24 Ocak 2009 Cumartesi

ABD ELİYLE BİZİ SELAMETE TAŞIYACAK KUTSAL FAALİYET!

Fethullah kanadının, ABD de sadece sivil toplum kuruluşları ile değil, kurdukları Enstitüler vasıtası ile de örgütlenip, ABD ile ortak bir Strateji yürüttüklerini herkes biliyor artık. Bilindiği gibi CIA ve Vatikan la bile işbirliği yapıyor ve eli kolu çok uzun.

Bu Cemaatin, Tarikat, Siyaset, Ticaret birlikteliği sonucu ulaştıkları Ekonomik potansiyel çok büyüktür. İslamiyet yorumu tartışmalıdır ama şaşılacak bir şekilde kitleleri teslimiyet derecesinde etkilemekte ve müritleri Hoca efendilerine neredeyse tapmaktadır.

Açıkça söylemek lazım, bizim içimizde bu F tipi kadrolaşma, Siyasi Erk in desteği ile hızlanarak sürüyor.

Bu tarikatın, Entelektüel ve çağdaş görünümlü laf ebesi elastikiyeti yüksek kıvrak şakirtleri, Türkiye’deki yandaş medya kuruluşlarında görevdeler ve bu yönde halkın beynini yıkıyorlar. Teslimiyet bunların önemli bir parolası, Gülenin müritleri sessiz ve derinden çalışıyorlar ve mensupları kayıtsız, şartsız sonsuz bir teslimiyet içine giriyor.

Düşünün bir kere, bütün stratejilerini, hedefindeki bölgelerde yaşayan halkları teslim almak üzere oluşturan ABD için bundan iyisi can sağlığı. Şaşmamak elde değil bu duruma, yani bunlara inanıp, Allah için İslamiyet adına çalıştığını sanan insanların teslimiyete varan saflığına.

Fethullah ve network'u ABD için çok makbul bu sıralarda. Eskiden Emperyalistlerin sömürgeleştireceği yerlere önce Hıristiyan Misyonerler giderdi, şimdi ise insanı hayrete düşüren bir şekilde evde kimse yok mu derneği ABD’nin hedef sahasında bu teslimiyet ruhu için huşu içinde çalışmaktadır.

SAYIN GÜLENİN ABD’DE YERLEŞMESİ İÇİN REFERANS VEREN DOSTLARI.

Bu arada Sayın, Gülenin ABD’deki oturma izni talebini hatırlayalım. Sayın Gülenin ABD’de oturması ve özgür hareket edebilmesi için referans veren bazı dostları var. ABD’de yaşayan Fethullah Gülenin, “olağanüstü yetenekli eğitimci” statüsünde oturma izni talebine yönelik açılan davada, tarafların Pensilvanya Doğu Bölgesi Mahkemesi’ne sunduğu dosyalar Gülenin lehine hazırlanmış.

Bunları ben söylemiyorum AA. Söylüyor.

Prensilvanya Eyalet Savcılığı, 25 Haziran tarihli dilekçesinde; delillerin Gülenin “Çok büyük ticari holdinglerle desteklenen geniş ve etkili, dini ve siyasi bir hareketin lideri” olduğunu gösterdiğini ifade etmiş. Savcılık Fethullah Gülenin mahkemeye sunduğu “başarılarının” kendi hareketi tarafından finanse edildiğini de vurgulamış. Prensilvanya Eyalet Savcılığı, Gülenin “kendi dini felsefesini yaymak için eğitimi yöntem olarak kullanan dini bir lider” olduğunu da kaydetmiş.

Gülenin avukatlarının mahkemeye sunduğu belgelerde ise; Gülenin ilahiyat ve siyasi bilimlerde “olağanüstü yetenekleri” olduğu ileri sürülmüş. Avukatlar eski Milli Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam’ın destek için referans mektubu verdiğine de dikkat çekmişler. Bu övgüleri yapanlar Prensilvanya Eyalet Savcılığı, kefil olanlarda ABD nin ağır toplarından.

Mahkemeye sunulan referans mektuplarını verenler arasında bakın kimler var;

CIA’nin Analiz ve Prodüksiyon Direktörlüğü’nden emekli olan George Fidas, CIA Ulusal İstihbarat Konseyi eski başkan yardımcısı Graham Fuller, ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz, New York’taki Rum Ortodoks Başpiskoposluğu rahibi Alexander Karloutsos.

Bu arada bu referans listesinde eski Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Yıldırım Akbulut da yer alıyormuş. Bu isimleri ve daha fazlasını İnternetten inceleyiniz, eğer gündemi takip eden biri iseniz, ulaşacağınız nokta pek süpriz olmayacaktır size.

Gülenin ABD de yerleşik olabilmek için başvurduğu vizeler şunlarmış:

I–140- Olağanüstü yetenekleri olan yabancı eğitimci, I–360- Dini görevli statüsü, I–765- Çalışma izni talebi, I–131- Seyahat belgeleri talebi, I–485- Kalıcı oturma izni için statü değişikliği. (Haber Kaynak AA.)

Prensilvanya Eyalet Savcılığının, Gülen için değerlendirmesine bir bakın hele, “Çok büyük ticari holdinglerle desteklenen geniş ve etkili, dini ve siyasi bir hareketin lideri”.

Peki, şuna ne dersiniz, ‘’olağanüstü yetenekleri olan yabancı eğitimci,’’ çeşitli sivri çevrelerin ve Prensilvanya Eyalet Savcılığının bu değerlendirmesi çok ilginçtir. Soruyorum size, ABD Dünyada kaç kişiye böylesine güvenir ve destek verir?

Bununla da bitmiyor, Başkanlık seçimlerinden sonra, ABD üniversiteleri tarafından, Fethullah Gülenin Kraliyet sosyetesine aday sunar gibi, Dünyaya Demokrasi yi içine sindirmiş insanlık numunesi olarak takdim edilmesi de hayret vericidir. Evde kimse yok mu derneğinin Osetya’da ve Afrika da faaliyet içinde olması da ayrıca dikkat çekicidir. Şu sıralarda President Obama’yı motive etmeye çalışan ABD kurumlarının amacı büyük merak konusudur.

ANTİ EMPERYALİSTLER HEDEFTE

Bizde de bu kadar anti Emperyalist aydın, iddianamesiz bir şekilde yaka paça tutuklanıp taciz edilirken, Fethullah Gülenin Referanslarına bir bakınız. 11 Eylülden sonra en basit Müslüman şüpheliler soluğu Guantanamo’da alırken, böylesine çeşitli sivri tarafların Müslüman eğitimci Gülene referans mektupları vermesi çok ilginç ve dikkat çekicidir.

Bu olay Türkiye’de değil, 11 Eylülden sonra medeniyetler savaşı ilan eden G.W. Bush un başkanlığındaki ABD’de cereyan ediyor. Adamlar Kapitalist ya, arkanda Holding varsa ABD nezdinde İtibarın var demektir. İster Bin Laden ol, ister Fethullah fark etmez, yeter ki haksızlıkları sorgulayan sömürüye karşı çıkan sosyal bir adam olma, mesela John Lennon gibi.

Bilindiği gibi, bir sürü önemli Devrimci sivri örnek olmakla beraber, bu iyi niyetli müzisyen John Lennon örneği farklı bir açıdan örnekliyor konuyu. Diğerlerine yakıştırdıkları şeyleri ve attıkları çamurları Lennon gibi bir karaktere uyduramazlar, çünkü militan olmayan ve Dünyanın tanıdığı, saf, temiz ruhlu bir müzisyen, karakteri tartışılamaz terörist deseler kimse inanmaz.

Bu yüzden yok ettiler bu genç iyi niyetli Adamı. Bu genç adamında en büyük şanssızlığı, Dünyadaki birçok örnekte olduğu gibi bu ABD üçkâğıtlarının farkına varması. İşte böyle, bu zihniyetin işine taş koyarsan, bir anda bunların terörist ya da çıbanbaşı kapsamına soktuğu tarafta yer alırsın. Savaş karşıtı iyi niyetli bir müzisyen, temiz yürekli John Lennon bile olsan kurtuluş yok. İşte bu yüzden ABD’den kapı dışarı edilip, arkasından dünyaya veda edenlerdendir John Lennon.

Lennon Hıristiyan’dı, ama Fethullah Gülenin elde ettiği bu referansları ve oturma, çalışma izinlerini alamadı. Çünkü o beklenmedik bir taraftan çıkıyor ve insan haklarına aykırı hareketlere karşı duruyordu. O da Emperyalizmin Dünyadaki insan haklarına aykırı faaliyetlerine Muhalifti ve onların çıkarlarına ters açıda duruyordu. Elinde sadece müziği, barışçı tavrı ve Müzik endüstrisi desteği ile kitleler üzerindeki yarattığı etkinin büyük gücü vardı.

Lennon ABD'de de bu yönde çevre edinmişti, bu yüzden tehlikeli idi ve yine bu yüzden de John Lennon un bu referansları alması mümkün değildi. Hal böyleyken, Sayın, Fethullah Gülenin Referanslarına bir bakınız hele, içinde 11 Eylül sonrası ABD’nin, CIA’ sı da var, FBI ı da Papazı da, sıksalar vs. vs. uzar gider bu liste… Tebrik etmek lazım kendisini bu başarıdan ötürü, İslam Dünyasında bunu başarabilecek kaç adam vardır? Üstelik 11 Eylül sonrası Guantanamo vs. imzalı Amerika’sında.

Dedim ya insanların beynini yıkayacak yöntemler bulmak için bilimsel araştırmalar yapan ABD yönetiminin, yerde ararken gökte bulduğu büyük nimet durumundadır Fethullah networku. Adamların işine yarıyorsan ABD nezdinde İtibarın var demektir.

Böyle olunca ister Bin Laden ol, ister Fethullah fark etmez, yeter ki haksızlıkları sorgulayan sömürüye karşı çıkan sosyal bir adam olma. Dünyanın her yerinde Okullar açar övgüler alırlar artık, hem de o ülkelerin Cumhurbaşkanları keser kurdeleleri.

HİÇ UĞRUNA ÖLDÜLER, ÇOK YAZIK OLDU

Bu Dünyada insan hakları ve idealleri için mücadele eden Apti İpekçilere, Uğur Mumculara, Necip Hablemitoğlu’na, Muammer Aksoylara, vs. vs. vs. hepsini saymak için sayfalar yetmez, hepsine çok yazık oldu.

Dahası bu sıralarda bizde bir sahte bir haham'ın net olmayan iddialarına dayanan tutuklamalar sonucu göz altında hiç uğruna ölenlere de çok yazık oldu. Kör kişilerin kör çıkarları için öldüler, hepsi akıllarımızda, ama onları öldüren çıkarcı hainleri kaç kişi hatırlayacak acaba.

Tarihsel süreçte, içte ya da dışta, tüm Dünyada idealleri uğrunda ölenlere de, iyi niyetli müzisyen John Lennon a da, çok yazık oldu. Hepsinin ama hepsinin yoklukları büyük kayıptır insanlık için. ABD’li bürokratların ya da cümle Emperyalist odakların nasırına basarsan, türlü teknikle etkisizleştirirler seni.

Durumuna bağlı olarak, hem bireysel hem kitlesel olabilir bu etkisizleştirme. Emperyalistlerin işlerine taş koyabilecek bizim aydın ve entelektüel çevrelerden de bir sürü Anti Emperyalist de buna bağlı olarak,paketlendi şu sıralarda. Daha bir çok şey yazabiliriz bu örneğe uygun olarak.

ABD Halkına bir diyeceğimiz yok, ama ABD yönetimi ayrı olarak ele alınmalıdır. Kıbrıs evinde Anıl çeçen Hocamızın ABD analizini dinlemiştim. Şöyle anlatıyordu Anıl Hoca;

Amerika’da Halk karışıktır, Amerika’da bir lokanta veya başka bir yerde etrafınıza baksanız, arkanızda Koreli sağınızda İngiliz, İtalyan, solunuzda, Çinli, Danimarkalı, Fransız vs. vs. ya da bunların melezi insanlardan oluşmuş bir tüketim toplumu ile karşılaşırsınız.


ABD Devletini anlamak için yönetenlere bakmak lazımdır. ABD’nin hakim yapısına baktığımızda esas olarak üç güç görürüz, Kapitalistler, Protestanlar, Siyonistler. Protestanları ikiye bölün, yarısı İngilizlerin kontrolündedir, diğer yarısını da Evangelistler oluşturur, bu kesimde Siyonistlerin kontrolündedir. ABD Deyince elinde büyük güç olan böyle bir Robot Devlet söz konusudur.

Bu analiz bu güne kadar duyduğum en iyi özet ABD Robot Devleti analizidir ve İsrail, ABD' nin neresinde sorusuna da iyi cevaptır. Merak edenler Anıl Çeçen hocanın kitaplarına baksınlar.

Bu arada ekleyeyim, bu duygusuzluğun ve acımasızlığın nerelerden geldiği tarafımızdan bilinmekle birlikte kanıtlanma gerekliliği vardır. Şu meşhur bırakınız yapsınlar anlayışı savunan özel girişimci denilen kesimin içinde kimler vardır acaba.

SAYIN OBAMA’NIN ABD’NİN İÇİNDE REFORM YAPMASI MÜMKÜN MÜDÜR?

Emperyalistlerin Dünya çapında ki insanlık dışı uygulamaları bellidir. Sayın Obama bu gerçekleri düzeltemez ve bunları sadece okuma özürlü geri zekâlılar bilmez. Bu meşhur “demokrasi” getirme çabaları, birçok bölgede olduğu gibi Orta Doğu halkları içinde milyonlarca cana mal olmuştur ve olmaya da devam ediyor.

Aslında Sayın OBAMA’nın, bu Demokrasi ve özgürlük getirme çalışmalarını, ABD’nin içindeki Demokrat ve iyi niyetli kitlelerle birlikte ABD içinde gerçekleştirmesi gerekir. Arkasından bunu Avrupa’daki diğer ganimet paylaşımcısı emperyalistlere uygulayarak, Dünyayı belki arındırabilir.

Sayın OBAMA bunu gerçekleştirebilirse eğer, ancak o zaman Dünyaya gerçek Demokrasi ve barış gelebilir ve ancak o zaman biz hepimiz belki Amerika yanlısı olabiliriz, ama bu, şu anda bu acımasız ve yağmacı tarzı ile mümkün görünmüyor.

Şu bombaladıkları yerlerde kurtarılan insanları biri göstersin bana, bebeklere bile acımıyorlar. Devamlı perişan olanları görüyoruz da, kurtulan kimse görünmüyor ufukta, bu arada perişan olma sırası bize geliyor haberiniz olsun.

Bunların Demokrasi dedikleri şey, girdikleri bölgedeki kaynakları beraber yağmalayacakları işbirlikçilerine Demokrasi, halka değil. Şu anda bizde eleştirdikleri Anti Demokratik süreci yaratan şey ise, senelerdir Türkiye’de ve Türkiye’ye karşı uyguladıkları kendi entrikaları ve insan haklarına aykırı gizli faaliyetleridir.

Aslında, AB ve ABD etiketli her şeye dikkat etmekte fayda vardır, bu zihniyetin temsilcilerinin güvenilir olmadıkları kesindir. Demokrasiyi istemeyen, aslında Demokrasi havarisi geçinen ve bizim gibi sosyal kolektivist bir milleti parçalamaya çalışan bu malum güçlerdir. Bunlar sosyal ve kollektivist bir toplumu istemezler çünkü birbirini koruyan kollayan kazıklamayan bir toplumda, bu zihniyetlerin dayattıkları sistem ve büyük çıkarları yürümez.

Milleti kazıklayanlar, vatanın topraklarını satanlar, aslanlar gibi nutuklar atıyor.

Milletçe çok iyi izleyip, inceleyip uyanık olmak zorundayız, her şey bizim elimizde aslında. Siyasi partiler kanunu, dokunulmazlıklar, sivil toplum yasamaya katılım hakları vs. elden geçmeden demokrasi olamaz. Bizim bunu gerçekleştirip, yurtta sulh cihanda sulh ilkesi doğrultusunda hareket etmemiz gerekir.

Uçsuz bucaksız ovada namerde avuç açmadığım ve açmayacağım için yapayalnız gibiyim. İşte bu ruh hali her birey için önemli bir dönüm noktasıdır. Bu noktada ya dönersin köşeyi, ya da göze alır her şeyi şerefinle dimdik durursun, çökmezsin dizlerinin üstüne ne kadar zorda ve aç kalsan da.

Bu noktada beni üzen ne biliyor musunuz? Köşeyi dönenler yalnız değil, hiçte yalnız ve parasız kalmazlar, sürünenler hep doğrular oluyor. Sonra bir bakarsın Milleti kazıklayanlar, vatanın topraklarını satanlar, sağırlar, körler, hareketsiz seyirciler ve ego santrik soğuk nevaleler, sağda solda aslanlar gibi nutuklar atıyor. Aslını isterseniz hiç yaşayasım da yok bu pisliklerin arasında ama sorumluluklarımız var ve bir faydamız olur belki.

Bu konulara geniş bakmak lazım, çünkü bildiğiniz gibi sadece bizim Millet değil tüm Dünya kamuoyu uyutuluyor. Anayasa Paketini ABD de görücüye çıkaracak kadar ABD ye güvenen ve aynı Vahşi kapitalist değerlere ve bencil acımasız zihniyete sahip çevrelerin böyle güçlü ittifaklar yapmaları doğaldır aslında.

Esas şaşırtıcı şey, insanları ucuz emek olarak köle gibi kullanan ve ticari çıkarlara feda eden zihniyetlerin, ‘’demokrasi, insan hakları’’ gibi yüce değerleri iki yüzlükle sakız gibi çiğneyip, böylesine kolay kullanabilmesidir. Peki, bunun adı RİYA değimlidir?

Dünyayı koruma ve kurtarma işine soyunan bu zihniyetlerden ve iş birlikçilerinden Dünyayı kurtarmak lazımdır da, bunca yüceltilen yüce düzenbaz zatın arasında, nasıl kim kurtaracak dünyayı? Ne dersiniz, bu üçkâğıtları temizlenerek Dünyada Demokrasi gerçekten uygulanabilir mi acaba?

Sayın, OBAMA’NIN bu Büyük Krizin faturalarını Dünya halklarının üstüne yıkma çalışmalarının yanında, şu meşhur Demokrasi ve özgürlük getirme çalışmalarını da ABD’nin içinde gerçekleştirmesi ve bunu dünyaya yayması mümkün müdür sizce?

Saygılarımla



ALDANMA CAHİLİN KURU LAFINA




ALDANMA CAHİLİN KURU LAFINA


Aldanma cahilin kuru lafına,

Kültürsüz insanın külü yalandır,
Hükmetse dünyanın her tarafına,
Arzusu, hedefi, yolu yalandır.

Kar suyundan süzen çeşme göl olmaz,
Gül dikende biter, diken gül olmaz,
Dız dız eden her sineğin bal'olmaz,
Peteksiz arının balı yalandır.

İnsan bir deryadır ilimle mahir,
İlimsiz insanın şöhreti zahir,
Cahilden iyilik beklenmez ahir,
İşleği, ameli, hali yalandır.

Cahil okur amma âlim olamaz,
Kâmillik ilmini herkes bilemez,
Veysel bu sözlerin halka yaramaz,
Sonra sana derler deli, yalandır...

Aşık Veysel Şatıroğlu

( 1894 - 1973 )




HALKA HİZMET

Sadece bakmakla görmek mümkünken
Duyguları çileleri kısaca her şeyi.
Senelerce bas bas bağırdık,
Nafile, anlatamadık onca şeyi

Nedir böyle bir sağırlığın sebebi?
Nedendir böyle bir körlük?
Hiç cezası yok mudur, hizmet diye yapılan yanlışların?
Zararı halka çıkan yanlışlar sonucu, sıkıldık, süründük, öldük…

Anlaşılan her şey menfaat için,
Ucuz mudur bu kadar değeri insanların.
Yüce değerleri yıkması normal midir?
Halka hizmet diye nutuklar atanların.


Zafer Yücel
18 / 08 / 1995

AMERİKANCI MIYIZ? RUSÇUMU? YOKSA YUSUFÇUMU?

Birisi malum tutuklama dalgalarından birinde götürülürken ben Amerikancıyım aslında demiş. Ne demektir ben aslında Amerikancıyım? Bu sözün açılımını biri anlatsın bana lütfen.

Türkiye’de eskiden beri neler oluyor? Bu Amerikancılık ne demek? Hayırlı bir şey mi? Eğer muhterem bir zatın da işbirliği yapacağı kadar çok hayırlı ise bu iş, hepimiz Amerikancı oluverelim gitsin...

Bu Amerikancılar için, Amerikancı olmamakta çok kötü bir şey, maazallah cehennemlik olmakla eşdeğer sanki. Amerikancı olmadınmı kendi Hükümetinle bile ters düşüveriyorsun.

Amerikancı olmadınmı haret edilecek şekilde, senin Polisin sana düşman oluveriyor.
Amerikancı olmamak, dışlanmak, işkence görmekle sonuçlanabilirdi eskiden, hatta eskiden evirip çevirip vatan hainliğinden asılmaya kadar gidebilirdi. Şimdilerde Asılma vs. olmamakla birlikte halada böyle benzer etkisizleştirme çabaları var bilindiği gibi.


BİR BAKALIM ŞU AMERİKANCILIĞA;


Bu durum bilindiği gibi yeni bir şey değildir, Mustafa Kemalin yakın çevresinde ki görüş ayrılıkları ve ufuk darlığı, Atatürk ün ölümünden, yani 1938 lerden sonra, böyle önemli bir Devrimin en büyük gediğini yaratmıştır. Bunun yarattığı müsait ortamda, Kurtuluştan sonra sinen ve fırsat kollayan bütün çıkar birlikleri, Atatürk ün ölümünden sonraki tek parti ve soğuk savaş dönemin de güçlenme imkânı bulmuştur.

Bu çevreler, bağımlı politikalarla elde edilen Dış destekleri ve sinsi çabaları sayesinde siyasi erki ele geçirmiş ve Emperyalistlerle yapılan iş birlikleri ile bizi bugünlere getirmiştir. Müslim ve gayri müslim varlıklı unsurlar kendi içlerinde birbirlerini zengin edip tepemize elit olmuş ve Batı Emperyalizminin kuyruk suyunda bizi bu günlere getirmiştir
.

Bu gün ise görüldüğü gibi, Emperyalistlerin Uluslararası sermayeleri ile işbirliğine girip ABD vahşi kapitalizmine kenetlenerek, Küreselleşmek için canla başla çalışmaktadırlar. Buna yönelik bizim Devletin müdafaa refleksini zayıflatıp kan damarlarına sızarak bizim adımıza güç kullanımını sağlayacak hukuk alt yapısını kavramaya çalışıyorlar.

Bu işin vebali büyüktür ve bu ihanet öyle basit laf ebelikleri ile savuşturulacak ve insanlara yutturulacak bir şey de değildir. Türkiyeyi dışa bağımlı, insanlarımızı, yani Milleti ücretli köleler haline getiren politikaların sorumlularını nesillerimiz lanetle anacaktır. Dünyadaki bu işlerin sorumlularını ise tüm insanlık lanetleyecektir.
.

Atatürk ün ölümünden, yani 1938 lerden sonraki tek parti döneminden sonra, bu yönde oluşan müsait ortamda, Emperyalistlerin Yeşil kuşak vs. türlü entrika teknikleri ile etkileşim halinde gelişen, Tarikat, Ticaret, Siyaset destekli çarpık kapitalist sistemin çıkar ilişkileri çok güçlenmiştir.

Devrimi başlatan kurucu iradenin yerleştirmeye çalıştığı Eğitim seferberliği ve sosyal devlet yapılanması dışlanmış, yabancı dilde eğitim vs. uygulamalarla eğitim ekseninden kaymış, Kültür Emperyalizmi mutasyonlar yaratmış, sosyal eşitlik bozulmuş, bu çarpık kapitalist gelişime bağlı sınıflar oluştmuştur.

Bu süreçten sonra uygulanan batıya bağımlı ekonomi politik programların, Mustafa Kemalin Fikirleri ve hedefleri ile uzaktan yakından hiçbir alakası yoktur. Kendini liberal olarak tanımlayan bu zihniyetin ekonomik olarak ezdiği kesimler ise, şimdilerde oy için sadaka dağıtılan fakir vatandaşları oluşturmuştur.

Üstelik bütün bunlar yapılırken, ''Atatürkçüyüz, ATATÜRKÜN gösterdiği yönde muasır medeniyetler seviyesine çıkıyoruz'' diye naralar atılarak muasır medeniyet kavramı çarpıtılmış ve batılılaşma safsatasına dönüştürülmüştür. Hâlbuki batılı dedikleri çevreler, Viyana Kongresi ile insanlığın önünü kesen Monarşi çevreleri ve onların yenidünya uzantısı sömürgecilerden başka birileri değildir.

B
unların bu bölgedeki kokuşmuşluğun sorumlusu olan yerli işbirlikçileri, kendi zihniyetlerinin yarattığı bu sonucu, hatta ABD’nin kurduğu ve vebalini taşıdığı kontrgerilla vs. nin kırdığı 12 Eylül Darbesi gibi cevizleri bile türlü entrika ile Kemalizm’in üstüne yıkmaya çalışmaktadırlar. Üstelik bunu o işlerin sorumlusu ABD'nin yardımı ile yapmaktadırlar. Bu çabaları çok dikkat çekicidir ve kesinlikle çok kapsamlı bir stratejinin alt yapısını hazırlamak için kullanılan halkla ilişkiler ve propaganda çalışmasının parçasıdır.

Toparlarsak, soğuk savaş dönemine denk düşen süreçte, bu çevrelerin çabaları ile 4 lü takrir,
3 lü ittifak, Atlantik paktı NATO, ABD ile ikili anlaşmalar, Avrupa Ekonomik Topluluğu, Ortak Pazar vs. AB tazyikli bağımlı ekonomi politik uygulamalar ve darbelerle, ülke şimdiki bağımlı kritik noktaya getirilmiştir.

Batılı emperyalistlerin dünya görüşünü benimseyen ve ikballerini orada gören zihniyetlerin Ekonomi politik uygulamaları, başımıza bela olan bu çarpık kapitalist ve garip bağımlı sistemi yaratmıştır. Bunlar, uyandırmayın kerizleri felsefesi ile bize farkettirilmemiş, hep hasıraltı edilmiş ve bize hep masal anlatılmıştır.

Bütün bu yaşananların sorumluları hala pişkince yollarına devam etmekte ve bu faaliyetleri daha da ileriki bir safhaya taşımaya çalışmaktadırlar. Şimdilerde fakirlere yardım palavraları ile bazı sahtekar uyanıkların kullandığı ''Hz. Ömer adaleti uygulayan Hazretler sarması,'' o zamanlardan beri bilumum liboş çevrelerin çabaları ile oluşan yoksul kesimler sayesinde bu sahtekarların
işine yaramaktadır.

Yani bu Sadaka
ya bağlıyaşam biçimi, bu bildik sistemin ortaya çıkardığı bir olgudur. Hal buyken Halkın fakirleşmesinde büyük suçu olan zihniyetin temsilcileri, bu gün inanılmaz bir yüzsüzlükle halkın kurtarıcıları rolüne bürünmekte ve bütün suçu Mustafa Kemale yüklemektedir.

Yine Nutuklar atılıyor palavra gırla gidiyor, bunlar Emperyalistlerin yardımı ile bizi Özgürlüğe taşıyacak ya inşallah ve maşaallah. Hani bizim çağdaş geçinip Kopenhag kriterlerini ağzından düşürmeyen ay dın larımız var ya, Emperyalistleri allayıp pullayıp bize sunan. Bir de şu uluslar arası sıcak para var ya, hani çekirge sürüsü gibi dünyada dolaşıp indiği yeri kalbura çevirip oradaki insanları perişan eden.

Çok merak ediyorum, bu kadar insanı kurtarmayı düşünen demokrat bir dünyada uzaydan mı gelip insanları söğüşleyip gidiyor bunlar? Yoksa kimse farkında değil diye fırsattan mı faydalanıyor?
Peki, bizim hayatı Iskalamayalım diye düşünen bazı pişkin bukalemun çevrelerin bunları bilmeme ihtimali var mı?

Bu dünyada olanları senelerdir okuyor takip ediyoruz, üstelik çoğu batılıların kaleminden, olup biten ortada. Peki Televizyonlardan bize ahkam kesen 2. Cumhuriyetçi, Soros Taraflı
çocukları, bu yavşaklar görmüyor olabilir mi bunları? Bu tosunlara göre Batının egemenleri çok demokrat ve özgürlük aşığı insanlardır, bizi şeriattan bile onlar koruyacak Allahın izniyle.

MUHTEREM FAALİYETLER

Nurcular, Yazıcılar ve Okuyucular diye ikiye ayrılıyor ve Okuyucular eskiden devamlı duyduğumuz nurcu ayinlerine baskın yapıldı haberleri zamanındaki durumda değiller
artık. ABD gibi çok güçlü bir ağabeye arkalarını vermiş Hocaları gibi, ABD gölgesinde Dünyada fink atıyorlar. ABD'de çeşitli sivil toplum örgütleri ve enstitüler kurmuş durumdalar. Ulaştıkları finans gücü ile kurdukları Televizyonlarda, Türkiye de bile Emperyalistleri savunur vaziyetteler.

Teşkilatları ve Dernekleri Dünyanın ABD’nin yoğunlaştığı bölgelerinde faaliyet yürütüyor.
Tarihi boyunca insanların beynini yıkayacak yöntemler bulmak için bilimsel araştırmalar yapan ABD’nin, yerde ararken gökte bulduğu büyük nimet durumundadır Fethullah hoca.

Bu sıralarda Dünyada da çok ilgi ve itibar görmektedirler, hatta birçok Emperyalist ülkenin, tüh biz niye önce fark etmedik diye dövündüğü hissediliyor. Şu sıralarda bize yaklaşmasına rağmen, Jirinovski bile Rusya’ya davet etti Sayın, Güleni.

Rusya’nın da ilerde nasıl politikalar yürüteceği konusunda şüphelerimiz vardır ama kim olursa olsun insanlık çıkarları doğrultusunda olumlu yaklaşan Devletlerle, daha doğrusu halklarla dayanışma gerekliliği vardır.

Bu zorunluluk sadece bu bölge halkları için değil, eğer dünyada barış amaçlanıyorsa, Amerikan Halkı dâhil tüm Dünya halkları için de geçerlidir.
Yani saldırgan ve yağmacı zihniyet olmazsa sorun çıkmayacaktır.

Tüm Dünya nimetleri tüm Dünya halklarının malıdır aslında, ama kavganın sebebi bu değerleri belli bir azınlığın çıkarına istiflemek isteyen saldırgan Emperyalist zihniyetlerdir. Şu sıralarda yine tohumları atılan şu malum Amerikancı, Rusçu kutuplaşması da kesinlikle bu kötü zihniyetlerin çıkar amaçlı bir ürünüdür.

Türkiye’de de kesin olarak uzun süredir ayaklanma alt yapısı hazırlanıyor, Güney doğu kaynaklı kalkışmalar dikkat çekicidir. TV programları ile 28 Şubatta Ordumuza ve kurumlarımıza saldırıya geçen belli ekol gazeteciler ve ‘’Aydınlar’’, bir süredir ortada gözükmüyordu. Irak operasyonu sırasında Ordumuza ve kurumlarımıza yapılan saldıran tavırdan eser yok, sanki hiç yaşanmadı…

Bu durumda bir gariplik yok mu sizce?
O dönemde deşifre olan bu gazetecilerin ve ‘’Aydınların bir süredir ortadan çekilmesi, o sırada oluşan cepheyi yumuşatmak ve düşmanla işbirliği imajını silmeye yöneliktir. Ayrıca o sırada oluşan direnci dağıtmaya ve saldırgan taraf değil Demokrasi talep ederek yenilenme isteyen taraf imajını tazelemeye yöneliktir.

Bu kişiler şu sıralarda yeni iddialarını bombardıman halinde yayınlayacakları belgesel ve haber programları yayına vermeye başladılar. Zebari buradaydı yapılan anlaşmalar ortada kimseden çıt çıkmıyor.


Şu sıralarda ortamın nasıl gevşediğine bir bakınız, bir şeyler bu tutuklama dalgalarının da katkısı ile dikkatlerden uzak tutuluyor. Beylerbeyi sesini yükseltmeye başladı ve belediye seçimlerine doğru bu faaliyetler hızlanacaktır, şüpheniz olmasın her şey hazır.

Bunlara rağmen işbirlikçi yandaş Medya da Ulusal çıkarlara sahip çıkıyormuş gibi anti Emperyalist söylemler yükselmeye başladı, sırtlarının dayalı olduğu yerler belliyken bu biraz garip gelmektedir.
Bir süredir yaşadığımız bu sessizlik çok manalıdır, AB’nin malum zevatları da tam siper, kapsamlı planlanan bir şeyler var gibi.

Büyük ihtimalle bizim belediye seçimleri ile hızlanacak ve giderek yayılacak bir strateji mevcut, ABD’nin genel Stratejilerine ve AB’nin ganimet paylaşımına uygun, paralel olaylarla gelişecek büyük bir saldırının hazırlığına yönelik gibi duruyor.

Değişik oluşumlar ve girişimler var. Ordumuzun kadrolarımız a dan z ye Atatürkçüdür sözlerine güvenmek istiyorum ve kahramanlarımızın sıçanların ifadeleri ile tutuklu muamelesi görmesini hazmedemiyorum.

Ordumuz biraz konuşsa iyi olur, peki o gurur duyduğumuz Ordumuz, sonunda bizi tutuklamasın sakın.
Hayretle duyduk ki Amerikancıymış birileri, tutuklandığında ben aslında Amerikancıyım demiş, ABD şu sıralarda Dünya ya faydalı bir şeyler mi yapmışta siz ‘’CISI’’ oldunuz bir yerlerin, yoksa Yusuftan mı çıkıyor bu sözler.

Bizim için esas olan erdemdir, bu ilahi boyutta Yusuf konuşmaz hak konuşur hak, çıkarın için onun bunun uydusunda gölgesinde değil, mazlumun haklı olanın yanında olmak, dik durmak esastır, ucunda ölüm bile olsa da.

Sahtekar çıkarcı seviyesi uşak ruhlu işbirlikçilere duyurumdur, diğer günahlarınız bir yana, sadece Dini ve Allahın adını bu sahtekarlıklarınıza bulaştırmanız bile Chennemi boylamanız için yeter. Ramazanda boşa Dindar rolü yapıp, boşa namaz kılmayın. Tabii inancınız varsa...

Saygılarımla
Yurtsever Yurttaş