7 Nisan 2008 Pazartesi

AYSUN KAYACININ GÖZYAŞLARI!


Aysun Kayacı kızımızın ''Çobanın oyu ile okumuş kişinin oyu bir olmaz'' sözü ile başlayan söz dalaşı, İdeolojik bir mücadeleye ve bir linç e dönüştü birden. Bu konu söner üzerinde durulmaz diye düşünüyordum ama hayret bir şekilde gündeme taşındı ve yerleşti.


Vay sen misin Çobanın oyu ile okumuş kişinin oyu bir olmaz'' diyen, vurun abalıya. İşte bunlar böyledir, halka tepeden bakar halkı aşağılar bunlar, zaten bunlar Atatürk’ten beri böyledir diye ortalığı ayağa kaldırdı bazı sahtekârlar.


Şimdi neyi ispatlamaya çalışıyor ki birileri? İnanamıyorum bu duruma, bundan nasıl bir kahramanca sonuç çıkarabiliriz ki bu linci körükleyen beylere? Kendi deyimleri ile gencecik bir civcive vatan millet adına bu çıkışı yapan yiğitlere nasıl bir övgü çıkarabiliriz bu yaratılan yaygaradan? Söyleyecek söz bulamıyordum ki, bir sürü şey keldi aklıma, bu mesele çok basit aslında…


‘’Bu Aysun var ya bu Aysun, işte bu Aysun şu Ergenekon un bir parçası aslında. Medyanın yeni yetme üyesi bu kız Ergenekon örgütünün civciv kod adlı elemanı ve bunlar halk düşmanı. Bunlar geçmiş dönemlerin baskıcı anlayışının temsilcileri, aha buda zihniyetleri. Bunlar çobana tepeden bakar, baksanıza kızın söylediğine, çobana cahil dedi.


Biz anlıyoruz esasında çocuğun kastını ama koca Siyasiler bu laftan bir fayda çıkarmayı kafalarına koydulr. Siyasiler koca çamları devirince sözü maksadını aştı diyenlerin bu kızın söylediklerinin üstüne hiç araştırmadan atlaması ve konuyu büyütmesi ilgi çekici. Korkmayın ama siz bizde böyle yiğitler varken, bu yiğitler bu civcivlerin ağzına tıkıverirler dilini ve her zaman halkı korurlar, millete bir şey vermezlerde verir gibi yaparlar, buda bedavadan halka hizmet tabii.


Bu bana ABD’nin desteklerini hatırlattı, birini söyleyeyim; ABD, AB ye döner derki AB Türkiye’yi almalıdır, bir anda bu dünyanın en büyük desteği olur. İşte böyle elin taşı ile elin kuşu böyle vurulur. Neyse sadede gelelim, bu yiğitler çıkardıkları patırtıda nasılda ispatladı ama Anadolu’daki Çobanla Aysun’un ve Kompradorların oyunun eşit olduğunu.


Bunun ispatı çok önemli bir aşama aslında, bundan sonraki aşamada da, çobanın gelirini ve hayat standardını da bu seviyeye çıkaracaklar herhalde, artık dağlardan kurtulur çocuklar, asgari ücret verseler yeter mi dersiniz çobana.


AYSUN UN ÖNEMİ YOK ASLINDA.


Bu beyler popülâsyona bayılır ve bu sıralarda çok ihtiyaçları var böyle malzemelere. Bu Ergenekon’a ek popüler bir malzemeydi, bu şartlarda doğal olarak üstüne atlandı, ama ayıp böyle tekniklerle propagandana destek atmak, Bop kaynaklı bunca vatan haini arasında bula, bula bu çocuğu mu buldunuz.


Aslına bakarsanız, bu kahraman arkadaşların hakkından gelmeye çalıştıkları, Ordu, Yargı, Milliyetçi, Kemalist vs. çevrelerin zihniyetini yansıtıyor imajını yaratmaya yönelik bu çabalar. İşte bu patırtı bunu demeye geliyor, bu manevra ile amaç bu, yani Aysun un önemi yok aslında.


Hani anlatmıştım ya önceden Anadolu’yu gezdim diye, işte o gezilerim sırasında çobanlarda tanıdım ben, bu temiz köy çocuklarından keçi, koyun sütü aldım, kaval dinledim. Bir gün gidip oturdunuz mu bu güzelim insanlarla sofraya, bilirim gidersinizde nasıl ne zaman, kamerasız olur mu?


Bayılırım gönlü güzel Anadolu insanına, bunları tekrar, tekrar söyleyeceğim, susadığında su veren güler yüzlü Amcalar, güzel yemekler ikram eden şefkatli Teyzeler gördüm. İmanlıydılar ve imanlarından gelen, Ailemden de bildiğim samimi bir sevgi ve şefkat vardı içlerinde ve bağımsızdı ruhları.


Ben daha sonraki yaşam sürecimde onların o güzel ruhlarının bende bıraktığı o güzel etkiyi hiç unutamadım. Öyle etkiliydi ki bu duygular, sonsuz bir güven içeriyordu, bir bedene sıkışmış değildi, her yerde başka bir bedende karşına çıkıp, her ne olursan ol seni kollayacak, sonsuz bir sevgi zinciriydi bu. Bu sevgi ve hoşgörünün yarattığı duygular 40 yıllık gayri Müslim’i bile imana getirebilirdi, bence sevgiyle yorumlanan Allah bilinciydi bu.


SEVGİYLE YORUMLANAN ALLAH BİLİNCİYDİ BU.


Anlattığım gibi gezilerim sırasında çobanlık yapan köy çocukları da tanıdım Anadolu’da, çok temiz yürekli insanlardı. O sıralarda, ağzı kulaklarında ama gözleri sabit kişiler din adına bu kadar katı örgütlememişlerdi onları, bahsettiğim sonsuz sevgi zincirinin parçalarıydılar hepimiz gibi. Ya şimdi?


Birçok Anadolu insanı gibi zordalar, kendileri yok adları var, tek eşitlikleri de sadece bir oy, yani aslında çok değerli olan ama içinde bulunduğumuz şartlarda atmak için bile angaryası olan, gidemesen para cezası gelen, ağası at deyince atılan, verdiğinde getirisi de tafrası da ağalara çalışan bir hak.


İşte o güler yüzlü Amcalar, şefkatli Teyzeler, çobanlık yapan temiz yürekli köy çocukları, şimdiki ağzı kulaklarında ama gözleri sabit, sürekli alan ve saltanat süren ama vaazdan başka bir şey vermeyen, seni her an yargılamaya hazır sahte tavırlardan çok farklıydı.


Uzun süredir bulmayı umduğum o zincirin, ticaret ve kar metaı şeklinde karşıma çıkması çok büyük sarmal sorunlar kaynağıdır. Askeri ayetlerin insanların bilinçaltına işlenerek insanların birbirine düşürülmesi, sevgisizliğin kol gezmesi her yerde, çok büyük bir acı kaynağıdır benim için.


Bakın bu gencecik kızcağız ağlayarak ne diyor;


"Lütfen beni ülke düşmanı olarak göstermesinler. Artık hiçbir şey söylemeye cesaretim yok. Bana 'teneke kafalı, edepsiz, mahlûk' dediler. Ne cevap vereceğimi bilemiyorum. Konuştukça her şey çok daha kötüye gidiyor. Lütfen, profesörler, hocalar birileri bana yardım etsin. Çünkü korkuyorum. Ben söylemek istediklerimi söylemeyi beceremiyorum."


Bu bir ruhsal travma sebebidir ve buna sebep olanların utanması gerekir.


Söyler misiniz bana kim bu teneke kafalı, edepsiz, mahlûk? Bu nasıl bir nefrettir? Nerde saklı bu nefretler ve gencecik bir kıza nasıl bir linç hareketidir bu? Hiç mi vicdanı yok bunu söyleyenlerin ve böyle sevgisiz bir yürekle mi kurtaracaklar insanlığı? Birde bu durumdan feyiz alıp, bu şirin kızcağıza dünyayı dar edecek gerzekler var mıdır bilmem ama, ben bizim gibi hamurunda sevgi olan ve bu sevgi ve hoş görüyle tarihin içinden enine boyuna yoğrularak ‘’pişerek yanarak’’ gelen bir toplumda, böyle gerzeklerin olduğuna inanmıyorum.


O güler yüzlü Amcalar, o şefkatli Teyzeler, o sevgili Anadolu aydını insanlar, Aysun’u görseler saçını okşayıp; ah benim güzel kızım daha çok gençsin, daha göreceğin çok şey var, iyi niyetlide olsan lafının nereye gideceğinden birilerinin nasıl kullanacağından emin ol.


Söz söylemeden senin esirindir, söyledikten sonra sen sözün esirisin, diyeceğinden adım gibi eminim. Bundan da o gencecik Aysun kızımın çok şey öğreneceğinden de eminim. Bizim Anadolu’dan öğreneceğimiz çok şey vardı, bıraktınız mı bilmem ama o zenginliğin bir yerlerde beklediğinden ben yinede eminim.


ÜLKENİN VE TÜM DÜNYANIN ÇOCUKLARI BİZİMDİR.


Mustafa kemal, Milletine ve nesillerine sahip çıkan ve İnsanları sevgiliyle kaynaştıran bir sosyal Devlet alt yapısını oluşturmuştur. Yurtta sulh cihanda sulh ve Fikri hür vicdanı hür nesiller ilkesini tüm Dünyaya ilan etmiştir. Ayrıca tüm Dünya çocuklarını kucaklayacak genişlikte bir 23 Nisan çocuk bayramını ilan ederek, bu sevgi zincirini ve evrensel bir insani anlayışı dosta düşmana göstermiştir, işte biz hepimiz bu zincirin bir parçasıyız.


Şimdi bu ülkede, Türkiye Cumhuriyeti ni didikleyerek getirdikleri noktada, kendi halkını kendi Devletine faşist diye bağırtanlar ve baş kaldıranlar varken, bu çocuklarla uğraşmak ayıp oluyor. Şu yarattığınız duruma bir bakın, bunu ben yapsam yerin dibine girerim, Allah katında bunun hesabını nasıl veririm ben? Kuran'ın sevgi, kardeşlik, birlik, beraberlik, hak, eşitlik içeren Ayetlerini hasıraltı edip, uzun süredir Askeri ayetleri halka pompalayanlar bundan vaz geçmezse halimiz yaman. Bu gidişin sonunda, Anadolu da ki dünyayı bile kapsayan o Allahın lütuf u sevgi zinciri kalır mı bilmem…


Kemalizm’i kötüleyenler aslında işte bu sosyal devleti istemiyorlar, şimdi bu Devleti faşist gösterenlerin, bir süre sonra Etnik ayrımcılık ve Mezhep ayrılıklarının yanı sıra Türkiye’de sağ sol çatışmalarını da körüklemeye çalışacağından emin olunuz. Özelleştirme adı altında, Milletin mallarını satarak, işte bu sosyal devlet, adım, adım tasfiye edilmeye çalışılıyor.


Bu zihniyetin fikri hür vicdanı hür millete ve nesillere değil, ucuz iş gücüne ve itiraz edemeyen, hakkını arayamayan kitlelere ihtiyacı var. Şimdi Türkiye Cumhuriyeti Devletine faşist diyenler, bir süre sonra komünist derse hiç şaşırmayın, birileri Sosyalistler, Komünistler diye bağırmaya başladılar bile.


Yahu komünist mi kaldı memlekette, kalanlarda AB yanlısı oldu çıktı, onlarında kimlere destek verdiği ortada. Uzun süredir toplumun getirildiği sosyokültürel ve psikososyal ortamdaki sorunlar ortada ve dahası çok çeşitli darbelerin açtığı gedikler de varken bu konularda temkinli olmakta fayda vardır, Milletimiz çok dikkatli olmalıdır, bu en yakın Irakta da yapıldı bildiğiniz gibi.


Bu Aysun var ya bu Aysun, aha işte bu Aysun, bu sorunların sorumlularından biri herhalde, bu civciv kod adlı elemanı, bu şirin çocuğu da senelerdir harcanan masum ve değerli insanlar gibi linç ettiniz mi tamamdır bu işler… Hiç yakışıyor mu sizin bizim gibi kelli felli kişilere.


Yine açıldı gönül gözüm fal taşı gibi, vicdan pavyondaki kız değildir dostlarım, sahip olan için öyle bir yastıktır ki verdiği huzura doyum olmaz. Bakın bu milletin hamurunda neler var, ‘’Hamdım, Piştim, Yandım.’’ Bir ara incelesin bunu birileri yararı olacaktır.


Birileri ile farklı yerlerde pişiyoruz herhalde. İlahiyatçılarımızın ve halkımızın, İslamiyet’in insanı sevgiyle sarmalayan o güzel hayat yorumunu hatırlamasının zamanı gelmiş hatta geçmiştir. Bu acilen gereklidir, herkese duyurulur duyan duymayana söylesin!


Saygılarımla

Yurtsever Yurttaş

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder