12 Temmuz 2009 Pazar

KONSERE TEKBİRLİ BASKIN

Dünyaca ünlü piyanistimiz İdil Biret’in Topkapı Sarayı’nda verdiği konser öncesi olaylar çıkmış.

Bir şarap firmasının desteğinde yapılan ve şarap ikram edileceği açıklanan konser için, Vakit gazetesinde bir gün önce “Mukaddes avluda şarap küstahlığı” başlığıyla bir haber yayınlanmış. Dün akşam da Alperen Ocakları üyesi 50 kişilik grup tekbir getirerek saray önünde toplanmış. İçeri girmeleri sarayın güvenliğinden sorumlu jandarmalar tarafından engellenen kızgın kalabalık, çevrede asılı İdil Biret konser afişlerini toplayarak ateşe vermiş. Olaylar nedeniyle İdil Biret, Saraya arka kapıdan girmek zorunda kalmış.

“Topkapı Sarayı’nda içkili konser düzenlenmesine” tepki gösterdiklerini söyleyen gruptakiler, meğerse Çin in Uygur Türklerine uyguladığı mezalimi protesto eyleminden geliyorlarmış. İçeri giremeyince Topkapı sarayının önünde bir süre tekbir getirerek slogan atan kalabalık grup, sarayın önünde toplu olarak namaz kılarak oradan ayrılmış. Gülhane Parkı’na doğru yürüyen bu kalabalık, Topkapı Sarayı’na arka kapıdan girmek istemiş ve bu kez de polis tarafından dağıtılmış. İdil Hanım ve diğer sanatçılar konser sonrasında otellerine kadar polis nezaretinde götürülmüş.

Bu ne şanlı bir protesto olmuş, Uygur Türklerine uygulanan mezalimi ve içine düşürüldükleri açmazı hepimiz nefretle kınıyoruz. Bunun yanında, Kendilerini Türk Milliyetçisi olarak tanımlayan bir kesime üye olduğunu ifade eden insanların bu eyleminin, Türk Milliyetçiliği ve Uygur meselesi ile ne alakası olduğunu anlamakta güçlük çekiyoruz. Bir eylemin sonuçlarının bir faydası olması gerekir, bu eylemin kimlere ne fayda sağlayacağı ise büyük merak konusudur.

SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ TECRÜBELERİNİ UNUTMAYALIM!

Bu olay bana soğuk savaş dönemi 68 kuşağı çatışmalarını hatırlattı. Türkçülük, Turancılık akımlarının tarihsel gelişimi ve Ziya Gökalp geldi aklıma ve tabii ki Nihal Adsızın bahtsız hayatı… O sıralarda Türkçülük yoğun gündemde olduğu halde, Nihal Adsız niye köşeye sıkıştırılmış ve bin bir çile içinde yaşamış ve ölmüştür? Çünkü Nihal Adsız, ABD’nin yeşil kuşak Stratejilerine uygun bir çizgi izlememiş, o sıralarda yükselen Milliyetçi akımların ruhuna bağlı olarak katı Turancı kalmıştır… Yani, Nihal Adsız o sırada ABD öncülüğünde ülkemizde kurulan Kontrgerillanın faaliyetlerine ters düşmüştür.

Milliyetçilik konusu incelendiğinde, Emperyalistler açısından kontrol edilmesi çok güç sosyolojik süreçler içerdiği görülmektedir. Hâlbuki bu kavram Dinle yoğrulup homojen hale getirildiğinde, Arabistan’daki uşaklar eliyle, El kaide ve ona bağlı oluşan örgütler ağını da kapsayan yeşil kuşak stratejisi içinde, Emperyalistler tarafından çok kullanışlı hale gelmektedir.

Provokasyonlar açısından Düşündüğümüzde, Uygur Türkleri konusunda başlayan Milliyetçi içeriğe sahip bir protestonun, yürüyüş sürecinde içki konusu ya da başka bir dini tema yönüne kolayca dönebilmesi bunun ispatıdır. Geçmişteki Çorum olayları, sağ sol çatışmaları, Kahraman Maraş, Sivas vs. vs. dersleri unutmayalım.

KIŞKIRTMALAR EMPERYALİSTLERE YARAR

Filistin, Gazze, Irak, Afganistan, İran, Pakistan, Belucistan, vs. veya Orta Asya Türkleri içindeki kışkırtmalar kesinlikle bölge Halklarının kurtuluşu için değildir. Emperyalistlerin desteği, onların ölümü, kıyımı ve sefaleti pahasına da olsa Emperyalistlerin kendi çıkarlarına yöneliktir. Sağ sol, ya da Sünni Alevi vs. vs. çatışmalar Milletimizin menfaatine sonuç yaratmayacaktır, bizi parçalara bölecek kardeşi kardeşe kırdıracaktır.

Bu yüzden bu yönde bir takım sosyal süreçleri kaşıyanlar, ne bu Milletin onurlu şerefli ve makbul bir ferdi, nede insanı sevgiyle yoğurup yaratan Allah katında makbul bir insan olamaz. Yaptığın her neyse sana ve çevrene fayda sağlamalıdır.

Sayın, Muhsin Yazıcıoğlu’nun kaybolduğu sıralarda bir yerlerden, Türkiye’yi yakarız gibi ve hiç bir anlam veremediğimiz bir söz duyuldu. Hiç bir anlam veremediğimiz ve yok saymak istediğimiz bir sözdü bu, çünkü Türk Milliyetçisiyim deyip de Türkiye’yi yakacak ve sonra gerinecek bir şahıs hayal etmek zor geliyor bana.

Biz yakıp yıkarız, bizim gibi olmayanları asarız, sonrada Allahın düzenini kurar gücümüzü dünyaya gösteririz, gibi bir anlayışa sahip kişiler yoktur herhalde benim köklü değerlere sahip adil ve misafirperver Milletimin içinde. Şahsi çıkarlara yönelik ve Kin nefret içeren yapılanmalar, 68lerde olduğu gibi, Türk gençliğinin hayatını mahvedip Emperyalistlere yarayacak sonsuz kavga kaynağı olmaktan öteye gidemez. Adalet ve hak kavramına aykırı, nefret içeren her hareket sonuçsuz kalmaya mahkûmdur. Bu arada ortaya çıkacak her türlü kardeş kavgası, Ulusumuza büyük zarar verecek ve sonuç bölge halkları için bir kez daha yıkım olacaktır.

Türklük, Milliyetçilik, İnsanlık, barış, Özgürlük, mutluluk, Demokrasi, sevgi, saygı kavramlarını iyi anlamayıp, adil, mert, merhametli, sevgili, saygılı, paylaşımcı ve duygudaşlık sahibi olmayan biri, Türk genciyim diye gezmesin ortalıkta. Alperen ocaklarındaki yiğit evlatlarımız ve kardeşlerimizin de bu değerlere sahip olduğunu biliyoruz. Her biri, hepimiz gibi türlü Siyasal, Toplumsal ve Ekonomik sıkıntılar içinden yoğrularak gelmiştir bu güne. Yine inanıyorum ki kafalarında hayal ettikleri gelecek, barış, huzur ve kardeşlik içermektedir. Bu vatanın bütün fedakar ve sağ duyulu evlatlarının dolduruşa gelmeyeceğini ve Milletimizin geleceğini kötü etkileyecek kışkırtmalara karşı duyarlı olacaklarını umuyoruz.

EMPERYALİSTLERİN OYUNLARI ORTADADIR

Geçmiş tecrübeler ortadadır, Tarihin nefretle anacağı ve sonuçları Emperyalistlere yarayacak eylemlerin içinde olmanın neresinde şan şeref bulunabilir. Fikri, vicdanı, iradesi hür olmayan ve bir emir ya da kışkırtmayla, Kendi kardeşlerine bile saldırabilen insanları anlamak zor geliyor bana. Okumadan bilmeden galeyan halinde düşünmeden yapılacak eylemler, insanlarımızı ve bölge halklarını zor duruma düşürmektedir.

Sivas olayı gibi kışkırtmaların altında ki gerekçe nedir ki? Memlekette kötüler dinsizler, kafirler vardır, bunların temizliği gerekir, cihat falan söylemleri yükselir ve galeyana gelenler birbirinden güç alır olaylar kontrolden çıkar, sonuç insanlık için utanç tablosu. Hâlbuki Allah katında en makbul şey, gönüllere girmek, herkesi kazanmak, pişmek, hakka , güzele, doğruya erişmek, her kesi bu yöne çağırmak, yönlendirmektir. Bunun sahtesini yapanlar bile, sınırlıda olsa başarı kazanmaktadır.

Eski tecrübeler den ders çıkarmış birçok sağ duyulu Ülkücü vardır, bunlar lütfen gençlere bu tecrübeleri aktarsın. Hak yolunda, Sağcı, Solcu, Sünni Alevi vs. vs. ayrılıkların hiçbir önemi yoktur, artık kardeşkanı akmasın. Birliğimizi bozmayalım, Emperyalistlerin oyununa gelip hizmetkâr olmayalım, bunca tecrübeden sonra yapılan işler hak yolunda akılcı yapılsın.

Saygılarımla
Yurtsever Yurttaş


1 yorum:

  1. Barutun fitilini ateşlemek isteyenler acaba bunu kimin eliyle yaptıklarının farkındalar mı?

    YanıtlaSil