31 Mayıs 2009 Pazar

MAYINLAR ve DOMATESLER


1980’lerden beri dış güdümlü Tarım politikaları ile Tarımın içine eden çevrelerde bir Mayınlı arazi tartışmasıdır gidiyor. Dünya krizi geldi geliyor önlem paketi falan filan derken, Mayınları temizleyerek tarım yapma projesi gündeme yerleşti. Görünüşe göre Hükümet bu işi kotarırsa, Mayınları temizleme işi de Davos mağlubu İsrail’e kalıyor. İsrail bir kuyruk acısı hissetmiyor herhalde ki Suriye sınırının 510 kilometrelik bölümünde ve 45 yıllık işletme hakkı verecek bir yap işlet devret modeli ile bize kanka olmaya hazırlanıyor. Bu bölgede ki mayınları temizlemede bize kıyak yapan şanslı firma, tam 45 yıl bu bölgede Domates yetiştirme şansını yakalayacak.

Tabii bu konuda tartışma çok, geçenlerde Televizyonda bir bey soruyordu, mayın temizleme işi yapan şirket domatesten ne anlar diye. Ayrıca tarım yapabilmek için mayınları patlatmadan çıkarmak lazımmış. Bazı uyanıklar senelerdir uyutuyor bizi Türkiye de Petrol yok diye, hâlbuki bütün doğuda olduğu gibi bu bölgenin altıda petrol denizi, ama bu beylerin günahını almamak lazım, onlar dünyanın Domates ihtiyacını karşılayıp bizi kalkındırmak peşinde. Bu beylerin işi zor, çünkü bu mayın temizleme işine Milleti ikna etmek çok zor iş. Bizim halkın menfaatlerini çok düşünen, bu yüzden de bir o yana bir bu yana dönen Medyamız bu günlerde bu yanda ve bunun üstüne balıklama atladı, günlerdir çiğniyorlar bu konuyu. Belli oldu ki bu iş karlı ve uyanık davranan yüklü kazanç sağlayabilir.
NAMSA

Bütün bunları bir yana bırakalım ve şu temizleme işinin ayrıntısına bakalım. Sözü geçen İsrail şirketi ile sözleşmede 800 küsur milyon gibi bir paradan bahsediliyor. Genelkurmay Başkanlığı da mayın temizleme işi ile ilgili olarak NATO'nun bu konuda uluslararası deneyimi bulunan kuruluşu NAMSA’yı işaret ederek şöyle bir açıklama yapmış; ‘’NAMSA birçok ülkede uluslararası mayın temizliği yeterliliği olan ve NATO Akreditasyonu'na sahip firmalar vasıtasıyla hizmet alımı organizasyonlarını gerçekleştirmiştir.’’ NAMSA bu gibi hizmetler karşılığında herhangi bir komisyon almamakta, yalnızca idari masraflar karşılanmaktaymış.

TSK’nin yaptığı bu açıklama, bu işi iyi bildiğini ve ticari düşünmediğini göstermektedir. Bu arada NAMSA’dan Fiyat teklifi gelmiş Metrekaresini bir Euro’dan temizleyebileceklerini bildirmişler, yarı yarıya bir kazanç söz konusu, tartışmalar sürüyor. Yalnız benim anlamadığım bir katakulli olurda Suriye kıskaca alınırda domatesler güme giderse mayın temizleme yükü yine bize kalacak. Anlamaya çalışıyorum, böyle bir durumda arazi bedavaya mı gidecek? Yahu aklım karıştı kar zarar hesabı yapamaz oldum, bu arada ham hum şaraloba gidecek gibi duruyor bu arazi.

SİVİL İTAATSİZLİK VE DEVLET SIRRI

Tabii ki Sayın Baykal’ın Mayınlı arazi meselesi ile ilgili bazı haklı çıkışları üzerine, Hükümet kanadından ve yandaş medyalarından bazı sesler yükseldi. Dikkatlerden kaçan bu sesler Baykal’ı Halkı sivil itaatsizliğe teşvik etmekle suçluyordu. Birilerinin kendilerine kayıtsız şartsız itaat etmemizi istedikleri seziliyor, üzerinde pek durulmayan bu ayrıntı aslında çok önem taşımaktadır.


Bu arada bunu tamamlayan bir konu var, Devlet sırrı. Aslında sadece Milletin menfaatine olabilecek konularda onay alabilecek bir uygulama olmalıdır Devlet sırrı ve bir takım yaptırımları olmalıdır. Bizde örtülü ödenekler gibi çok afakidir bu konu ve sanki Milleti koruyormuş gibi bir eda ile tartışmasız güvenmemiz bekleniyor birilerine. Ayrıca, Emperyalistlere ya da tacirlere yarayacak konularda da bu sır kavramının devreye girmesi ve hiçbir yaptırımının olmaması manidardır.

Sır örtüsü altında, hiçte öyle Milletin menfaatine olmayan, Mavi Akım, Füze kalkanı, İncirlik üssü vs. işleri de gören Milletimiz için çok önemlidir bu kavram. Milletin vekâletlerini elde tutan bazı çevrelerin, bazı uygulamalarla uzun süredir bu itaat konusunun alt yapısını hazırladığı bilinmekte ve giderek Türk Milletini kayıtsız şartsız itaate zorlayacakları hissedilmektedir. Dinletemezlerse de, geçmişte olduğu gibi bir bahaneyle Demokrasiyi kitabına uydurup tepesine bineceklerdir Milletin.

Bu mayınlı arazilerin altındaki kaynakların peşkeş çekileceği iddialarına Hükümet tarafı çok alındı ve sert çıkıştı. Verdikleri cevapta sözleşmeye yer altı kaynaklarının Devlete ait olduğunu koyduk dediler ama yabancı şirketlere petrol arama izni verilmesi ile ilgili bir düzenleme yaptıklarını söylemediler. Doğuda petrol yok denilmesine rağmen birçok şirket Petrol arama iznini aldı bile, dış ülkelerde başladılar aramaya, bazıları altın, bazıları Petrol peşinde şu sıralarda.


Bu bölgelerdeki hareketlenmelere bakılırsa şu itaat işini halletmeleri lazım gibi görünüyor. Bu aralarda NATO, Ermenistan, Afganistan, İran, Kıbrıs, vs. ve Üsler konularında ABD ile ilişkiler sürüyor. ABD’nin genel eski Bop hop ve ilersi Stratejileri açısından, Lübnan, İsrail, Gazze, kıyı şeridine ve Kıbrıs’a ihtiyacı olduğu kesindir. Bu arada, o Gazze denen şeridin doğusunda ki bölgeye sınırı olan Ürdün önemli... Bu konuya tekrar geleceğiz.

KUZEYDE HÜSRAN

ABD’nin sadece Ortadoğu ve Hazar çevresi için değil, Afrika’daki planları doğrultusunda da Lübnan, İsrail Kıyı hattı, ırağa geçiş ve Suriye’yi iyice kuşatmak için de Ürdün’e ihtiyacı vardır. Senelerce İngiliz idaresinde kalan Ürdün bütün bölgeye hâkim zenginlerin yerleştiği ve Emperyalistlerle en yakın temas içinde oldukları bir ülkedir. Kıbrıs kavrandığı ve üs haline geldiğinde, Lübnan ve İsrail, Ürdün ile birleştiğinde, Emperyalistler için bütün o bölgeye açılan bir Liman bir Pearl Harbour olacaktır.

ABD bu bölgeyi kavramadan büyük hedeflere karşı harekete geçemez, bu bölgeyi kavramadan, Suriye ve Türkiye’yi çözmeden Iranı tek başına bastıramaz. Zaten Irak, etno grafik ve jeo politik açıdan, Irana karşı bu aşamada ve bu genişlikte bir cephe açmaya müsait değildir. Böyle bir şey yaptığı takdirde İran’ın yanında bu bölgede de çeşitli gerilla orduları ile savaşmak zorunda kalacaktır.

Suudi Arabistan’ın da İran a ve İsrail e cephesi yoktur. Kızıldeniz ters kalmakta, oralara ek, birde Akdeniz de Kıbrıs ın avantajı ile kestirme olan bu yolun açılması çok önemlidir. Irakta, Kuzey Iraktaki Kürt yapılanması dışında, bir araya toplayacağı bir kitle yoktur. Irakta palavradan bir Demokrasi getirme iddiası ile giren ABD, Irağın bütünlüğü söylemleri arasında tutunamamakta, bu yüzden bölgede eğreti kalmaktadır, buda Lübnan, İsrail, batı Şeria ve Ürdün’ü hatta Golan tepelerini önemli hale getirmektedir.

İsrail ve Hamas arada bir ateşlemektedir buradaki ateşi, peki, burada ateşlenen yangın kimlerin işine yarar? Bu yangın ilk adımda söylediğim Kıbrıs’ın ardındaki, Lübnan’dan, Ürdün’e kadar bütün o kıyı şeridini açar, Birleşmiş Milletler ve Nato bölgeye yerleşir. Bu bölge de kalıcı olan İsrail sayesinde kontrol edilebilir yerleşik bir yapı oluşur.

Bu bölgesel Temizlik ve sindirme hareketi ile açılacak alan ve yaratılacak toplu durum, Kıbrıs ve Kuzey Irak avantajları ile birlikte çok büyük bir Stratejik üstünlük sağlayabilir. Olayların ve savaşların büyümesi ile Normandiya misali bir gereksinme açık kapı demektir. Kısacası ABD, bizdeki çıkmayan Tezkereden beri giderek, iteleye, iteleye bölgeye yerleşmektedir.

Bu bölgede İsrail eliyle hazırlanan ortama, Birleşmiş Milletler ve NATO vasıtası ile Akdeniz tarafından girilerek, bütün bölgeye hâkim olacak bir Strateji yürüyecektir. Yani önceden söylediğim gibi, ABD’nin, sadece Ortadoğu, Hazar çevresi ve Orta Asya değil, Afrika’daki planları doğrultusunda da, Lübnan İsrail Kıyı hattına ihtiyacı vardır.
ENERJİ BÖLGELERİ HEDEFTİR
Suudiler zaten müttefik, diğer petrol saltanatları ve Mısır çantada kekliktir Sudan da Çin’le çekişmektedirler, Darfur meselesi bellidir. Dünya enerji bölgeleri, Kuzey Afrika, Ortadoğu, Hazar çevresinin hedeflendiği açıktır. Bu Filistin, İsrail, Gazze Ürdün vs. hattından yapılan giriş, Afrikadaki diğer noktalarla bu bölgeyi birbirine bağlayacaktır.
.
İran’a direk cepheden saldırılmayacak, arkada umman ve Basra’dan da kuşatacak, Afganistan Hindistan Pakistan üçgeninde çıkarılan yangın, Orta Asya’ya ve Irana doğru üflenecek, Irak tarafındaki bölgede çıkarılan yangın da Malum alt yapılar marifeti ile Suriye ye, İran’a ve bize doğru kayacaktır. Bu doğrultuda hem ırağa geçiş, hem de Suriye’yi iyice kuşatmak için bu şeride ve Ürdün’e ihtiyaç vardır.

Bu durumu göz önüne alınca, Suriye’nin kuzeyindeki Domates ekilmesi düşünülen mayınlı arazi ve üsler meselesi de dikkat çekicidir. Dünyadaki Mayınların oluşturduğu dramatik durumu biliyoruz. Yukarıda eklediğim Fotoğraf da bu durumu çok iyi ifade etmektedir. Biz barışın ve insanliğın lehine her türlü gelişmede varız, ama bu mayınları imal edenlerin İnsanlığı kurtaracakmış rolüne bürünerek bize ahkam kesmeye hakkı yoktur.

Dünyada gizli gizli yaratıp sürdürdükleri kalleş ve hain stratejileri bu mayınları gerekli hale getirmektedir. ABD Robot Devletinin bizim despot ve çıkarcı kesimlerimizi yanına çektiği zamanlarda kurduğu Kontrgerilla ( özel harp dairesi) nin kırdığı cevizleri Barışçı Türk halkının üstüne atması, o hilekâr tarzını sergilemektedir. Amerikan halkı ve Dünya halkları bizim kardeşlerimizdir, sevgi ve barış için mücadele eden bu güzel insanlardan çok güzel şeylerde aldık.

Öncelikli olarak Dünya yüzünden bu şerefsizlik ortadan kalkmadan mayın konusunun çözüleceğini söylemek, sadece çıkar güdülen bir bölgede yapılacak local bir temizlik inandırıcı değildir. O bölgede mayınlar kalkabilir ama başka silahlar gelebilir ve o bölgede çıkacak karışıklık bizi ateşin içine çekebilir. ABD robot Devleti’nin Dünyadaki genel faaliyetleri, kendi Amerikan halkı dahil, güzel Dünya özleyen bütün Dünya insanları için sorundur.

BİZİ HEPİMİZİ ENAYİ YERİNE KOYAN BİRİLERİ VAR

Bu arada bizim ülkemizde, ağrı dağında Nuh un gemisini, Karadeniz’de batık şehir Atlantis’i, Van gölünde Van gölü canavarını arayan yabancılar fink atıyor . Bunlardan sonra, bizim zayıf noktalarımızı bildiğini sanan çevrelerden kaynaklandığını düşündüğüm bir haber çıkıyor basında. Yunanistan da ki NATO üssüne bir Türk, komutan yardımcısı olarak atanmış. Bu haber öyle bir veriliyor ki, biz; ''vay be, biz Türkler Yunanlıların kendi ülkesinde bile yunana fark atıyoruz hurra, ne büyük Milletiz'' diyelim ve gevşeyelim isteniyor gibi sanki.

Bu tarafın mensupları çok kurnaz oluyorlar, bu yamuk işleri iyi biliyor ve her işi kitabına iyi uyduruyorlar. Aslında bizim millet bilir bunları, vücut dilini okur, görür bu tip madrabazlıkları ve adam yerine koymaz bu gibileri, ama yeter ki kafaları boşaltılmasın, çeşitli yollarla dikkatinden kaçırılmasın. Bu haberin ardından, ağır, ağır Türkiye deki NATO üssü pozundaki ABD üslerinin gündeme geleceğinden emin olunuz. İzmir Urla ya taşınan NATO üssünde de şu sıralarda neler döndüğüne bir bakmak lazım. Şu füze kalkanını da yazın bir tarafa, yakında ya gündemde yerini alacak ya da ABD Devlet sırrı olması için dayatacak, benden söylemesi.

ABD Bophop planının merkezine Irağı alınca, kuzey Irak yapılanması ile kendine uygun işbirlikçileri de bulunca Türkiye ye fazla yoğunlaştı, niyeti malum ama beceremedi. Son olarak, ABD’nin Türkiye’ye dayattığı birçok konuda tıkanıklık yaşanıyor. Dahası ABD geniş bir sahadaki diğer üslerin yanı sıra güney doğu Anadolu bölgesinde incirlik Üssü ve o mayınlı bölge taraflarına yerleşmek istiyor, ama bunu nasıl bir manevra ile yapacağını bilemiyor. Şimdilik dolaylı entrikalar planlıyor, ama sonunda ipleri gereceği kesindir.

Sayın Obama’yı barış güvercini olarak gönderen çevreler, bir süre sonra; ‘’biz kendisine söyledik barışçı yoldan çözemezsiniz diye, bunlar barıştan anlamaz’’ deyip, zeytinyağı gibi üste çıkıp saldırganlaşacaklardır. Sayın Obama da bu durumda, '' Ne yapayım ben elimden geleni yaptım ama böyle olmuyor diyecektir, ABD robot Devletine karşı elinden başka bir şey gelmez.

Mayınlı arazi tartışmasından sonra ortalık duruldu, bu toplu durumda, bizim yeni dışişleri bakanı bu günlerde ABD yolcusu. Tarih 1 / 6 / 2009 Dışişleri Bakanı Sayın, Ahmet Davut oğlunun, ABD'li yetkililerle görüşmeler yapmak ve Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi Dönem Başkanlığı'na ilişkin temaslarda bulunmak üzere yarın ABD'ye gideceği söyleniyor.

Bakan Davutoğlu'nun Washington'da yapacağı görüşmelerde, ABD Başkanı Barack Obama'nın 6-7 Nisan tarihlerinde Türkiye'ye yaptığı ziyaretinde ele alınan konuların takibinin yanı sıra, iki ülkeyi ilgilendiren ikili konular, bölgesel ve küresel konularda görüş alışverişinde bulunacakmış. Ayrıca Washington'da bazı ‘’ Think Thank ’’düşünce kuruluşlarıyla da görüşmeler yapacağı da söyleniyor. Bu toplu durumda bizim hükümetin bu Coğrafyada yoğunlaşan ABD Stratejilerine karşı nasıl tavır alacağı ve Kamuoyunu nasıl bilgilendireceği merak ve ilgiyle bekleniyor.

Saygılarımla
Yurtsever Yurttaş

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder