9 Eylül 2009 Çarşamba

BU MESELE, TARİHİN İÇİNDEN GELEN EFENDİ KÖLE SORUNUNUN DEVAMIDIR.



Türkiye Büyük Millet Meclisinde ezici çoğunlukla, 22 Mayıs 20034857 sayılı İş Yasası ve 26 Haziran 2009 günü kabul edilen 5920 sayılı Yasayla, emeğini satarak geçinen ve senelerdir refah vaat edilerek kandırılan halkımıza büyük bir darbe daha indirilmiştir.

5920 sayılı Yasanın 1. maddesiyle 4857 sayılı İş Yasası’na tarihinde kabul edilen eklenen fıkralar işçi simsarlığını meşrulaştırmakta, işçiyi alınıp satılabilir iş gücü haline getirmektedir.

Sessizce gerçekleşen bu düzenlemeler, çalışan toplum bireylerimizi köleleştirici sonuçlar içermektedir. Şunu özellikle vurgulamak gerekirki, bunun altına imza atan Muhalefet partilerinin, kamu oyuna acilen bir açıklama borcu vardır.

EFENDİ KÖLE İLİŞKİSİ

Bu mesele, aslında tarihin içinden gelen efendi köle sorununun devamıdır. Bu ve benzeri tezgâhlar, Avrupa’da aydınlanma dönemi özgürlükçü hareketlerini ezen monarşilerden gelişen ve bizim bölgede Mustafa Kemalin önderliğindeki Türk halkının şamarını yiyen, ''Monetarizm'' in, ayak oyunlarından başka bir şey değildir.

Özelleştirme, bir demokrasi rüzgârı olarak bize senelerdir çağdaşlaşmanın gereği olarak sunulmuş ve buna karşı duranlar çağdışı olmakla suçlanmıştır. Aslında bu Ekonomi politikalar ‘’bırakınız yapsınlar’’ olarak özetlenen anlayışın ürünüdür. Bize dayatılan bu hedef, kitlelerin kaderinin, Sermaye kesiminin inisiyatifine bırakılmasını isteyen ve globalleşme yi de içeren arsız ‘’parasalcılık’’ yani Monetarizmin hedefidir.

Aslında buradaki sorun, Kemalizm’in Milletini ve nesillerini güvence altına alan Devlet kavramının bekaası sorunudur. Bu sorun, insanları kollayıp koruyan kanunlarıyla toplum refahı için çalışan, Milletin Sosyal Devleti mi? Yoksa elindeki her şey uluslar arası sermayeye satılmış, Eğitimi, Sağlığı, Emekliliği, Enerjisi, Gıdası bile, yerli ortaklı yabancılara bağımlı, ucuz emek haline getirilip köle edilmiş bir kitle mi tercih edilmektedir sorunudur.


Mustafa Kemalin
modelinde
Eğitimi, Sağlığı, Emekliliği, Enerjisi, Gıdası kendi mülkiyetindeki Devleti tarafından bedava yada karsız karşılanan bir Millet, Modernleşme palavraları ile kandırılmaktadır.

Özelleştirme numarası ile
Eğitimi, Sağlığı, Emekliliği, Enerjisi, Gıdası bile kendi ortak mülkiyetinden Uluslar arası sermayeye satılmış bir Millet, bütün bunları kendilerine lütfedilen üç kuruş maaşları ile satın almak durumunda kalacağını bu aşamada anlayamamakta'dır..

ÖZELLEŞTİRME NEYE YARAMIŞTIR!

Kitler batırılmış ve Kamunun borcunu ödeyeceğiz diye Kamunun elindeki bütün varlıklar satılmıştır. Beş paraya satılan kamu varlıklarını alan yabancı sermayeye vadeler yapılmış ve vergi muafiyetleri uygulanmıştır.

Özelleştirmeden gelen paralarla kamu borcunun ödendiği söyleniyor, iç ve dış borçlanma sürmektedir. Özel sektör 130 milyar dolar dış borç almış buna Kamu kefil edilmiştir. Ne ödendi ne kaldı, bu paradan ABD nin batık toksik varlıklarına para yatırıldı mı? Türkiye’nin hali nedir? Bunlar uzman sorusudur.

Dış ticaret açığı ve cari açık gittikçe büyümektedir. Bir taraf tanda özel sektör Halkın kefaletinde dış borç almaktadır. Nazlanıyor göründükleri IMF den, borcu kesin olarak alacaklardır ve buna yine devleti kefil edecekleri kesindir.

Bu Devletin kefaleti ile dış borç alan özel sektör, Devlete iç borç vermektedir. Bir daha soruyorum, bu paralardan ayrıca ABD toksik varlıklarına para yatırıldı mı? Türkiyede Toksik varlık varmıdır? Paket diye tutturulmasının ve IMF den para alınması ısrarının altında, bunun etkisi var mıdır?

BU MİLLETTEN HABERSİZ DAHA NELER YAPILMAKTADIR?

Bu milletin bütçesi ve kefaleti ile alınan paralarla bu milletten habersiz daha neler yapılacaktır? Hal buyken, bu Millet gayrı safi milli hâsıladan niye yeterli pay alamamakta ve ucuza çalışan köleler haline getirilmektedir? Refah payı niye gözden uzak ve düşük tutulmakta, Millet niye uyutulmaktadır?

Bu sorulara cevap alamayacağımı biliyorum, çünkü bu işler uyandırmayın kerizleri yöntemi ile yürümektedir... Devlet sırrı altında saklanan şeyleri açınız, aralarından bu gibi konulara çıkacaktır. Bütün icraatlara çıkarlardan soyunmuş bir açık yüreklilikle ve objektif olarak bakınca tablo açık görülüyor.

Kısacası sahtekârlılıkları ve türlü palavrayı ayıklarsak, Türk Milleti, özelleştirme, bölge kalkınma ajansları, Özel İstihdam Büroları falan derken, küreselleşen Monetarizmin sömürüsüne boyun eğmeye zorlanıyor.

Saygılarımla
Yurtsever Yurttaş


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder