ABD PROJELERİ VE MEDYA SEKTÖRÜNDEKİ HAKİMİYET....

ABD ÇOK YÖNLÜ BÖLGESEL VE KİTLESEL KONTROL İMKÂNI AMAÇLIYOR.
BÖLÜM -2-

KİTLELERİ KONTROL VE YÖNLENDİRME AMACINA YÖNELİK, DİNLEME TAKİP KAYIT SİSTEMLERİ

Rusya’nın içine düştüğü Ekonomik kriz ve Sistematik sıkıntılar ve Glasnost Perestroyka sonrasında Tek kutuplu Dünya anlayışına geçiş başladı. İşte bu dönemden sonra ABD gemi azıya aldı ve Sovyetlerden kopan Ülkelerde SOROS Demokrasi vakfı ABD destekli Renkli Devrimler baş gösterdi. 

Küreselleşmeciler tarafından Washington da globalleşme için bir toplantı yapıldı, Dünyanın çeşitli bölgelerinden katılan işbirlikçi bölgesel güçlerle birlikte, Monetarizmin küreselleşmesi için mutabakata varıldı ve düğmeye basıldı, Fethullah Cemaatinin bile içinde olduğu bu mutabakat literatüre Washington mutabakatı olarak geçti.

Washington mutabakatına katılan malum bölgesel işbirlikçiler vasıtası ile Globalleşme Demokrasi yutturmacası ile süslenerek bizlere ve Dünya halklarına pompalandı… Bizdeki Abant toplantıları, Medya ve çeşitli muhasara Operasyonları, ABD Neocon ve analizcileri benzeri çok bilmiş demogoji ustalarının türemesi ve Milletin beynine soktukları yalanlar, vs. ayrıca bizi sıkıntıya sokan cümle melanet işte bu rüzgarın etkisi ile ve bunların işbirlikçileri eliyle yürütülmüştür. 

Bunu ifade edebilmek için biraz geriye gitmek ve bilinen ayrıntıya girmeden bazı konuları özetlemek istiyorum. Bilindiği gibi, bizde Mustafa Kemalin ölümünden sonraki süreçte şöyle ya da böyle alt yapısı oluşan ve giderek 12 Eylüle varan bir süreç söz konusudur.

ABD tarafından tezgâhlanan bu 12 Eylül Darbesi ile de Toplum fertlerimiz ve gençlerimizin beynine inilip, binlerce kitap yakılıp bir sürü vatan evladı asılmış gençler memleket meseleleri ile ilgilenemez hale getirilmiştir.

Bunları takiben, 141, 142, 163. maddelerin kaldırılması ve sola karşı alternatif güç yaratma çalışmaları ile Globalleşmenin alt yapısı hazırlığına yönelik start alınmıştır. Hapishaneden çıkarılan bazı katiller Kontrgerilla tarafından kullanılmış birçok kirli iş tezgâhlanmış hocalarımız ve birçok Türk aydını katledilmiştir. Turgut Özal döneminde serbest piyasa ekonomisi ve buna başlı uygulamalarla Kapitalizmin küreselleşmesi için gereken bu günkü hedeflerin temelleri atılmıştır.

Bu aşamadan sonra Toplumsal mühendislik çalışmaları ile ilgisiz bir kitle yaratılmış, Ekonomik kriz ler yaratılarak Ülke ve Millet malum olduğu üzere soyulmuştur. Bunlara paralel olarak gelişen malum uygulamalarla geniş çaplı bir kadrolaşma ile bu günkü kolluk güçlerinde ve Yargıdaki kadrolaşma ve kontrol sağlanmıştır.

Bu çalışmalar, hepimizin soyulmasından giderek, Medyanın kontrol altına alınması, ABD deki Neocon’lar ve analizciler yapısının benzeri bir yapının ülkemizde yerleştirilmesi ve malum Muhaliflerin paketlenmesine kadar varmıştır.

Ülkemizde Emperyalist söylemlere uygun fikir yürüten kanaat önderlerinin tesisi sağlanmaya çalışılmış ve bildik yandaş borazanlar Milletin beynini yıkama faaliyetine girişmiştir. Tabii bu işleri fark eden bölgesel muhalif güçlerin tasfiyesi gerçekleşmeden bu işlerin yürümesi kolay değildir. Bu da ABD’nin Kontrgerilla ve 12 Eylül vs. pisliklerini Türk vatanseverlerin üstüne yıkarak gerçekleştirilmeye çalışılmıştır.

İşte benim amacım esas olarak tam bu aşamada işte bu tasfiye işinin parçası olan ve bu kesimlerin Muhaliflere karşı avantaj gücünü sağlayan ama aslında çok daha geniş bir ABD projesinin parçası olan, Medya takip, analiz, arşivleme, dinleme takip sistemlerine dikkat çekmektir.

MEDYA ORTAMI VE KONTROLÜ

Gerçekleştirdiği ulusal, uluslararası ve uydu yayıncılığı ile dünyanın sayılı yayın kuruluşları arasında yer alan TRT, Devlet adına radyo ve televizyon yayınlarını gerçekleştirmek amacıyla, 1 Mayıs 1964'te, özel yasayla özerk bir kamu tüzel kişiliğine sahip olarak kuruldu.

Radyo ve televizyon yayınlarının alt yapı çalışmalarının genişletilmesi, 68 kuşağının kışkırtılıp giderek tarumar edildiği bir süreçten sonraki 12 Eylül 1980 i takip eden dönemde, TRT tekelinin kaldırılması ile başlamıştır.

Bizde de 12 Eylülden sonraki, Özelleştirmelerin dayatıldığı ve özendirildiği, enflasyonist politikaların tetiklediği Krizlerin eksik olmadığı despot süreçte, şimdiki Sevr den beter şartlar dayatan geniş projelere uygun alt yapı hazırlandı.

Bilindiği gibi bu dönem, Enflasyonist politikalarla kendi zenginini yaratma, uluslar arası sermayeyle bütünleşme ve Küreselleşmeye uyum sağlama gibi bir geçiş dönemi özelliği taşımaktadır. Bu dönemdeki getirim kavgaları, sıcak para hareketleri ve giriş çıkışları ile yağmacı zihniyet resmen iflahımızı kesmişlerdir.

Globalleşmecilerin hâkimiyet çabası, Radyo ve televizyon yayınlarının kontrolü gündeme gelmiştir. Giderek önlerindeki muhalif sesleri kesme gayretinin bir sonucu olarak ayyuka ya çıkan ve aslında nereden yönlendirilip yönetildiği belli olan telefon ve ortam dinlemesi konusu çok önem kazanmış ve bu konuda yoğun mücadeleler ve iddianamesiz zorba tutuklamalar yaşanmıştır. 

Medya sektörünün bireyleri dolayısı ile kitleleri etkileme ve yönlendirme gücü, bu sektörü bizden çok önceleri geliştirenlere büyük avantaj sağlamaktadır. 1990’dan sonra giderek modernleşen bu sektörde çok hızlı bir gelişim gerçekleşmiştir.

Buna bağlı olarak sektörü finanse eden ve yönlendiren çevrelerin idaresinde, AB çalışmaları ve globalleşme yönünde, bizi ve bulunduğumuz bölge halklarını yönlendirip motive eder bir seyir izlemiştir.

Bu zihniyetin yöntemlerine uygun olarak, Devlet içinde kadrolaşma, yayınların kontrolü ve diğer sektörlerdeki hâkimiyete paralel olarak, MEDYA sektöründe deki hâkimiyeti ve beyin yıkama çabalarını da içeren yandaşlara devir gibi çalışmalarla, bu günkü etkili ve karmaşık aşamaya ulaşmıştır.

Bu konu da çok ayrıntılarına girmeyeceğim. Sadece gözden uzak tutulan, geniş kapsamlı ve çok daha önemli bazı kapsamlı gelişmelere dikkat çekmek amacındayım.


Konuyu merak edenler 3. Bölüme baksınlar. Ya da... ((((( GERİ GİT