işbirliğinden daha avantajlı olacaktır. Yani aslında Ermenistan Türkiye’ye muhtaç değildir. Rusya federasyonunun genel tarihi oluşumu açısından da bu gelişim, mevcut toplu durumda, Rusya açısından en uygun tavır olarak görünmektedir.

Azerbaycan’ı Türkiye’den koparmak Rusya’nın özellikle öncelik verdiği bir konudur. ABD’nin politikaları da Azerileri bizden koparacak tepkileri yaratacak bir içeriğe sahiptir. ABD’nin öncelikli olarak önemsediği politika Enerji bölgelerinin kontrolüdür. Bu bölgede öncelikli hedef, Ukrayna ve Gürcistan’dan, yani Kafkasya da da cephe açmak ve Türkiye üzerinden Ermenistan Muhalefetine verilecek destektir, Tabii Nato aracılığı ile.

Muhalefetin başarısı Karabağ’ı çözebilir, ama bu;

1-
Rusya’ya rağmen başarılabilir mi?
2-
Taşnaklara ve ABD'ye güvenilebilir mi?
3-
Azeriler bu ufka inandırılabilir mi?
4-
Azeriler bu kadar sabırlı olabilir mi?

5-
TSK
buna olumlu bakabilirmi?
6-
Dahası, bu gidişat bölge halklarının hayrına olabilirmi?

ABD Irak, Afganistan ve Pakistan hattında yaktığı ateşleri Ermenistan ve Azarbaycanda da, dahası orta asya da da yakmak istiyor. Türkiye, Gürcistan ve ukraynadan sarkarak, bu bölgelerde de kışkırtmalara gideceği kesindir, biyolojik savaşı da göz ardı etmemek lazımdır. Ayrıca ABD’nin burada ki bütün cephelerde savaşa sürmek istediği özellikle biziz, yani TSK’dir, tabi ki NATO kapsamında.

Saygılarımla
Yurtsever Yurttaş


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder