24 Ocak 2009 Cumartesi

AMERİKANCI MIYIZ? RUSÇUMU? YOKSA YUSUFÇUMU?

Birisi malum tutuklama dalgalarından birinde götürülürken ben Amerikancıyım aslında demiş. Ne demektir ben aslında Amerikancıyım? Bu sözün açılımını biri anlatsın bana lütfen.

Türkiye’de eskiden beri neler oluyor? Bu Amerikancılık ne demek? Hayırlı bir şey mi? Eğer muhterem bir zatın da işbirliği yapacağı kadar çok hayırlı ise bu iş, hepimiz Amerikancı oluverelim gitsin...

Bu Amerikancılar için, Amerikancı olmamakta çok kötü bir şey, maazallah cehennemlik olmakla eşdeğer sanki. Amerikancı olmadınmı kendi Hükümetinle bile ters düşüveriyorsun.

Amerikancı olmadınmı haret edilecek şekilde, senin Polisin sana düşman oluveriyor.
Amerikancı olmamak, dışlanmak, işkence görmekle sonuçlanabilirdi eskiden, hatta eskiden evirip çevirip vatan hainliğinden asılmaya kadar gidebilirdi. Şimdilerde Asılma vs. olmamakla birlikte halada böyle benzer etkisizleştirme çabaları var bilindiği gibi.


BİR BAKALIM ŞU AMERİKANCILIĞA;


Bu durum bilindiği gibi yeni bir şey değildir, Mustafa Kemalin yakın çevresinde ki görüş ayrılıkları ve ufuk darlığı, Atatürk ün ölümünden, yani 1938 lerden sonra, böyle önemli bir Devrimin en büyük gediğini yaratmıştır. Bunun yarattığı müsait ortamda, Kurtuluştan sonra sinen ve fırsat kollayan bütün çıkar birlikleri, Atatürk ün ölümünden sonraki tek parti ve soğuk savaş dönemin de güçlenme imkânı bulmuştur.

Bu çevreler, bağımlı politikalarla elde edilen Dış destekleri ve sinsi çabaları sayesinde siyasi erki ele geçirmiş ve Emperyalistlerle yapılan iş birlikleri ile bizi bugünlere getirmiştir. Müslim ve gayri müslim varlıklı unsurlar kendi içlerinde birbirlerini zengin edip tepemize elit olmuş ve Batı Emperyalizminin kuyruk suyunda bizi bu günlere getirmiştir
.

Bu gün ise görüldüğü gibi, Emperyalistlerin Uluslararası sermayeleri ile işbirliğine girip ABD vahşi kapitalizmine kenetlenerek, Küreselleşmek için canla başla çalışmaktadırlar. Buna yönelik bizim Devletin müdafaa refleksini zayıflatıp kan damarlarına sızarak bizim adımıza güç kullanımını sağlayacak hukuk alt yapısını kavramaya çalışıyorlar.

Bu işin vebali büyüktür ve bu ihanet öyle basit laf ebelikleri ile savuşturulacak ve insanlara yutturulacak bir şey de değildir. Türkiyeyi dışa bağımlı, insanlarımızı, yani Milleti ücretli köleler haline getiren politikaların sorumlularını nesillerimiz lanetle anacaktır. Dünyadaki bu işlerin sorumlularını ise tüm insanlık lanetleyecektir.
.

Atatürk ün ölümünden, yani 1938 lerden sonraki tek parti döneminden sonra, bu yönde oluşan müsait ortamda, Emperyalistlerin Yeşil kuşak vs. türlü entrika teknikleri ile etkileşim halinde gelişen, Tarikat, Ticaret, Siyaset destekli çarpık kapitalist sistemin çıkar ilişkileri çok güçlenmiştir.

Devrimi başlatan kurucu iradenin yerleştirmeye çalıştığı Eğitim seferberliği ve sosyal devlet yapılanması dışlanmış, yabancı dilde eğitim vs. uygulamalarla eğitim ekseninden kaymış, Kültür Emperyalizmi mutasyonlar yaratmış, sosyal eşitlik bozulmuş, bu çarpık kapitalist gelişime bağlı sınıflar oluştmuştur.

Bu süreçten sonra uygulanan batıya bağımlı ekonomi politik programların, Mustafa Kemalin Fikirleri ve hedefleri ile uzaktan yakından hiçbir alakası yoktur. Kendini liberal olarak tanımlayan bu zihniyetin ekonomik olarak ezdiği kesimler ise, şimdilerde oy için sadaka dağıtılan fakir vatandaşları oluşturmuştur.

Üstelik bütün bunlar yapılırken, ''Atatürkçüyüz, ATATÜRKÜN gösterdiği yönde muasır medeniyetler seviyesine çıkıyoruz'' diye naralar atılarak muasır medeniyet kavramı çarpıtılmış ve batılılaşma safsatasına dönüştürülmüştür. Hâlbuki batılı dedikleri çevreler, Viyana Kongresi ile insanlığın önünü kesen Monarşi çevreleri ve onların yenidünya uzantısı sömürgecilerden başka birileri değildir.

B
unların bu bölgedeki kokuşmuşluğun sorumlusu olan yerli işbirlikçileri, kendi zihniyetlerinin yarattığı bu sonucu, hatta ABD’nin kurduğu ve vebalini taşıdığı kontrgerilla vs. nin kırdığı 12 Eylül Darbesi gibi cevizleri bile türlü entrika ile Kemalizm’in üstüne yıkmaya çalışmaktadırlar. Üstelik bunu o işlerin sorumlusu ABD'nin yardımı ile yapmaktadırlar. Bu çabaları çok dikkat çekicidir ve kesinlikle çok kapsamlı bir stratejinin alt yapısını hazırlamak için kullanılan halkla ilişkiler ve propaganda çalışmasının parçasıdır.

Toparlarsak, soğuk savaş dönemine denk düşen süreçte, bu çevrelerin çabaları ile 4 lü takrir,
3 lü ittifak, Atlantik paktı NATO, ABD ile ikili anlaşmalar, Avrupa Ekonomik Topluluğu, Ortak Pazar vs. AB tazyikli bağımlı ekonomi politik uygulamalar ve darbelerle, ülke şimdiki bağımlı kritik noktaya getirilmiştir.

Batılı emperyalistlerin dünya görüşünü benimseyen ve ikballerini orada gören zihniyetlerin Ekonomi politik uygulamaları, başımıza bela olan bu çarpık kapitalist ve garip bağımlı sistemi yaratmıştır. Bunlar, uyandırmayın kerizleri felsefesi ile bize farkettirilmemiş, hep hasıraltı edilmiş ve bize hep masal anlatılmıştır.

Bütün bu yaşananların sorumluları hala pişkince yollarına devam etmekte ve bu faaliyetleri daha da ileriki bir safhaya taşımaya çalışmaktadırlar. Şimdilerde fakirlere yardım palavraları ile bazı sahtekar uyanıkların kullandığı ''Hz. Ömer adaleti uygulayan Hazretler sarması,'' o zamanlardan beri bilumum liboş çevrelerin çabaları ile oluşan yoksul kesimler sayesinde bu sahtekarların
işine yaramaktadır.

Yani bu Sadaka
ya bağlıyaşam biçimi, bu bildik sistemin ortaya çıkardığı bir olgudur. Hal buyken Halkın fakirleşmesinde büyük suçu olan zihniyetin temsilcileri, bu gün inanılmaz bir yüzsüzlükle halkın kurtarıcıları rolüne bürünmekte ve bütün suçu Mustafa Kemale yüklemektedir.

Yine Nutuklar atılıyor palavra gırla gidiyor, bunlar Emperyalistlerin yardımı ile bizi Özgürlüğe taşıyacak ya inşallah ve maşaallah. Hani bizim çağdaş geçinip Kopenhag kriterlerini ağzından düşürmeyen ay dın larımız var ya, Emperyalistleri allayıp pullayıp bize sunan. Bir de şu uluslar arası sıcak para var ya, hani çekirge sürüsü gibi dünyada dolaşıp indiği yeri kalbura çevirip oradaki insanları perişan eden.

Çok merak ediyorum, bu kadar insanı kurtarmayı düşünen demokrat bir dünyada uzaydan mı gelip insanları söğüşleyip gidiyor bunlar? Yoksa kimse farkında değil diye fırsattan mı faydalanıyor?
Peki, bizim hayatı Iskalamayalım diye düşünen bazı pişkin bukalemun çevrelerin bunları bilmeme ihtimali var mı?

Bu dünyada olanları senelerdir okuyor takip ediyoruz, üstelik çoğu batılıların kaleminden, olup biten ortada. Peki Televizyonlardan bize ahkam kesen 2. Cumhuriyetçi, Soros Taraflı
çocukları, bu yavşaklar görmüyor olabilir mi bunları? Bu tosunlara göre Batının egemenleri çok demokrat ve özgürlük aşığı insanlardır, bizi şeriattan bile onlar koruyacak Allahın izniyle.

MUHTEREM FAALİYETLER

Nurcular, Yazıcılar ve Okuyucular diye ikiye ayrılıyor ve Okuyucular eskiden devamlı duyduğumuz nurcu ayinlerine baskın yapıldı haberleri zamanındaki durumda değiller
artık. ABD gibi çok güçlü bir ağabeye arkalarını vermiş Hocaları gibi, ABD gölgesinde Dünyada fink atıyorlar. ABD'de çeşitli sivil toplum örgütleri ve enstitüler kurmuş durumdalar. Ulaştıkları finans gücü ile kurdukları Televizyonlarda, Türkiye de bile Emperyalistleri savunur vaziyetteler.

Teşkilatları ve Dernekleri Dünyanın ABD’nin yoğunlaştığı bölgelerinde faaliyet yürütüyor.
Tarihi boyunca insanların beynini yıkayacak yöntemler bulmak için bilimsel araştırmalar yapan ABD’nin, yerde ararken gökte bulduğu büyük nimet durumundadır Fethullah hoca.

Bu sıralarda Dünyada da çok ilgi ve itibar görmektedirler, hatta birçok Emperyalist ülkenin, tüh biz niye önce fark etmedik diye dövündüğü hissediliyor. Şu sıralarda bize yaklaşmasına rağmen, Jirinovski bile Rusya’ya davet etti Sayın, Güleni.

Rusya’nın da ilerde nasıl politikalar yürüteceği konusunda şüphelerimiz vardır ama kim olursa olsun insanlık çıkarları doğrultusunda olumlu yaklaşan Devletlerle, daha doğrusu halklarla dayanışma gerekliliği vardır.

Bu zorunluluk sadece bu bölge halkları için değil, eğer dünyada barış amaçlanıyorsa, Amerikan Halkı dâhil tüm Dünya halkları için de geçerlidir.
Yani saldırgan ve yağmacı zihniyet olmazsa sorun çıkmayacaktır.

Tüm Dünya nimetleri tüm Dünya halklarının malıdır aslında, ama kavganın sebebi bu değerleri belli bir azınlığın çıkarına istiflemek isteyen saldırgan Emperyalist zihniyetlerdir. Şu sıralarda yine tohumları atılan şu malum Amerikancı, Rusçu kutuplaşması da kesinlikle bu kötü zihniyetlerin çıkar amaçlı bir ürünüdür.

Türkiye’de de kesin olarak uzun süredir ayaklanma alt yapısı hazırlanıyor, Güney doğu kaynaklı kalkışmalar dikkat çekicidir. TV programları ile 28 Şubatta Ordumuza ve kurumlarımıza saldırıya geçen belli ekol gazeteciler ve ‘’Aydınlar’’, bir süredir ortada gözükmüyordu. Irak operasyonu sırasında Ordumuza ve kurumlarımıza yapılan saldıran tavırdan eser yok, sanki hiç yaşanmadı…

Bu durumda bir gariplik yok mu sizce?
O dönemde deşifre olan bu gazetecilerin ve ‘’Aydınların bir süredir ortadan çekilmesi, o sırada oluşan cepheyi yumuşatmak ve düşmanla işbirliği imajını silmeye yöneliktir. Ayrıca o sırada oluşan direnci dağıtmaya ve saldırgan taraf değil Demokrasi talep ederek yenilenme isteyen taraf imajını tazelemeye yöneliktir.

Bu kişiler şu sıralarda yeni iddialarını bombardıman halinde yayınlayacakları belgesel ve haber programları yayına vermeye başladılar. Zebari buradaydı yapılan anlaşmalar ortada kimseden çıt çıkmıyor.


Şu sıralarda ortamın nasıl gevşediğine bir bakınız, bir şeyler bu tutuklama dalgalarının da katkısı ile dikkatlerden uzak tutuluyor. Beylerbeyi sesini yükseltmeye başladı ve belediye seçimlerine doğru bu faaliyetler hızlanacaktır, şüpheniz olmasın her şey hazır.

Bunlara rağmen işbirlikçi yandaş Medya da Ulusal çıkarlara sahip çıkıyormuş gibi anti Emperyalist söylemler yükselmeye başladı, sırtlarının dayalı olduğu yerler belliyken bu biraz garip gelmektedir.
Bir süredir yaşadığımız bu sessizlik çok manalıdır, AB’nin malum zevatları da tam siper, kapsamlı planlanan bir şeyler var gibi.

Büyük ihtimalle bizim belediye seçimleri ile hızlanacak ve giderek yayılacak bir strateji mevcut, ABD’nin genel Stratejilerine ve AB’nin ganimet paylaşımına uygun, paralel olaylarla gelişecek büyük bir saldırının hazırlığına yönelik gibi duruyor.

Değişik oluşumlar ve girişimler var. Ordumuzun kadrolarımız a dan z ye Atatürkçüdür sözlerine güvenmek istiyorum ve kahramanlarımızın sıçanların ifadeleri ile tutuklu muamelesi görmesini hazmedemiyorum.

Ordumuz biraz konuşsa iyi olur, peki o gurur duyduğumuz Ordumuz, sonunda bizi tutuklamasın sakın.
Hayretle duyduk ki Amerikancıymış birileri, tutuklandığında ben aslında Amerikancıyım demiş, ABD şu sıralarda Dünya ya faydalı bir şeyler mi yapmışta siz ‘’CISI’’ oldunuz bir yerlerin, yoksa Yusuftan mı çıkıyor bu sözler.

Bizim için esas olan erdemdir, bu ilahi boyutta Yusuf konuşmaz hak konuşur hak, çıkarın için onun bunun uydusunda gölgesinde değil, mazlumun haklı olanın yanında olmak, dik durmak esastır, ucunda ölüm bile olsa da.

Sahtekar çıkarcı seviyesi uşak ruhlu işbirlikçilere duyurumdur, diğer günahlarınız bir yana, sadece Dini ve Allahın adını bu sahtekarlıklarınıza bulaştırmanız bile Chennemi boylamanız için yeter. Ramazanda boşa Dindar rolü yapıp, boşa namaz kılmayın. Tabii inancınız varsa...

Saygılarımla
Yurtsever Yurttaş

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder