1 Eylül 2010 Çarşamba

EVET OYU KÜRDİSTANIN KURULMASI VE ABD'NİN BÖLGEYE OTURMASI DEMEKTİR.

EVET OYU KÜRDİSTANIN KURULMASI TÜRKİYENİN DAĞILMASI SONUCUNU GETİRECEKTİR.


ABD
ile sıkı fıkı ilişkilerini hasır altı edip Emperyalistlerin hedeflerine yönelik alt yapı oluşturma gayreti içindeki iç ve dış işbirlikçiler, Emperyalistlerle ortak çıkarlarını gözeten yönde son hızla çalışıyorlar.


Aslında bölge halklarına güzel bir gelecek vaat etmeyen ve vatana ihanet niteliği taşıyan bu kapsamlı faaliyetlerin Kürt halkına da hiçbir faydası yoktur. Bu yönde Organize olarak hareket eden iç ve dış Emperyalist işbirlikçileri, pervasızca bu faaliyetlerine devam ediyorlar.

Riskli bir süreçteyiz, çünkü Siyasi Erk'i elinde tutan ve kapsamlı kampanyalar ile halka sürekli yalan söyleyen ve yanıltan ABD işbirlikçileri, ABD Stratejilerine uygun alt yapı oluşturma peşindeler. Bu vatan hainleri, yeterli oyu elde edebilmek için, çeşitli kesimlerden yandaşlar elde etme ve oy kazanma çabasındalar.


BU NUMARACILAR FETHULLAHÇILARI ÜLKÜCÜ OLARAK TANIMLIYOR.

Fikir yapısı ABD de oturan Fethullah derinliğinde karambolda olan, çıkar ilişkileri ise karanlıkta kalan milliyetçi rolündeki
bazı çevrelerle AKEPE'nin dirsek temasları yoğun olarak sürüyor. Eski Ülkücü falan dedikleri bu şahıslar, aslında BBP kanadında yer almaktadır, ümmetçi kafa yapısına sahiptirler ve Fethullaha yakın çizgidedirler.

Bunları yeni saf tuttukları kesim bazında tanımlamak yerine, eski Ülkücü olarak adlandırılması ve tanımlanması da dikkat çekicidir. Eski dönemde ABD’nin, NATO uzantısı Kontrgerillası ile Milliyetçilik konusunda bazı hassasiyetleri kaşıyıp, kavram kargaşaları yaratarak, nasıl kardeşi kardeşe kırdırdığı bellidir.


Emperyalistlerin, o dönemde katı Milliyetçi kesimi, ümmetçi zihniyet yardımı ile yumuşatıp kafalarını karıştırmadan kullanması imkânsızdı. Bu yüzden, zaten Yeşil kuşak çalışmaları içinde din konusunu kullanma yönünde yöntemler geliştiren ABD, Din olgusunu çeşitli bölgelerde ustaca kullandı.

Zaten, Emperyalist
odakların çeşitli yöntemlerle kullanmasına uygun olanlar, ABD ye bağımlı örgütlere sorgulamadan tabi olacak bu ümmetçi özelliklere sahip olanlardır aslında.
Eski dönemde Maraş olaylarına da karışan ve Ülkücülükle Milliyetçilikle alakası olmayan bu kafa yapısı iyi anlaşılmalıdır.

Nihal Atsız
döneminde, Turancılığın Alevi Oğuz boyları arasında geleneksel özellikler taşıdığı bilinmektedir. Kavram kargaşaları ile çorbaya dönmüş, körün tuttuğunu vurduğu İdeolojik kavga ortamında, Ülkücü kesimin içinde gibi gözüken ama Kahraman Maraş olaylarının içinde yer alan bir kesim vardır.

Kontrgerilla
güdümü ile Alevi Oğuz köklü Türklere karşı saf tutan bu ümmetçi kafa yapısı, tereddütsüz olarak Turan anlayışının dışındadır
aslında. Emperyalizm, Oğuz köklü üstelik alevi olan Turancıları ve Nihal Atsızı, kullanamadığı için o sırada tasfiye etmiştir. O dönemde olup bitenlerin çok iyi incelenmesi ve çok açık olarak kaleme alınlması gerekmektedir.

Günümüzde bu konuların ayrıntılarının deşifre edilmesi ve birçok şeyin açıkça anlaşılması ile Türk Ulusu kendisine biçilen kefeni yırtacaktır. Bu günlerde, Türk gençliği Atatürk Devrimlerinin değerini daha iyi anlamakta, bilginin geleceğe bakan ışığında bir potada eriyerek ve dostu düşmanı, doğruları, sahtekarlıkları farkederek gerçekliğe ulaşma yolunda hızla ilerlemektedir.


Emperyalistler, bu günde aynı ümmetçi kafayı bildik yöntemlerle aynı şekilde kullanma çabasındadır, bunların açığa çıkması bir acili yettir. Bu dönemden sonraki süreçte, bu kafa yapısı nedeniyle ABD işbirlikçisi Fethullah teslimiyetçilerine katılan bu kişiler, kesinlikle Ülkücü olarak adlandırılamaz.

EMPERYALİSTLER, BU GÜNDE BENZER YÖNTEMLER GELİŞTİRMEYE ÇALIŞIYOR!

ABD ve CIA'nın Think Thank ‘’Düşünce Kuruluşları’’ nda bu entrikaları pişirenlerin amaçları açıkça bellidir. Emperyalistlerin, önceden de amaçları için kullandıkları bu kafa yapısına eski ülkücüler diyerek kafa karıştırmayı ve bu tabandan Referandum için belli bir oy kapmayı planladıkları açıkça anlaşılmaktadır.

Zaten uzun süredir bir varlık gösterememiş bu kesimi, siyasi rant ve iktidar umudu ile elde etmek de çok kolaydır.
Emperyalistler, bu kesim vasıtası ile bu sıralarda MHP’nin Milliyetçi Tabanına çengel atmayı planlıyorlar. İşbirlikçileri ise, üstüne düşeni yapıp halkı kandırmak için, olanca hızlarıyla hareket ediyor ve pervasızca türlü entrikalar tertip ediyorlar

Bu ve bu gibi entrikalar, Yalan, gıybet, iftira, fitne ile gelişmekte ve bu entrikalar, kapsamlı operasyonel çalışma ve uygulamalarla paralel olarak yürütülmektedir. Emperyalistlerin bölgeye Müdahale imkânını sağlayacak bazı hamlelerde gündemdedir ve alt yapısı oluşturulmaya çalışılmaktadır.
Bu sıralarda sınır İhtilafları çıkartmaya yönelik bazı ataklar da aralardan sırıtmaktadır.

ATLANTİK ÖTESİNDEN GELEN MESAJ; RAMAZANIN REFERANDUM ÖNCESİNE GELMESİ ALLAHIN BİR LÜTFUDUR, ÖLÜLERİ KALDIRIN!


Teslimiyetçilerin Sayın Hocası, Ramazan öncesinde Ramazan dolayısı ile yayınladığı kasette, ‘’Ramazanın referandum öncesine gelmesi Allahın bir lütfüdür’‘’Yani bu iş çok önemli oy için ölüleri bile kaldırın’’ dedi…


Gözlerimize inanamamakla birlikte, bu çevrelerin önceki entrikalarına şahit olan bizler için bu pek sürpriz olmadı. Tepeden inen bu kaset, bu kurnazlığın sadece Cemaat üyelerinden kaynaklanmadığını, bu zihniyetin tepede üretilip tırnağa işlediğini ispatlamış oldu.


Tabii Referandumun Ramazan sonrasına, üstelik bu sahtekarların sömürüsü için 12 Eylüle rast gelmesinin Allahın bir Lütfu değil, RTÜK'ün yandan çarklı bir lütfu olduğunu hepimiz biliyoruz. Peki, bütün bu sahtekarlıklara Allahın adını karıştıran bu sahtekarları kimse uyarmayacak mı, işledikleri günah konusunda? Kimseden çıt yok...

Bu sıralarda her kes Referanduma kitlendi, Evet Hayır konusu ön planda. CHP de senelerce uyuyup uyanmanın hızıyla eski seçim kampanyaları havasında bir yöntem izliyor. Hayırcılar Hayır demelerinin gerekçelerini anlatıyor, Evet’çi işbirlikçilerde, Hayır kampanyalarını despotça engelleyerek, SOROS vari renkli devrimleri çağrıştıran yöntemler kullanıyorlar.


Bu sahtekârlar, başta ABD olmak üzere, Emperyalistler ve Kuzey Irak vs. ittifaklarını ve birlikte yürüttükleri projeleri hasıraltı edip, büyük bir Tiyatro sahneliyorlar. Bu işbirlikçiler, sahalarda gösteriler tertipleyen militanları ve Televizyonlara yayılan kadrolu palavracıları aracılığı ile insanın şapkasını uçuracak palavraları bizlere gerçek diye dayatma çabasındalar.


HER ŞEY NORMAL SEYRİNDE GİBİ SANKİ


Herkes normal bir oylama havasında ve her şey yolunda ilerliyor gibi bir hava var. Kitlelerde bilinçlenme yolunda olumlu çalışmalara bağlı önemli gelişmeler de var, fakat yalan dolan çok fazla ve bilgi altyapısı belli bir düzeyde olmayanlar inananıyor bunlara, bu sahtekarlarda yutturduklarının farkında.


Her şey Referanduma bağlandı sanki, ama ABD CIA ve İşbirlikçisi bu zerzevat takımı çıkarlarını ve kaderlerini sadece bu Referanduma bağlar mı acaba? Tabii bazı geniş çaplı ve hayati değeri olan planlamaların belirtileri aralardan derelerden sırıtıyor ve benim dikkatimi çeken şeyler var…


Uzun süredir Kuzey Iraktaki Faaliyet belli, Fethullah’ın kanatları altında süre gelen Abant toplantıları ve bütün Emperyalist devşirmesi Kürt Militanların memnun olduğu ABD gölgesindeki Erbil toplantıları ortadadır. ABD’nin Irak’ın Demokratikleşmesi ve bütünlüğü palavraları ile yaratığı toz duman içinde bu gibi birçok detay gargaraya getirilmektedir.


Bu detayların en önemlilerinden biri olan ve bizi direk olarak etkileyecek olan Kuzey Irak Kürt Bölgesi Anayasasının kabulü ve Kürdistan vs. konulardaki ayrıntılar bizim milletin gözünden kaçırılmaktadır. Bu Kuzey Irak Kürt Bölgesi Anayasasının içeriğinin herkes tarafından iyi incelenmesini, ayrıca şu Özel ordu konusunu da herkesin önemsemesini öneririm.


Uzun süredir Ülkemizde yürütülen ABD destekli Kuzey Irak merkezli faaliyetler de ortadadır. TSK ya yapılan tüm saldırılar, PKK lı militanların Habur gösterisi ve mobil mahkemeler konusu, Taş atan çocuklar konusu, KCK konusu, Kürt Türk vs. zıtlaşmalarının körüklenmesi vs. konular, bunların alayı ABD kaynaklı işbirlikçilerin desteği ile şekillenen olaylardır.


BU BELALARI BAŞIMIZA AÇAN ABD’NİN TA KENDİSİDİR


Evet, bu belaları esas başımıza açan ABD nin ta kendisidir, ABD olmasa ne Kuzey ırak bu kadar cesaretle yapılanır ne PKK o dağlarda gezebilir, ne de bu düzenbaz işbirlikçiler bu derece pervasız olabilir. PKK taşaron bir örgüttür ve eski dönemlerde PKK’yı, yerine göre hem ABD’nin yarattığı Saddam, Suriye, hem de İran çıkarları için bize karşı desteklemiştir.

Bizdeki eski vesayet rejimini yaratan, Diyarbakır ya da diğer ceza evlerinde ki işkencelerin sorumlusu ve bu vatanın evlatlarını Sağ Sol Alevi Sünni vs. diye ayırıp birbirine vurduran, astıran ABD'nin NATO uzantısı kontrgerillasıdır. Buna rağmen, Diyarbakır cezaevide işkence gördüğünü söyleyen, ama bu işkencelerin ABD tarafından yapıldığını söylemeyen bu kişiler, çıkarları için ABD ile işbirliği içinde.

Bu gibi çıkar birliği içindeki işbirlikçiler, şimdi bu kirli işleri Türkiye Cumhuriyetine yıkıp, içimizdeki vatan hainleri ile birlikte kendilerine bu eziyetleri yaptıran ABD'nin hizmetindeler. Üstelik, sözde Emperyalizme karşı bağımsızlık mücadelesi veriyor gibi sahtekarca bir hava yaratıyorlar.


Dahası, savaş kurallarını insanlık değerlerini bile umursamayan
ABD özel güvenlik şirketleri ile bile sıkı fıkılar, bu bölgedeki çok büyük sorundur. PKK'nın Karakollarımıza yaptığı baskınları bile bunlar İsraille eş güdüm planlıyor, hatta direk katılıyor olabilirler.

İşbirlikçilerin
son zamanlardaki PKK ya karşı olan tavırları, PKKHayır cephesinde gösterermeye ve terörist vesayet rejimi imajı yaratmaya yönelik bir ABD oyunu gibi duruyor. PKK ya tavır alma pozu, Evet oylarını körükleyecek geniş bir kandırmacanın bir parçası olabileceği gibi, ABD'nin PKK'yı ehlileştirme çabasının eseride olabilir.

Bunların içinde ABD'nin eğittiği, Barzani vs. unsurların Ordu elemanları ve ABD’nin özel güvenlik şirketleri bile olabilir.
Bunlar bizim içimizde oluşturulan özel ordu ile beraber o bölgede harekete hazırlar. Burada önemli olan bizim ordunun alacağı tavırdır. Bu sorunlar Iraktan ve batıdan akan ve Akrabamız, komşumuz, iş arkadaşımız Kürt ahaliyi kışkırtmaya çalışan ikiyüzlü militanların yalanlarla örülmüş propagandalarını ve ABD’nin ikiyüzlü riyakârlığını açığa vurmadan bitmez.

Uzatmak gereksiz kışkırtmalar yoluyla iç çatışmalar çıkartmayı ve bunları bahane ederek NATO'nun ve BM nin buraya müdahalesini sağlamaya çalıştılar fakat başaramadılar. Bütün bu çabalar, Iraktaki Karmaşayı buraya taşımak, sonrada Askeri vesayet rejimine son veriyoruz, bölge halklarının arasını bulup Demokrasi getireceğiz, numarası ile Petrol ve Maden bakımından çok zengin olan bölgeye çökmek içindir.


Kürt halklarını da Devşirme Kürt ajanları vasıtası ile Kürdistan hayali ile bu yönde kullanmaktadırlar, Tabii birde bu bölgede Emperyalist NATO ve BM ye ihtiyacın hiç bitmemesini sağlayacak, CIA yapımı Sol, Sağ yada, çakma El Kaide ve ondan türeme hamas vs. gibi örgütler tehdidi ve Ermenistan teorisi vardır.
Ermeni Süryani vs. soykırım safsatalarınıda unutmamak gerekir.

SINAVLARDA ŞAİBE


Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) skandalı inkâr edilemez şekilde tam sıcak gündeme oturmuştur. Memur alım sınavlarında eskiden beri ortaya çıkan şaibeler ortadadır. Branşlara göre sıralamanın bir türlü açıklanmaması, binlerce adayın boş bıraktığı soruların boş değil de yanlış olarak değerlendirilmesi, KPSS’ deki dikkat çekici tartışma konularından biridir.


2009 yılında Polis sınavında ortaya çıkan sızdırma olayı hala hafızamızdadır ve benzer bir durum söz konusudur. 2009 yılında, polis sınavında ortaya çıkan sızdırma olayı malum dershaneler eliyle yapılmıştır. Bu dershaneler geçen sene polislik sınavında soruları önceden öğrencilere dağıtmıştır, emniyet içindeki kadrolaşma düşünüldüğünde bunun ne manaya geleceği ortadadır.


TSK’nin, Emniyetin ve Yargının içine Fethullahçıların sızdığı konusu, artık kuşku götürmez şekilde herkesçe anlaşılmıştır. Hatta TSK mensuplarına, Fethullah cemaatine ve Ordu içine sızmış mensuplarına karşı tavır almaktan suçlamalar yapılıp, Darbe iddiası ile özel yetkili savcı ve hâkimlerce davalar açılmakta ve aşağılar tavırlar takınılmaktadır.


Uzun süredir, hâkim, savcı kadrolaşmasında malum tarikatların ne derece etkili olduğunu herkes bilmektedir. İdari yargıda da Fethullahçıların ve Nakşibendîlerin olduğu, bunların uzun süredir hâkimlik ve savcılık alanında istihdam gerçekleştirdikleri de ortadadır.


Bilindiği gibi belli dönemlerde sonra malum lise dengi çalışmaları sonucu, İmam hatip lisesi mezunlarının Mülkiye ve Hukuk fakültelerine girip mezun olduklarını herkes bilmektedir. Bunların giderek Kaymakam Vali, Savcı Hâkim olduklarını söylemeye bile gerek yoktur. Bu durum Emperyalistler ve işbirlikçisi hainler tarafından çok iyi değerlendirilmiş ve amaçlarına yönelik bu alt yapı oluşturulmuştur.


Bu kadroların bu işbirlikçilerle doldurulmasına izin verilemez. Yani Yasama, Yürütme, Yargı Erklerini, işbirlikçiler eliyle Emperyalistlerin kontrolüne geçmesine göz yumulamaz. ABD vs Emperyalistlere uşak olan zihniyetlere sahip kişilerin, Kurumlar içinde nasıl kadrolaştığı son zamanlarda çok iyi anlaşılmıştır. Bu kadrolaşmanın Devleti bile ortadan kaldıracak büyük tehlike doğuracağı açıktır.

Bu olaylar, büyük “kuşkular yaratmaktadır, Kurumlardaki Bürokratların
bu kuşkular sonucu ortaya çıkan Devleti koruma refleksi ise, bu saldırıları yapan vatan hainleri tarafından, vesayet rejimi göstergesiymiş gibi halka şikayet edilmekte ve amaçlarına araç olarak kullanılmaktadır...

Bu hep böyle oluyor, çünkü bu işler hedefleri ile aralarındaki engelleri yıkacak gücü elde etmeye yönelik olarak Devletimizin içine kadrolaşma için yapılıyor ve kadrolaşma son hızla sürüyor. Bir başka dikkat çeken konu ise, bilindiği gibi Hâkim Savcı alımlarındaki mülakat konusudur. Birde AKAPE'nin Hâkim Savcı alımlarında kamerasız yapmak istedikleri bu mülakat konusunu bir düşünün, üç beş üye oradan, üç beş üye buradan falanın ötesinde bir hakimiyet planlandığı açıktır.


Mülakatlarda, 100 hâkim alınacak diye açıklanıp ani bir değişiklikle 350'ye çıkarma davranışları. Kamerasız mülakatta direnme falan gibi haller ve tavırlar, bu kapsamlı kadrolaşmada zorlama şeklinde kendini göstermektedir. Bu şekilde danışıklı dövüş yapılan Nisan 2010 kamerasız Mülakatları, şimdilik iptal ve davalık, bunlar Referandum sonrasında bu konular yine açılacak.


Evet, ABD işbirlikçileri Yargıya kadrolaştılar, Referandum ise, kadrolaşmalarını engelleyen engelleri yıkmaya yönelik,
Yüksek yargıya yapılacak son bir hamledir. Fethullah’ın Hâkimleri, Savcıları satın alın, her yere sızın, her yere girip gücü ele geçirene kadar her adım erkendir dediği, kendi kaydettikleri videolarında bile açıkça ortadadır.

ABD de ikamet edip CIA tarafından korunan Fethullah Gülenin, bu Kasetindeki söyleminin deşifre hali tam olarak şöyledir;


''Belki bizim aczimiz bu yani orada icabında Mahkemenin altını üstüne getireceksin, avucuna alacaksın, arkadaşlara diyorum ki ben bin döktüreceksin, belki geriye biri dönecek. Bu dershaneleri üstat destekleriz yani, bir milyar vereceksiniz, on milyon tazminat davası alacaksınız. Önemli olan mahkûm ettirmektir yani, Avukat da kiralayacaksınız, hâkim de kiralayacaksınız. Her yere girip gücü tam ele geçirene kadar her adım erkendir.''

Evet, HÂKİM DE KİRALAYACAKSINIZ, bunlara nasıl güvenilebilir ki şimdi?

Bütün bunlar düşünüldüğünde, Anayasa Mahkemesine ve HSYK ya şu kadar üye şuradan seçilecekmiş, bu kadar üye buradan seçilecekmiş falan filan, bunların hepsi kafa karıştırmaya yönelik boş laf ve sahtekârca laf ebeliğinden başka bir şey değildir...


Yani işin başı, Emperyalizmin işbirlikçileri ile Devletimizin en önemli Kurumlarının içine Kadrolaşması, Monetarist Küreselleşmecilerin bu bölgede egemen olması, modern ücretli kölelik sisteminin yerleştirilmesi ve giderek Hazar, Orta doğu Petrol vs. kaynaklarını yağmalaması meselesidir.


BURADA AKAPE VE İTTİFAKINDAKİ İŞBİRLİKÇİ TAKIMINA ŞUNLARI SORUNUZ;


1- ABD ve AB Emperyalistleri ile aranız nasıldır?


2- Kuzey Iraktaki ABD ve BARZANİ ile birlikte yürüttüğünüz işler yolunda mı?


3- Referandumdan sonra Tayyip ile Ahmet Türk ün davet ettiği NATO ve BM Ülkemizin doğusuna gelecek midir?


4- ABD'ye Üsler konusunda ve vs. konularda ne tavizler verdiniz?


5- ABD Iraktan Asker çekiyor pozlarda Ülkemize ne kadar Asker yerleştirecek?


6- 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre’nin Lausanne (Lozan) şehrinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika, SSCB ve Yugoslavya temsilcileri tarafından, Lozan Üniversitesi salonunda imzalanan, ABD’nin ise hiç imzalamadığı Lozan Antlaşması’nı delecek maddelere imza attınız mı?


Bunları inkâr ederlerse burnuna sokarız bunların AB müktesebatlarındaki imzaları. AB müktesebatlarında iptali yeterli bu maddelerin, çünkü Lozan bazı AB ülkeleri ile imzalandı, ABD ile değil. Belirttiğimiz gibi ABD’nin imzası bile yok Lozan’da.


Bu soruları sormaya bile gerek yoktur aslında, çünkü Tayyip Erdoğan zaten ABD ile ilişkilerinin çok sağlam olduğunu söylüyor ama Millete çaktırmadan. Uyutulan Milletin uyanması yeter ama inanılmaz şekilde bu uyanıklara karşı inanç içinde bazıları.


Türkiye'nin sınır güvenliği, Türk Silahlı Kuvvetleri'nden (TSK) alınarak İçişleri Bakanlığı'na verilecek. Böylece yıllardır asker tarafından yürütülen 'sınır güvenliği' görevi, İçişleri Bakanlığı'nda kurulan Kamu güvenliği Müsteşarlığına bağlı özel eğitimli sivil personelden oluşacak yeni bir teşkilata devredilecek. ABD’nin Fethullah kanalıyla gerçekleştirdiği bu yapılanmaya yeni Nesil Polis özel harekât diyorlar.


AB uyum kapsamında yapılacağı söylenen yasa değişikliğinin ardından, asker, sınır güvenliğinden çekileceği ve yerine profesyonel personelden kurulu sivil kolluk gücü geçeceği söyleniyor. TBMM zaten kapıları Emniyete devredildi ve kapılar tutuldu, bunlar amaçlarına ulaşırsa İçerdeki Muhalif Milletvekillerini anında teslim alacak pozisyon yaratıldı.


AB uyum kapsamında yapılacak yasa değişikliği falan filan süslü lafları ardında emniyet içinde Yeni Nesil Polis özel harekât adını verdikleri resmen Alternatif Ordu kuruyorlar. Bilhassa Emniyet özel kuvvetlerde örgütleniyor bu Ordu ve Helikopter Uçak, her türlü zırhlı araç ve her türlü ağır silahla donatmak için yasa değişikliği dayatıyorlar. Aslında ABD işbirlikçiler eliyle alternatif Ordu kuruyor, diğer emperyalistler ganimet ortağı.


Doğu Anadolu ve orta doğudaki sınırları kontrol altına almayı amaçlıyor. Bu işlerde Kuzey ırakta Kurduğu Kürdistan’ı rampa yaparak bu işlerde kandırdığı Kürt halklarını kullanacak, işbirlikçilerde buna yardım ediyor... Polisleri Askerlik hizmetinden muaf tutma çabası da bu çalışmaları TSK’nin denetiminden çıkarmak.

Bu konuda Emniyet tarafından bu Askerlik uygulamasına getirilen bir eleştiri bakın nasıl.


‘’Polise Askerlik yaptırmaktaki amaç, TSK olarak iç güvenlik sorumlusu polise “bu ülkenin tek gücü biziz ve sizin de amiriniz” mesajı vermekse olayı sorgulamaya gerek yok!’’


EVET, BİR GÜÇ DENGESİ OLUŞTURMA ÇABASI OLDUĞU KESİNDİR.


Gerisi yalan sahtekârlık ve laf ebeliğinden başka bir şey değildir. Yurttaşlar Sınırlar mayınlardan temizlenip ABD kontrolüne bırakılmak isteniyor, alternatif bir Ordu kuruluyor. Iraktan Asker çekme numarası ile ABD askerlerinin ve bir kısım ağır Silahlarının Ülkemize ve Afganistan’a sevki başladı.

ABD'nin Ağır Silahlar
ı bize getirilmeyip, ilerde bizdeki özel ordukurulumu, sınırların devri, mayın temizliği vs.
aşamadaki kullanıma yönelik olarak Irakta bırakılıp depolanabilir. Ayrıca bu silahların bir kısmı önümüzdeki süreçte PKK ya verilip bize karşı kullanılabilir.

Uyanın, TSK ve Yüksek yargı dışında bütün kurumların içinde kadrolaşmalarını tamamladılar. Referandumda EVET çıkarsa, Yüksek yargı ve TSK direncini ve engelini kırarak kadrolaşmaları tamamlanacak.


‘’Millet bize güvenoyu verdi,’’ iddiasıyla işbirlikçilerin fevrilikleri artacak ve yeni tutuklama dalgaları ile antiemperyalistler tasfiye edilecek.
İşbirlikçisi oldukları ABD, bunların çağrısı ile NATO ve BM arkasına saklanarak Irak gibi buraya da çökecektir.

ABD, Kamu güvenliği Müsteşarlığı
altında ağır silahlarla donatılan bir özel ordu ve vs. uzantıları desteğiyle malum işleri tezgahlayacak. Emperyalistler, SUUDİ Arabistandan Kafkasyaya kadar bölgeyi işgal edip Enerji güvenliğini bahane ettikleri projelerini gerçekleştirme yolunda yürüyecektir.


Zaten yukarda belirttiğim gibi Tayyip Erdoğan ile Ahmet Türk, NATO ve BM’yi Ülkemizin doğusuna Davet ettiler. Azerbaycan Ermenistan sınırında NATO Manevrası ayarlandı, yani alt yapıyı hazırladılar. Size nurlu ufuklar vaat eden bir yüce zat yalan söylüyor, sizi götüreceği yer vaat ettiği yer değildir.


Bu adam aslen İmamdır ve İmamların vaaz sırasında halkı motive etmekte kullandığı o coşkuyu kullanıyor. Avaz avaz bağıran bir sahtekâr imama olayları anlamadan aptalca amiiiin misali tezahürat yapmaktan vaz geçiniz ve biliniz ki sizin coşkunuzu kullanıyor.
Yine bilinizki o yarattığı coşkuyla size olmayacak bir duaya amin dedirtiyor, Şeytana edilen bir duaya...

Bu numaracı kurnaz zatı muhterem, sanal bir mutluluk vaadiyle alenen kandırıyor siz gibileri. Uyanın yutmayın bunları, yoksa sizin yüzünüzden Emperyalistlerin kucağına oturmak üzereyiz. İşte bu aşamadan sonra, biz gibi sizin haklarınızı savunanları da artık yanınızda bulamayacaksınız. Oylarınızla ulaşacağınız bu aşamalardan sonra Irzınıza sahip olabilirseniz sevinin…


Saygılarımla

Yurtsever Yurttaş

2 yorum:

  1. Yazının başında '' Emperyalistlerin, katı Milliyetçi kesimi ümmetçi zihniyet yardımı ile yumuşatıp kafalarını karıştırmadan kullanması imkânsızdır. Bu yüzden Emperyalist odakların çeşitli yöntemlerle kullanmasına uygun olanlar bu ümmetçi öz...elliklere sahip olanlardır aslında.
    Eskidende Ülkücülükle Milliyetçilikle alakası olmayan bu kafa yapısı iyi anlaşılmalıdır. Nihal Atsız döneminde Turancılığın Alevi Oğuz boyları arasında geleneksel özellikler taşıdığı bilinmektedir. Kahraman Maraş olaylarının içinde de yer alan ve Kontrgerilla güdümü ile Alevi Oğuz köklü Türklere karşı saf tutan bu ümmetçi kafa yapısı tereddütsüz olarak Turan anlayışının dışındadır aslında.'' diyerek ayırıcılığın,ırkçılığın,yaftalayıcılığın dibine dibine vuran da,yazının ortalarında ''Bizdeki eski vesayet rejimini yaratan, Diyarbakır ya da diğer ceza evlerinde ki işkencelerin sorumlusu ve bu vatanın evlatlarını Sağ Sol Alevi Sünni vs. diye ayırıp birbirine vurduran, astıran ABD'nin NATO uzantısı kontrgerillasıdır.'' diye çok güzel bir tespitte bulunan da sizsiniz...Hem bu işlerin nasıl yürüdüğünün farkında olup,hemde o emperyalistlerin ekmeğine yağ sürecek tarzda ayrıştırıcı kelimeler kullanmak nasıl bir beyin yapısının ürünüdür merak ediyorum...

    YanıtlaSil
  2. Emperyalizm Nihal Atsız ve Oğuz köklü Turancıları kullanamadığı için o sırada tasfiye etmiştir. Yani o sırada olanların bu kadar açık yazılması gerekmektedir. Günümüzde bunların ve daha birçok şeyin anlaşılması ile Türk gençliği Atatürk’ün değerini daha iyi anlamakta ve bilginin ışığında bir potada eriyerek gerçekliğe ulaşma yolunda hızla ilerlemektedir.

    Emperyalistler bu günde aynı ümmetçi kafayı aynı şekilde kullanma çabasındadır, bunun açığa çıkması bir acili yettir. Yapılanları taşlama yerine katkı sağlayacak bir çaba içinde olursanız toplumsal gelişime daha olumlu katkı sağlamış olursunuz. Mesela o döneme kışkırtma yapmadan ışık tutunuz…

    YanıtlaSil