27 Ekim 2010 Çarşamba

ABD ÇOK YÖNLÜ BÖLGESEL VE KİTLESEL KONTROL İMKÂNI AMAÇLIYOR.

BÖLÜM -8-


ÖZETLE, EMPERYALİST PLANLAMALAR ÇOK GENİŞ KAPSAMLIDIR

Bu yöndeki Emperyalist planlamalar çok geniş kapsamlıdır ve bu planlamalar ABD’nin Genel Stratejilerinin önemli bir ayağını oluşturuyor. Bu yolla ve vs. yöntemlerle Emperyalistlerin, Dünya Enerji bölgelerinin kontrolünü ele geçirip, kaynakları yağmalamayı planladıklarını çocuklar bile anladı artık.


Bilindiği üzere bu hedefe varmak için Türkiye Cumhuriyetini parçalayıp dağıtmak amacındalar. Giderek Globalleşme ve Özelleştirmelerle kalkınma kandırmacası ile mazlum halkların tüm değerlerini uluslararası sermayeye devredip, ABD vahşi Kapitalizminin kurallarının tüm Dünyada egemen olmasını sağlamak zorundalar. Irakta olan biten insanlık ayıbı icraatllar, önümüzde ibreti alem olarak durmaktadır.


Kesin hâkimiyet, sağlayac
ak bu Globalleşme hedefine yönelik olarak da, bölgesel karşı direnci tasfiye etmek için her tezgahı uyguladıkları açıktır.

Bu Coğrafyada enine boyuna bir hakimiyet için çok yönlü bir bölg
esel muhasara ve çok geniş bir kitlesel kontrol imkânı elde edilmeyi amaçladıklarını anlamamak için aptal olmak gerekir.

CIA VE FBI in kollarını Dünyanın her tarafa uzatıp her atılan adımı takip ederek, karşı muhalefeti bastırıp ezmek için çalıştığı da ortadadır. Bu yönde dahada güçlenebilmek, Pentagonun yolunu açmak ve güttükleri ABD halkı gibi zombi bir kitle yaratmak için bu dinleme, takip, arşiv, gözleme ve silah sistemlerini kurmak zorundalar. Bunu da büyük çaplı başardılar.


Bu yolla CIA ve FBI’ın bu coğrafyada daha rahat hareket edebilmesi için gereken altyapıyı oluşturma yolundalar. Alt yapının büyük bölümü malum olduğu üzere bizim kurum ve kuruluşlar kullanarak çoktan oluşturuldu. Ulusal Tv defalarca üstüne basa basa anons ediyor bu konuların ayrıntılarını. Şu bir gerçek ki, Ülkemizde Kontrgerillanın tasfiyesi ile çıldıran ve tekrar nüfuz etmek için uğraşan CIA, bürolarını uzun zaman önce Siyasi erk in desteği ile tekrar kurmuştur.

Bunların çalışması için gereken altyapı da, yukarda dikkat çekmeye çalıştığım şekilde Siyasi erki ele geçiren işbirlikçilerin desteği ile oluşturulmuştur.
Kamu güvenliği Müsteşarlığı çatısında ise CIA VE FBI ın diğer bürolarına ek esas donanımlı Üs kurulmuştur. Türk Silahlı Kuvvetlerine organize saldırı tertipleyen ekipler, Kamu güvenliği Müsteşarlığı çatısı altında toplanmaya başlamış ve iş daha kapsamlı teşkilatlanmaya kalmıştır.

Emniyet Özel kuvvetlere ek Sınırlarımızı kontrol altında tutacak birlikler kurulması, 10.000 eleman alımı, eğitimi ve bunların ağır silahlarla, araçlarla teçhiz edilmesi, Füze rampalarının Ülkemize kurulması, ABD Askerlerinin burada konuçlanması, PKK vs. unsurların Türkiye içinde göreve koşulması vs. planlar yedektedir. Polislerin Askerlikten muaf olmasında bu kadar ısrarcı olunmasında ise, bu kapsamda yapılacak istihdamın TSK nın kontrolünden uzak tutulması amacı yatıyor olabilir.

Emperyalistlerin Mehmetçiği amaçları doğrultusunda cepheye sürmek istediği de açıktır. Emperyalistlere bu konularda kimlerin yatakçılık yaptığını ve bu eylemlerin vatan hainliği kapsamına girip girmediğini artık söylemeye bile gerek yoktur.
Yukarda anlattığım gibi, TBMM'de kabul edilen "Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı" tasarısının bu çalışmaların tepe kumanda noktasını oluşturacağı kesindir.

Bu çevreler planlarını allayıp pullamakta da ustalar. Bu Müsteşarlığın "güvenlik kurumları arasında koordinasyon’’ sağlayacağı söyleniyor, bilindiği gibi TSK karşı çıktığı, jandarmanın içişleri bakanlığındaki bu müsteşarlığa bağlanması, özel ordu ve Ağır silahlar alımı tartışmaları söz konusudur.


Irakta ABD'nin özel güvenlik şirketlerinin fink attığı, Kuzey Irakta Barzani cephesinden yandaş bulduğu açık bir gerçektir. Sınırlarımızla ilgili çatlak bir çok sesin ortaya bir sürü fikir attığı böyle bir zamanda, Kamu Güvenliği Müsteşarlığı konusunun arka planı merak konusudur.

Bazı çevrelerden TSK ya bu kadar saldırının olduğu bir süreçte, dış destekleri göz önüne alındığında bu işleri planlayanlara ne kadar güvenilebileceği tartışmalıdır.
Ayrıca "Terörle Mücadele Koordinasyon Kurulu" kurulması da söz konusudur. TISD bahsinde geçen bu uygulama normal gözükebilir ama terör konusunun, ABD’nin takdirinde ve türlü dümeninde şekillendiği ve işbirlikçilerin sahtekârlıkları düşünüldüğünde bu ellerde kime karşı kullanılacağı bellidir.

Kısaca bu konu çok gerekli olduğu gibi, ABD’nin bu konulardaki kötüye kullanımı düşünüldüğünde pek güven vermemektedir. Yani bu çalışmaların içeriği çok önemlidir, emrivaki ye dayanan bir oldubittinin bizi nereye götüreceği meçhuldür. İşi kitabına uyduranın işini yürüteceği ve muhaliflerini çeşitli yöntemlerle bertaraf edeceği, Dünyada yaşanan ve bizim yaşadığımız olaylar göz önüne alındığında başından bellidir.


Yani, yukarda bahsettiğim, Washington'da faaliyet yürüten ‘’Türk Polis Çalışmaları Enstitüsü’’
nün (TISD), Amerikan Federal Soruşturma Bürosu ile (FBI) Türkiye için ortak bir proje hazırlığı olan, "terörle mücadele eğitim merkezi" çalışmaları konusu önümüzdedir.

Bu planların gerçekleştirilmesi için bazı çelik çomakların ortaya atıldığı ve oyalamalarla bu işlerin gözden kaçırıldığı, hiç gündeme gelmemesinden anlaşılmaktadır.
1938 den sonraki sıkıntılar içinde yaşadığımız uzun süreçten sonra, Atatürkçüyüz naraları atan ABD işbirlikçisi liboşlar eliyle getirildiğimiz aşama tam bir fiyaskodur.

Demok
rasinin dillerden düşmediği günümüzde bile, İnsan hakları, Demokrasi, bireysel haklar, hak hukuk vs. palavradan ibarettir. İçte ve dıştaki bütün bu Demokrasi, özgürlük vs. söylemlere rağmen, insani yönde en ufak bir çalışma bile yoktur.

Artık iyice anlaşıldığı gibi, ABD’nin, sadece bu bölgelere değil tüm Dünyaya otlağı gibi baktığı da kesindir. Destekleyip güçlendirdikleri bölgesel liderleri işlerine uymayınca ne hale getirdikleri de bellidir, vatan hainlerine duyurulur.


Emperyalistlerin, kitleleri yönlendirip kontrol edebilmek için Kitle iletişim araçlarının kontrolünü çok önemsendiği ve Teknolojiyi çok iyi kullandığı da artık herkesçe bilinmektedir. Dünya hâkimiyetini ele geçirmek için yürüttükleri işler bellidir.

Karşı direnci tasfiye etmek için bu yönde geniş bir bireysel ve kitlesel kontrol imkânının yaratılması ve giderek bütün dünyada yayılması yönünde yoğun olarak çalışılmaktadır.
Bu yönde bu cani ruhlu odakların planları ile bebekler dâhil kitlesel kıyımların yaşandığı ortadadır. Kitlelerin nasıl birbirine düşürüldüğü, varlıklarının nasıl yağmalandığı da ortadadır.

Kitlelerin sanal Demokrasi söylemleri ile nasıl uyutulduğu ve bireysel hakların nasıl ayaklar altına alındığını da artık herkes biliyor.
Bu Yağmacı zihniyetin engellenmesi Toplumumuzun ve nesillerimizin geleceği için şarttır, bu aşamada var olma sorunu ile yüz yüzeyiz. Emperyalist yağmacı güçler ağır saldırı halindedir ve gedikler açmıştır.

Kurtuluş bu Durumu Dünya kamuoyuna tüm açıklığı ile duyurup önlemler almaktan geçer. Buda önce içimizdeki sahtekâr vatan hainleri tespit edip tutuklamadan mümkün değildir.


Saygılarımla

Yurtsever yurttaş


Baştan tamamını okumak için 1. Bölüme dönün. Ya da... ((((( BİR GERİ GİT


NOT:
YURTSEVER YURTTAŞ BLOG SAYFASINDA YER ALAN ARAŞTIRMA VE YAZILARIN BÜTÜN HAKLARI MAHFUZ’DUR KAYNAK GÖSTERİLMEDEN KULLANILMASI DURUMUNDA YASAL İŞLEM YAPILACAKTIR.

1 yorum: